1. Anasayfa
  2. Yargıtay Kararları

İmar Kanunu 18. Madde Uygulamaları Yargıtay Kararları


Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2004/12036 K: 2004/12673 T:08.11.2004

İmar Kanununda belirtildiği üzere imar uygulamasıyla tecavüzlü duruma gelen yapılar bakımından muhtesat bedeli ödenmedikçe kaydı yeni edinen kişinin muhtesat sahibini imar parselinde men edemeyeceği gibi, ecrimisil istemesinin de olanaksız bulunduğu tartışmasızdır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2005/1703 K: 2005/6037 T: 12.05.2005

Aktif dere yatakları, Türk Medeni Kanununun 715 (Eski 641 maddesi) ve 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/c maddeleri hükümleri gereği kamu malı niteliğinde, özel mülkiyete konu olamayacak ve tescile tabi olmayan yerlerdendir. Bu nitelikteki taşınmazlarda her ne surette olursa olsun sicil oluşturulması olanaksızdır. Anılan taşınmazlarda imar uygulamaları yapılmış olması da taşınmazların değinilen nitelikleri bakımından yapılan idari işlemlere değer verilmesine neden teşkil etmez. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2005/3073 K: 2005/4524 T: 13.04.2005

Yapılan şuyulandırma işlemi zemine ilişkin ise, ze­minin üzerindeki yapılar bakımından imar parseli malik veya paydaşlarınca kaim bedeli ödenmeksizin yapı sahibi bu yerden men edilemez ve yapı da yıkılamaz. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2004/14677 K: 2005/468 T: 27.01.2005

Parselasyona karşı açılan iptal davasının kabul edilmiş, böylece imar parselleri hukuki dayanaktan yoksun hale gelmiştir. Bu durumda, yapılacak is, kadastral parsele dönülmek suretiyle davacı hakkının kendisine teslim edilmesinden ibarettir. Uygulama olanaksızlığının mahkeme kararının uygulamasına engel teşkil etmeyeceği de açıktır. Fiili durumda ortaya çıkan güçlükler ve infaza ilişkin sorunlar, kesinleşen yargı kararları uyarınca ilgili idarece yeniden yapılacak imar düzenlemeleri ile olanaklı hale geleceği düşünülmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2004/11184 K: 2004/14636 T: 28.12.2004

Davalılarca inşa edilen yapıların çekişmeli taşınmaza tecavüzlü oldukları ve bu tecavüzünde imar uygulaması sonucu meydana geldiği anlaşılmaktadır. Bu durumda çekişmenin, İmar Yasası’nın 18. maddesi göz önünde bulundurularak çözüme kavuşturulacağı kuskusuzdur. Bu durumda yıkımı istenen muhtesatın kaim bedellerinin mahkeme veznesine depo ettirilmesi ve ondan sonra davanın kabulüne karar verilmesi gerekir Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2004/10353 K: 2004/13814 T: 14.12.2004

Tecavüzlü durumun imar uygulaması ile oluştuğu açıktır. Bu durumda, davacıların imar parselinden kaynaklanan mülkiyet haklarına üstünlük tanınmak suretiyle çekişmenin çözüme kavuşturulması zorunludur. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2004/11454 K: 2004/12516 T: 04.11.2004

İmar uygulaması iptal edilmiş ve kesinleşmiştir. Dairenin bozma ilamında belirtildiği üzere imar şuyulandırması, davacı yönünden dayanağını yitirmiştir. Yapılacak iş, kadastral parsele dönülmek suretiyle davacı hakkının kendisine teslim edilmesinden ibarettir. Sonradan oluşan fiili durum (cadde v.s. tesis açılması) mahkeme (idari yargı) kararının uygulanmasına engel teşkil edemez. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2004/11065 K: 2004/12262 T: 01.11.2004

Tescilin nedeni ve dayanağını teşkil eden idari karar (parselasyon) hukuki varlığını koruduğu sürece tapu iptal ve tescil davasının dinlenebilme olanağı yoktur. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2004/11143 K: 2004/11856 T: 25.10.2004

Anılan yerde 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesi gereğince belediye encümen kararına dayalı şuyulandırma işlemi ile imar uygulaması yapıldığı ve anılan işlemin henüz kontrol aşamasında bulunduğu ve kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Hal boyle olunca, imar şuyulandırma işleminin sonucunun beklenilmesi, meydana gelecek mülkiyet durumu dikkate alınmak suretiyle çekişmeye çözüm getirilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2004/488 K: 2004/1294 T: 18.2.2004

Davaya konu edilen tapu kaydını oluşturan işlemin kesinleşen idari yargı kararıyla ortadan kaldırılması halinde, tapu kaydı kendiliğinden hükümsüz hale gelmez. Kesinleşen bu idari karar, ilgilisine kadastral sicilin ihyası (kadastral duruma dönülmesi) için talep ve dava hakkı verir. Bu durumda hukuki dayanağı kalmayan ve bu sebeple yolsuz tescil niteliğini taşıyan imar parsellerinin tapudaki kaydının iptali ile imar öncesi kadastral parsele dönüştürülmesine karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 2005/12613 K: 2006/1682 T: 220.02.2006

2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 25. maddesi gereğince; hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi. Mal sahibi için Noter marifetiyle yapılan tebligatla başlar. Olayımızda, bedele dönüştürme işlemi davalı idarece davacıya tebliğ edilmemiştir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2003/2311 K: 2003/2548 T:10.03.2003

Gerçek kişi tarafından Hazine aleyhine 3194 sayılı Kanunun 18. maddesine dayalı muarazanın giderilmesi, bina ve öteki yapılarla meyve ağaçları kaim bedellerinin saptanarak yasal faiziyle davalıdan tahsili ve ecrimisille borçlu olmadığının tesbiti için açılan davaya ilişkin olarak; imar parseli oluşumunun dayanağını teşkil eden 2981-3290 sayılı Kanunun 101C maddesi uygulaması ve 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi hükmünce, şuyulandırma sonucu oluşan parsele el atma halinde; muhtesat bedeli ödenmeksizin men, kal ve ecrimisil istenemeyeceği yasa gereğidir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2005/4973 K: 2005/5578 T: 204.05.2005

Yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. 6785 sayılı yasanın 1605 sayılı yasa ile değişik 42/c… Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2004/10119 K: 2004/10508 T: 4.10.2004

Davacı hazine, çekişme konusu 504 ada 1 parsel sayılı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu Çekişme konusu taşınmaz kadastroca hazine adına tespit ve tescil edilmişken, taşınmazın bulunduğu yerde yapılan imar uygulaması ile davalı adına sicil oluşturulmuştur. Bu oluşan sicilin dayanağı Belediye Encümen kararına dayalı bir idari işlem olduğundan, idari tasarruf ayakta olduğu ve geçerliliğini koruduğu sürece hazinenin tapu iptali ve tescil istemi dinlenemez. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2004/2524 K: 2004/3027 T: 17.3.2004

Somut olayda; iptali istenen imar parsellerinin oluşmasına dayanak teşkil eden idari kararların İdari Yargı yerinde iptal edilerek ortadan kalktığı açıktır. Bu durumda çekişmeli taşınmazlar bakımından yapılan her iki imar düzenlemesinin geçersizliği nedeniyle imar öncesi kadastral hak durumu geri döner ve dava konusu imar parsellerinin Belediye Meclis Kararı olmaksızın davalı Kooperatife temlikine değer verilemez. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2004/2524 K: 2004/3027 T: 17.3.2004

Somut olayda; iptali istenen imar parsellerinin oluşmasına dayanak teşkil eden idari kararların İdari Yargı yerinde iptal edilerek ortadan kalktığı açıktır. Bu durumda çekişmeli taşınmazlar bakımından yapılan her iki imar düzenlemesinin geçersizliği nedeniyle imar öncesi kadastral hak durumu geri döner ve dava konusu imar parsellerinin Belediye Meclis Kararı olmaksızın davalı Kooperatife temlikine değer verilemez. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2004/488 K: 2004/1294 T: 18.2.2004

Davaya konu edilen tapu kaydını oluşturan işlemin kesinleşen idari yargı kararıyla ortadan kaldırılması halinde, tapu kaydı kendiliğinden hükümsüz hale gelmez. Kesinleşen bu idari karar, ilgilisine kadastral sicilin ihyası (kadastral duruma dönülmesi) için talep ve dava hakkı verir. Bu durumda hukuki dayanağı kalmayan ve bu sebeple yolsuz tescil niteliğini taşıyan imar parsellerinin tapudaki kaydının iptali ile imar öncesi kadastral parsele dönüştürülmesine karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2005/6416 K: 2005/6773 T: 06.06.2005

Davacılar kayden paydaşı oldukları taşınmaza komşu parseldeki davalılara ait imar mevzuatına aykırı binanın tecavuzlü olduğunu ileri sürerek el atmanın önlenmesi ve yıkım istemişlerdir. Çekişmeli yapının tecavuzlü bölümünün kaim bedelinin belirlenmesi, bu bedelin ya da tecavuzlü bölümün yıkımı halinde binanın kullanılmaz duruma geleceği saptandığı takdirde, yapının tamamının bedelinin mahkeme veznesine davacı tarafından depo ettirilmesi ve ondan sonra el atmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesi gerekirken yazıl olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2005/5762 K: 2005/6144 T: 16.05.2005

Bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. Devamını Oku

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 1990/22169 K: 1991/571 T: 18.1.1991

İmar Kanunu’na göre şuyulandırılan taşınmaza takdir edilen bedelin artırılması davasında; İmar Kanunu’nun 17/son maddesi uyarınca, bedel takdirleri ve bedele itiraz şekillerinin Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre yapılması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 1992/11457 K: 1992/16089 T: 23.6.1992

Bedele dönüştürülen karşılığın artırılması davasının, davacının payı için herhangi bir şahsa ait parselde borçlandırma ve ipotek tesis edilmemişse belediye aleyhine açılması doğrudur. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1989-716-620 K: 1990/6 T: 17.1.1990

298l sayılı Yasanın 10. maddesine 3290 sayılı Yasanın 4. maddesi ile eklenen (b) fıkrasına göre ve tamamen Kadastro Yasasının ilgili hükümleri uyarınca düzenlenen çekişmeli taşınmaza ait tespit tutanağına süresi içerisinde yapılan itiraza ilişkin olup, iptali istenen parsellere ait tapuların oluşmasına esas alınan bir idari kararda bulunmadığından davaya bakmak görevi Kadastro Mahkemesine aittir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 1995/16163 K: 1995/16952 T: 20.12.1995

Mütemmim cüz’ün mülkiyeti ve tasarruf hakkı kural olarak, üzerinde bulunduğu arza bağlı ise de, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü şahsa ait bir taşınmaz üzerine mütemmim cüz niteliğinde yapı inşa etmiş ve imar uygulaması sonucu yaptığı inşaat bir başkasına ait imar parseli içinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. Bu durumda inşaat sahibinin hakkı, imar parseli malikine karşı korunur. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 1996/15721 K: 1997/600 T: 22.1.1997

Davalının imardan önce paydaş bulunduğu kadastro parseli üzerine yaptığı binası, imar ıslah uygulaması sonucunda davacıya ait imar parseline tecavüzlü hale geldiği takdirde, kendi arzu ve idaresi dışında idari kararla oluşan bu durum karşısında, davalı kusurlu sayılamayacağından; tespit edilecek bina bedelinin mahkeme veznesine depo ettirilmesi ve bina bedelinin davalıya ödenmesi karşılığında el atmanın önlenmesi ve yıkıma ilişkin karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2003/8239 K: 2004/1586 T: 9.3.2004

İmar işlemi idari bir işlemdir; taşınmazın öncesi tapulu ya da tapusuz olsun önemi yoktur; idari işlem idari yargıda iptal edilmediği sürece geçerliliğini korumakta olup; imardan önceki gerçek hak sahipleri imar işlemiyle doğru ya da yanlış olarak belirlenmiş ve bu işlem kesinleşmiş ise iptal edilinceye kadar geçerli olacaktır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2005/4430 K: 2005/5039 T: 25.4.2005

Kıyıların kamu malı niteliği taşıyan ve devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden bulunduğu, anılan yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağı açıktır. Belirtilen nitelikteki yerlerde 18. madde uygulamasıyla tapu kayıtlarının oluşması olanaksızdır. Her nasılsa kıyılarda oluşturulan mülkiyet belgelerine değer verilmesine de olanak yoktur. Sicilin dayanağının idari kararla oluşması da bu sonucu değiştirmez. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2004/10141 K: 2004/10968 T: 11.10.2004

Davalı, uyuşmazlık konusu taşınmazın mülkiyetini, Encümen kararına dayalı idari işlem ile kazanmıştır. Söz konusu idari işlem geçerliliğini koruduğu sürece Hazinenin, davalı aleyhine bir tapu iptal ve tescil davası açma olanağı bulunmamaktadır. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1993/763 K: 1994/7 T: 26.1.1994

Davalının komşu imar çapına yaptığı tuvalet, kömürlük ve merdiven basit ve MK: 654. maddesi çerçevesinde değerlendirilebilecek nitelikte olup, bu niteliği ile İmar Kanununun 18. maddesinin uygulanmasına imkan veremez. Devamını Oku

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 1990/22169 K: 1991/571 T: 18.1.1991

İmar Kanunu’na göre şuyulandırılan taşınmaza takdir edilen bedelin artırılması davasında; İmar Kanunu’nun 17/son maddesi uyarınca, bedel takdirleri ve bedele itiraz şekillerinin Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre yapılması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 1995/6278 K: 1995/8043 T: 17.4.1995

İmar uygulaması sonucu bedele dönüştürülen pay için açılan bedel artırım davasında, bilirkişilerce emsal inceleme ve karşılaştırılması yapılarak değer biçilmesinde ve zemin yönünden artırmaya karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Ancak eski sahipleri tarafından kullanılan taşınmaz malın bedelinin ödenemeyeceği düşünülmeden yapı bedeline de hükmedilmesi doğru değildir. Devamını Oku

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 1994/3505 K: 1994/7058 T: 4.4.1994

İmar düzenlemesi sonucunda, taşınmaz üzerindeki bina ve ağaçlar, yeşil alan olarak ayrılan davalı idare adına kayıtlı parselde kalmışsa, kendisine başka parseller tahsis edilen davacıya, muhdesat bedeli ödenebilmesi için, muhdesata idarenin fiilen el koyması gereklidir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 1993/866 K: 1993/5535 T: 28.4.1993

İdari parselasyon işleminin idari yargı yerinde iptal edilmesiyle tapu kaydı hükümsüz hale gelmez. Bu karar, ilgilisine kadastral duruma dönülmesi için talep ve dava hakkı verir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2003/9098 K: 2003/10113 T: 2.10.2003

İmar öncesinde, çekişmeli yerin mera vasfında bulunduğu, davalının kayda dayalı bir hakkının söz konusu olmadığı görülmekle; davalının taşınmaz üzerindeki yapıdan dolayı 3194 sayılı yasanın 18. Maddesinden kaynaklanan bir hakkının varlığından söz edilemez; davalının şerhten kaynaklanan hakkının kişisel hak niteliğinde bulunduğu kabul edilmeli; davacının kayda dayalı mülkiyet haklarına üstünlük tanınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/1-645 K: 2004/662 T:8.12.2004

Şuyulandırma işlemi ile yapılan tescil idari yargı yerinde iptal edilmedikçe tapu iptali ve tescil davası açılamaz. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 1987/14085 K: 1987/590 T: 2.2.1987

Tecavüzlü durum yasal bir uygulama neticesi meydana gelmiş ise; yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmedikçe ve aralarında başka bir anlaşma temin edilmedikçe, bu yapıların eski sahipleri tarafından kullanılmasına devam olunur. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 1997/17192 K: 1997/17770 T: 24.12.1997

Elatmanın önlenmesi davası sırasında, çekişmeli taşınmaz imar parselasyon işlemine tabi tutulup, bu işlem tapuya da kaydedildiği takdirde; kadastral çap kayıtları göz önüne alınmayıp, yeni ortaya… Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/1-645 K: 2004/662 T: 8.12.2004

Şuyulandırma işlemi ile yapılan tescil idari yargı yerinde iptal edilmedikçe tapu iptali ve tescil davası açılamaz. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1993/487 K: 1993/601 T: 20.10.1993

İnşaatın, imar uygulaması sonucundaki imar çapına yapılması durumunda, davanın, genel hükümler dairesinde paydaşın paydaş aleyhine açtığı elatmanın önlenmesi ve yıkım isteği olarak nitelenmesi gerekir. Devamını Oku

İmar Kanunu 18. Madde Uygulamaları Yargıtay Kararları
İmar Kanunu 18. Madde Uygulamaları Yargıtay Kararları