Son Yazılar

Danıştay 6. Dairesi E: 1999/1663 K: 2000/3194

1/1000 ölçekli plân ile 1/5000 ölçekli plân arasındaki mevcut uyuşmazlığın nazım imar plânının üst ölçekli çevre düzeni plânına uygun hale getirilmek suretiyle giderilmesi gerektiğinden, dava konusu edilmeyen 1/25000 ölçekli çevre düzeni plânına uygun bulunan mevzi imar plânının nazım imar plânına aykırı olduğundan bahisle, iptaline karar verilmesinde isabet görülmemektedir. Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2015/1060 K: 2015/6187 T: 20.10.2015

Davalı idarece onaylanan mimari projede gösterilen emsal alanın mevzuat uyarınca olması gereken emsal miktarını aşmadığı ve davacılar tarafından davalı idareye sunulan mimari proje onaylanmak suretiyle yapı ruhsatlarının verildiği, bu yapı ruhsatlarına göre inşaî faaliyete başlanıldığı, davacıların hatalı veya hileli işlem veya eylemlerle anılan yapı ruhsatlarını aldıkları yönünde veya ruhsat ve eki projesine aykırı bir imalat yapıldığına dair idarece herhangi bir tespit yapılamadığı, bu sebeple imar mevzuatına uygun olarak verilen yapı ruhsatlarının iptal edilmesine dair işlemin iptaline karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2013/3623 K: 2015/3467 T: 26.5.2015

Davaya konu parselin mevcut imar plan sınırları içerisinde yer almadığı dikkate alındığında yapılaşmaya elverişli olmayan bir alan için mülkiyet hakkının sınırlandığı iddiasının yerinde olmadığı tarım arazisi vasfı olan bu alanda mevcut duruma göre zirai faaliyetlerin yapılabilmesi bakımından herhangi bir kısıtlılığın bulunmadığı, davacının uyuşmazlık konusu taşınmazdan yararlanmasının tamamen ortadan kaldırılmadığı; dolayısıyla mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden de söz edilemeyeceği hususu göz önüne alındığında, davaya konu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir. Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2012/314 K: 2015/4116 T: 11.6.2015

Basit tamir ve tadiller ile korkuluk, pergole ve benzerlerinin yapımı ile bölme duvarı, bahçe duvarı, duvar kaplamaları, baca, saçak ve benzeri elamanların tamirleri ruhsata tabi değildir. Bunlardan iskele kurmayı gerektirenler için Belediyeye yazılı müracaat edilmesi zorunludur. Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2013/4085 K: 2014/3607 T: 7.5.2014

Uyuşmazlıkta; davacıya ait taşınmazın uygulama imar planı ile nazım imar planında tamamının "park alanı" olarak ayrıldığı, ancak söz konusu taşınmaza "park alanı" fonksiyonu verilirken, bir bölge, bir doğal eşik veya belirli bir coğrafi konum yeşil alan olarak belirlenebilecek iken, plan paftasının bir bütün olarak değerlendirilmesinden anlaşılacağı gibi planlama tekniği ve şehircilik ilkesinden bağımsız olarak konut adaları içerisindeki bir taşınmazın büyük bir kısmının yapılaşmamış olması nedeniyle yeşil alan olarak seçildiği, bu alanın bölgenin bütününe hitap eden ve yeşil alan sürekliliği oluşturacak özelliklere sahip olmadığı anlaşılmaktadır. Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2011/9110 K: 2015/1136 T: 2.3.2015

4856 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra Bayındırlık ve İskan Bakanlığının çevre düzeni planı konusunda yetkisinin kalmadığı; bölge ve havza bazında çevre düzeni planlarının yapılması, yaptırılması ve onaylanması konusundaki yetkinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na, il ve belediye bazında çevre düzeni planlarına dair yetkinin ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yapılan çevre düzeni planlarına uygun olmak koşuluyla 5302 ve 5393 Sayılı Yasalar uyarınca ilgili idarelere ait olduğu sonucuna yatılmaktadır. Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2012/6188 K: 2015/2196 T: 9.4.2015

5393 Sayılı Belediye Kanununun 73. maddesi uyarınca kentsel dönüşüm ve gelişim projesi uygulanabilmesi için aranan koşulların var olmasının, acele kamulaştırma yapılması için yeterli olmadığı, davaya konu Bakanlar Kurulu kararında 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesinde öngörülen acele kamulaştırma prosedürünün uygulanması için gerekli olan olağanüstü durumların ve bu yönteme başvurulması ile amaçlanan kamu yararının somut olarak ortaya konulamadığı sonucuna varılmıştır. Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2015/680 K: 2015/4767 T: 30.6.2015

Davacının mülkiyet hakkını kullanamamaktan yakınarak Tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmakta ise de; esasen davacının uyuşmazlık konusu taşınmazı edindiği tarih itibari ile taşınmaz için kısıtlılık durumun mevcut olduğu, mülkiyet hakkının geçmişte belirli bir süre engellenmiş olma durumunun eski malikler açısından gerçekleşmiş olmasına karşın, satış işlemi sonucu mülkiyet sahibi olan davacı açısından kısıtlılık, halinden kaynaklanan ve tazminatı gerektirir mağduriyetinin ve mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir zaman diliminde kısıtlanması durumunun, gerçekleşmediği gözetilerek tazminat isteminin reddi gerekir. Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2005/400 K: 2008/1801 T: 17.10.2008

Kapalı alan oluşturmayacak şekilde etrafı bütünüyle açık olarak güneş ve yağmurdan korunmak amacıyla yapılan ve taşıyıcı unsuru etkilemeyen pergolenin, imar kanunu uyarınca ruhsata tabi "yapı" tanımı kapsamında bulunmaması nedeniyle, ruhsata tabi olmadığı hakkında. Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2007/6096 K: 2009/7470 T: 19.06.2009

Yola ve bir başka parsele tecavüzlü tel çit ile saç sundurmanın kapalı alan oluşturmadığı, sabit nitelik taşımadığı ve taşıyıcı unsurlar içermediği anlaşıldığından, ruhsat gerektirmeyen imalatlar nedeniyle 775 sayılı Yasa'nın ilgili maddesi uyarınca işlem tesis edilmesinden sonra ayrıca 3194 sayılı Yasa uyarınca tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle belediye encümeni kararının iptaline karar verilmesi isabetlidir. Devamını Oku

Danıştay 14. Dairesi E: 2012/907 K: 2014/5179 T: 06.05.2014

Uyuşmazlık konusu olayda; yapı tatil zaptındaki tespit ve dosyada yer alan fotoğraftan, işleme konu ilavenin Taşınmazın brüt alanını arttırmayan kapalı alan oluşturmayan, yanları açık ve cephe görünümünü değiştirmeyen yapı tatil zaptında ve işlemde belirtildiği gibi sundurma niteliğinde olduğu anlaşılmakta olup, yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri uyarınca sundurmanın ruhsata tabi olmadığı açık olduğundan, dava konusu işlemde hukuka uyarlık, aksi yöndeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir. Devamını Oku

Danıştay 14. Dairesi E: 2013/197 K: 2015/1075 T: 11.03.2015

5940 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 3194 sayılı Kanun’un 42. maddesinin yürürlüğe girdiği ve 406 sayılı Kanun’un Ek 35. maddesinin iptali yolundaki Anayasa Mahkemesi kararından sonra düzenlenen 18.10.2011 tarihli yapı tatil zaptı ile ruhsatsız yapı yapıldığının tespit edilmesi üzerine, davacının eylemi hakkında para cezası uygulanmasının önünde herhangi bir hukuki engel bulunmadığından, İdare Mahkemesince para cezasının esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken aksi yöndeki kararda hukuki isabet görülmemiştir. Devamını Oku

Danıştay 14. Dairesi E: 2014/7423 K: 2015/500 T: 28 01. 2015

Bağımsız alanların birleştirilmesine yönelik olarak yapılan imalatlarda; (örneğin; iki bağımsız bölüm arasındaki duvarın kaldırılması, iki bağımsız bölüm arasında kapı yada pencere açılması yada balkon ile bağımsız bölüm arasındaki duvarın kaldırılması gibi), aykırılıktan etkilenen alanın tespitinin, yapılan imalatın binanın statiğini etkileyip etkilemediğinin idarece yapılacak inceleme sonucu somut olarak ortaya konulduktan sonra; yapılan imalat binanın statiğini etkilemiyor ise para cezasının, 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının b) bendi uyarınca yapı maliyet birim fiyatları üzerinden, statiğini etkilemesi halinde ise aynı fıkranın a) bendi uyarınca yapı inşaat alanı üzerinden hesaplanması gerektiği anlaşılmaktadır. Devamını Oku

Danıştay 14. Dairesi E: 2013/8022 K: 2015/767 T: 03.02.2015

İşleme konu ruhsata aykırı baz istasyonu nedeniyle para cezası verilmesi gerektiği sabit olmakla birlikte Encümen kararının dayanağı Yapı tatil tutanağında da belirtildiği üzere, uyuşmazlık konusu baz istasyonunun, ruhsatlı yapının bahçesin kaçak olarak yapıldığı, para cezası belirlenirken de bahçenin tamamının “aykırılıktan etkilenen alan” olarak dikkate alındığı anlaşılmıştır. Ruhsat alınmadan inşa edilen yapının baz istasyonu olduğu, baz istasyonu haricindeki bahçenin tamamının ise aykırılıktan etkilenmediği dikkate alındığında, para cezasının, yalnızca ruhsatsız yapılan baz istasyonunun yüzölçümü esas alınarak hesaplanması gerekirken, bahçenin tamamı, üzerinden hesaplanarak uygulanan para cezasında hukuka uyarlık, görülmemiştir. Devamını Oku

Danıştay 14. Dairesi E: 2013/6600 K: 2014/1135 T: 29.01.2014

3194 sayılı Kanun’un 32. maddesine göre verilen yıkım kararının yapıya yönelik olan ve yapıyı esas alan bir işlem olması nedeniyle, para cezaları için geçerli olan “Cezaların şahsiliği” ilkesinin yıkım işlemi için de geçerli olduğunu, söylemek olanaklı değildir. Bu nedenle, yapının, inşa edildiği taşınmazın mülk sahibi muhatap alınmak suretiyle yapının yıkımına karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. İdare Mahkemesince; işin esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerekirken yapı tatil tutanağında ruhsatsız yapıyı yapan yapı sahibi tespit edilmeden mülk sahibi adına yıkım işlemi tesis edilemeyeceği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen kararın bu kısmında hukuki isabet görülmemiştir. Devamını Oku

Danıştay 14. Dairesi E: 2013/3172 K: 2014/8280 T: 14.10.2014

Ruhsatsız baz istasyonu yapılmasına rıza gösteren davacıya (taşınmaz sahibi) para cezası verilmesine ilişkin işlemde “Cezaların şahsiliği” ilkesi açısından hukuka aykırılık bulunmadığından, işlemin diğer unsurları önünden bir inceleme ve değerlendirme yapılması gerekmekte iken, anılan gerekçeyle para cezasının iptali yolunda verilen temyize konu Mahkeme kararının bu kısmında hukuki isabet görülmemiştir. Devamını Oku

Danıştay 14. Dairesi E: 2013/2571 K: 2015/1873, T: 11.03.2015

Çatı kaldırmak suretiyle yapılan aykırılığın, çatı alanının tamamını etkilediği dikkate alındığında; İdare Mahkemesince, aykırılıktan etkilenen toplam alan dikkate alınarak (176 m2) para cezasının hesaplanması gerekirken, sadece aykırılığın kapladığı alan üzerinden (114 m2) para cezasının hesaplanması sureti ile dava konusu işlemin para cezasına ilişkin kısmının iptali yolunda verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir. Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2002/5995 K: 2002/6435 T: 25.12.2002

Belediyelerin imar mevzuatı açısından doğan görev ve yetkilerinin kullanımı mücavir alan ölçütüne uygun olarak kesinleşmiş mücavir alan sınırları içinde mümkün olabilir. Mücavir alan sınırları saptanırken Kamu yararı ve kamu hizmeti gerekleri esas alınmalıdır. Belirtilen ölçütler değerlendirilerek ilçe belediyesi mücavir alanının genişletilmesi yönünde bir karar alınmaksızın genelgeye dayanılarak bu belediyenin mücavir alanının Ankara Büyükşehir Belediyesi mücavir alanı sınırlarına kadar genişletilmiş kabul edilmesi mümkün değildir. Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2009/7072 K: 2011/2372 T: 21.6.2011

Dava, yapılan plan değişikliğine ilişkin belediye meclisi kararının iptali istemiyle açılmıştır. İşlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan 1580 sayılı Belediye Kanununda belediye meclisi üyelerinin toplantıya katılamayacakları durumlar sınırlı olarak sayılmış ise de, sonradan yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu ile belediye meclisi üyelerinin kendileri ile ilgili işlemin görüşüldüğü meclis toplantısına katılamayacakları hususu açıkça hükme bağlanmıştır. Devamını Oku

Danıştay 14. Dairesi E: 2011/3715 K: 2012/610 T: 8.2.2012

Dava, davacıya ait taşınmazda yapılan yapının ruhsatsız olduğu gerekçesiyle yıkımına ilişkin kararın iptali istemiyle açılmıştır. 648 sayılı KHK hükmü ile, 3194 sayılı Kanun'un 27. maddesinde yapılan değişikliğin, davacı lehine olan kısmı göz önünde bulundurularak, işleme konu yapının, sözkonusu maddede yer alan diğer şartları taşıyıp taşımadığı yönünde bir inceleme yapılmak için esas hakkında yeniden karar verilmesi gerekir. Devamını Oku