Son Yazılar

Danıştay İDDK E: 2006/2078 K: 2010/391 T: 4.3.2010

İdarenin imar mevzuatından kaynaklanan yetkisini kullanabilmesi için mutlaka köy yerleşme planı yapılması ve/veya köy yerleşik alanının ve civarının tesbit edilmiş olmasına gerek bulunmadığı; köy yerleşik alanı ve civarının tesbitinin yapılmamış olması durumunda da bu alanlarda valiliklerin yetkili bulunduğunun kabulü gerekir. Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2004/5290 K: 2006/5233 T: 14.11.2006

Belediye ve mücavir alanlar dışında köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanların köy yerleşik alanları ve civarında ve mezralarda yaptıracağı konut, hayvancılık veya tarımsal amaçlı yapılar için inşaat ve iskan ruhsatı aranmayacağı, ancak, yapının fen ve sağlık kurallarına uygun olması ve muhtarlıktan izin alınması gerekeceği; aynı Yasanın 32. maddesinde ise, belediye mücavir alan sınırları dışında kalan ruhsatsız ve ruhsatına aykırı olarak inşa edilen yapıların yıktırılması konusunda il idare kurulunun yetkili olduğu kurala bağlanmıştır. Anılan kurallar uyarınca kadastral yola tecavüzlü olarak inşa edilen yapının 3194 sayılı Yasanın 27. maddesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2009/7458 K: 2012/7199

Süresi içinde inşaatı tamamlayamayıp beş yıl içinde ruhsat talebinde bulunanlar hakkında ruhsat alma tarihindeki eski mevzuat hükümlerinin uygulanacağı, inşaat ruhsatı alınmasına rağmen inşasına 2 yıl içinde başlanmayan veya ruhsat süresi tamamlanmadığı gibi ruhsat yenilemesi yapılmayan ve bu şekilde ruhsatsız duruma düşen yapılar için ise yeniden ruhsat alma tarihinde yürürlükte bulunan plan ve mevzuat hükümlerinin uygulanacağı Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2005/1721 K: 2008/1837 T: 23.10.2008

İnşaat ruhsatının düzenlenmesi kazanılmış hak için tek başına yeterli olmasa da; idare mahkemesince iptal hükmünün verildiği tarihe kadar ilgilinin hatası, hilesi ya da kusuru olmadan yapıya devam edilmesi durumunda; mahkeme kararının verilmesini takiben, davalı idarece yapının ruhsatının iptal edilerek inşaatın mühürlenmesi, bu aşamaya kadar gelmiş yapının fiili durumunun da kazanılmış hak olarak kabul edilmesi gerektiği hakkında. Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2013/549 K: 2013/4734

Ruhsatlı yapının Afete Maruf Bölge ilan edilen alanda kalması ve yapının kullanılabilmesi için zorunlu olan fen ve sağlık kurallarına uygunluğunu yitirmesi nedeniyle davacının gerçek zararı doğduğundan tazminata hükmedilmesi gerektiği hakkında. Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2023/9014 K: 2024/4005

775 sayılı Kanunun 18. maddesine göre yapılacak yıkımlarda encümen kararı gerekmediği ve bilgi verilmesi zorunluluğu bulunmadığı, yıkım öncesinde herhangi bir işlem tesis edilmemiş ve davacıya tebligat yapılmamış olması nedeniyle bir İdarî işlemin icrasının söz konusu olmadığı ve bu itibarla dava konusu' yıkımın, temelinde İdarî işlem bulunmayan İdarî eylem olarak nitelendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, 2577 sayılı Kanunun 13. maddesinde İdarî eylemlerden hakları ihlâl edilenlerin açabilecekleri tam yargı davaları için öngörülen bir yıllık süre geçmeden açılan davada süre aşımı bulunmamaktadır. Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2023/9020 K: 2024/4011

775 sayılı Kanunun 18. maddesine göre yapılacak yıkımlarda encümen kararı gerekmediği ve bilgi verilmesi zorunluluğu bulunmadığı, yıkım öncesinde herhangi bir işlem tesis edilmemiş ve davacıya tebligat yapılmamış olması nedeniyle bir İdarî işlemin icrasının söz konusu olmadığı ve bu itibarla dava konusu' yıkımın, temelinde İdarî işlem bulunmayan İdarî eylem olarak nitelendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, 2577 sayılı Kanunun 13. maddesinde İdarî eylemlerden hakları ihlâl edilenlerin açabilecekleri tam yargı davaları için öngörülen bir yıllık süre geçmeden açılan davada süre aşımı bulunmamaktadır. Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2023/9027 K: 2024/4018

775 sayılı Kanunun 18. maddesine göre yapılacak yıkımlarda encümen kararı gerekmediği ve bilgi verilmesi zorunluluğu bulunmadığı, yıkım öncesinde herhangi bir işlem tesis edilmemiş ve davacıya tebligat yapılmamış olması nedeniyle bir İdarî işlemin icrasının söz konusu olmadığı ve bu itibarla dava konusu' yıkımın, temelinde İdarî işlem bulunmayan İdarî eylem olarak nitelendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, 2577 sayılı Kanunun 13. maddesinde İdarî eylemlerden hakları ihlâl edilenlerin açabilecekleri tam yargı davaları için öngörülen bir yıllık süre geçmeden açılan davada süre aşımı bulunmamaktadır. Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2023/9013 K: 2024/4004

775 sayılı Kanunun 18. maddesine göre yapılacak yıkımlarda encümen kararı gerekmediği ve bilgi verilmesi zorunluluğu bulunmadığı, yıkım öncesinde herhangi bir işlem tesis edilmemiş ve davacıya tebligat yapılmamış olması nedeniyle bir İdarî işlemin icrasının söz konusu olmadığı ve bu itibarla dava konusu' yıkımın, temelinde İdarî işlem bulunmayan İdarî eylem olarak nitelendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, 2577 sayılı Kanunun 13. maddesinde İdarî eylemlerden hakları ihlâl edilenlerin açabilecekleri tam yargı davaları için öngörülen bir yıllık süre geçmeden açılan davada süre aşımı bulunmamaktadır. Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2011/8665 K: 2013/9005

İmar planında küçük sanayi sitesi alanı olarak belirlenen bir taşınmazdaki bu kullanım türünü, davacının da uygulamaya geçirebileceği göz önüne alındığında, sadece kentsel dönüşüm ve gelişim alanında kaldığından bahisle taşınmazın kamulaştırılamayacağı hakkında. Devamını Oku

Danıştay 10. Dairesi E: 2005/9126 K: 2007/3069

Davacıların 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen deprem dolayısıyla uğradıkları zararın, sadece idari işlem sebebiyle değil, aynı zamanda idarenin önlem alma ve denetim görevlerini de yerine getirmemesinden, başka bir ifadeyle hareketsiz kalmasından kaynaklandığı göz önünde bulundurulduğunda, bakılmakta olan davada, dava açma süresinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 13. maddesi uyarınca hesaplanması gerektiği hakkında. Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2008/11 K: 2009/3108 

Deprem sonucu bir bölgedeki binalarda oluşan tüm zararların idarenin tazmin sorumluluğu altında bulunmasının mümkün olmadığı, olayda, davalı idarenin zararı ağırlaştırıcı bir işlem ve eyleminin bulunmadığı, inşaat sahiplerinin eyleminin sonucunda zararda artış meydana geldiği anlaşıldığından, idarece tazmini gereken maddi ve manevi bir zararın bulunmadığı hakkında. Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2003/1709 K: 2004/26

Parselasyon işleminin 1/1000 ölçekli uygulama imar planına dayalı olarak yapılacağı, ancak 1/1000 ölçekli uygulama işleminin dava konusu edilmemesi halinde, parselasyon işleminin 3194 sayılı imar kanununun 18. maddesi ile ilgili yönetmelik hükümleri ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planına ve parselasyon ilkelerine uygun yapılıp yapılmadığının irdelenmesi suretiyle karar verilmesi gerektiği Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2002/3435 K: 2003/7049

3194 Sayılı İmar Kanununun 42. maddesine göre cezaların şahsiliği ilkesi göz önünde tutularak yapı sahibine para cezası verilmesi gerektiğinden, projeye aykırı tadilatları yapan kişilerin belirlenmesi suretiyle karar verilmesi gerektiği hakkında Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2002/2797 K: 2003/7024

1/25.000 ölçekli plan yapma yetkisi bulunmayan büyükşehir belediye meclisince yapılan planın esas alınması suretiyle bu planı yapma konusunda yetkili olan Bayındırlık ve iskan Bakanlığınca 1/25.000 ölçekli planda değişiklik yapılamayacağı Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2002/3416 K: 2003/6771

2981 sayılı Yasa uyarınca 1984 yılında başvuran davacının bugüne kadar konut sahibi olmadığı, söz konusu temelin de yapılan tespitlerde yıkılmış-düzensiz olduğu, dolayısıyla davacının konut sahibi olma yönünde ilgili yasa ve yönetmelikte öngörülen işlemleri yerine getirmediği, bu durumda tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı hakkında. Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2002/2164 K: 2003/5645

Anayasa Mahkemesi kararı ile 3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesinin 5. fıkrasının iptal edilmiş olması nedeniyle, bu madde uyarınca davalara bakan sulh ceza mahkemelerinin görevlen ve söz konusu mahkemelerce verilen kararların hukuken kesin olduğu yolundaki hüküm de kaldırıldığından, davanın süreaşımı nedeniyle reddi yolundaki kararda isabet bulunmadığı hakkında Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2002/2922 K: 2003/5324 T: 03/11/2003

Davacılara ait taşınmazlar yapı yapılamayacak olan kıyı ve sahil şeridinin ilk 50 metrelik bölümünde kaldığından ve parselasyon paftasında da buradaki taşınmazlar park olarak gösterildiğinden eski yerinin daha değerli olmasının mümkün olmadığı ve bulunduğu yer dışında imar parseli verilmesinin mevzuata uygun Devamını Oku