Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1990/15099 K: 1993/6056 T: 14.6.1993
Taşınmaza ait tapu kaydının okuduğu keleme sınırları, genişletilmeye elverişli nitelikte olduğundan, tapu kayıt kapsamının yüzölçümüne göre belirlenmesi gerekir. Miktar fazlasının şartlar mevcut olduğu takdirde, zilyetlikle kazanılması mümkündür. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1990/14189 K: 1993/5595 T: 24.5.1993
Usulüne uygun taraf oluşturulmadıkça davaya bakılamaz. Görevsizlikle kadastro mahkemesine aktarılan davada, lehine tespit yapılan ancak aktarılan davanın tarafı olmayanlar da duruşmaya çağrılmalıdır. Yüzölçümünün artırımı ile ilgili davada, taşınmaza komşu parsel maliklerinin davalı olarak duruşmaya çağrılıp, taraf oluşturulduktan sonra davaya bakılması gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 1994/5081 K: 1994/7552 T: 8.6.1994
Davacının dayandığı tapu kaydı, dava dışı kişinin satışı ile oluşmuş ve satış sırasında da krokiye bağlanmış ise, hükme yeterli bir kroki uygulaması yapılmadan ve krokiye yönelik değerlendirmeye girilmeden mahalli bilirkişi ve tanık sözleriyle yetinilip hüküm verilmesi isabetsizdir. Devamını Oku
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1994/72 K: 1994/6140 T: 10.6.1994
Uyuşmazlık konusu parsel, değişmez sınırlı tapu kaydı kapsamında ise, kayıt kapsamı, sınırlarına değer verilerek belirlenmelidir. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1994/5054 K: 1994/8389 T: 26.9.1994
Taşınmazın bölgede yapılan ve kesinleşen orman sınırlandırması dışında kalması halinde, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinmeyi sağlayan 20 yıllık sürenin başlangıcında orman sınırlandırmasının kesinleştiği gün esas alınmalıdır. Devamını Oku
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1994/3271 K: 1994/10197 T: 28.10.1994
Zilyedin, Kadastro Kanunu’nun 13/B-b maddesi hükmünden yararlanabilmesi için, tapulu taşınmazı, kayıt malikinden tapu dışı bir yolla iktisap ettiğini kanıtlaması gerekir. Tapu kaydı maliki sağ ise, ayrıca tapu da hukuki geçerliliğini koruyorsa, uyuşmazlık tapu kaydı esas alınarak çözümlenmelidir. Taraflar arasındaki kadastro… Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1992/7448 K: 1994/10443 T: 3.11.1994
Vergi kaydı yüzölçümü fazlasından oluşan taşınmazın kamu malı niteliğindeki mera olduğu saptandığı takdirde, davacının özel idareye müracaatla vergi kaydında belirlenen yüzölçümünü çoğaltmış olması hukuken bir sonuç doğurmaz. Meralar üzerinde oluşturulan vergi kaydı hukuken değer taşımaz. Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 1994/13029 K: 1994/14716 T: 1.12.1994
Taşınmazın orman vasfı, yani orman örtüsü yok edilse bile, toprağın orman toprağı sayılması bu itibarla da orman toprağının orman sayılan yer olarak kabul edilmesi gerektiğinden zilyetlik yolu ile kazanılması olanaksızdır. Aynı esas, orman içi açıklıklar için de geçerlidir. Devamını Oku
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1994/4453 K: 1994/11192 T: 2.12.1994
Tapu ve vergi kayıtları değişebilir sınırlıdır. Kadastro tespitinde, tapu ve vergi kaydı aynı taşınmaza ait olduğu takdirde, miktarı fazla olana değer verilerek, kayıt kapsamı belirlenmelidir. Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 1993/11791 K: 1994/15193 T: 8.12.1994
Vergi kayıtları, sabit sınırları itibarıyla taşınmazı tam olarak kapsamadığı ve taşınmazın memleket haritası ve amenajman planında açık alanda kaldığı saptandığı takdirde, vergi kayıt miktar fazlasının taşınmazın sınırlarındaki ormandan kazanıldığı kabul edilmelidir. Memleket ve amenajman haritaları, sadece yapıldıkları tarih itibarıyla taşınmazın durumunu belirler. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1993/2566 E: 1994/195 T: 19.1.1995
Davacılar zilyetliğe dayanarak dava açtıklarına göre, davalı Hazine’ye karşı zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına gerçekleştiğinin ispat külfeti davacılara düşeceğinden ve ayrıca zilyetlik tanıklarının mahallinde dinlenmesi gerekeceğinden, keşif giderlerini öngörülen sürede özürsüz olarak karşılayamadıkları takdirde, iddialarını kanıtlayamadıkları gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmesi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 1994/2442 E: 1995/495 T: 23.1.1995
Bir taşınmazın, zilyet lehine, kazandırıcı zamanaşımına dayanılarak tescil edilebilmesi için, öncelikle tapuda kayıtlı olmaması ve orman, mera, yaylak ve kışlak gibi kamu malı niteliğindeki yerlerden olmaması gerekir. Kamunun yararlandığı yayla niteliğindeki yerlerde özel mülkiyet söz konusu olamaz. Yaylalar üzerinde yararlanabilmenin doğal gereği olarak geçici nitelikte basit baraka ve hayvan ağılı yapılması mümkün ise de, yerleşmek amacına yönelik kalıcı inşaat yapılamayacağı gibi tarım arazisi olarak da kullanımı mümkün olmadığından, bu gibi yerler zilyetlikle kazanılamazlar. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1993/5875 K: 1995/2600 T: 14.3.1995
Dayanaktan yoksun kadastro komisyonu kararı, iptal edilmelidir. Hakkında tutanak düzenlenmeyen taşınmazla ilgili, kadastro mahkemesinde dava açıldığı takdirde, davanın görev yönünden reddi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1995/1512 K: 1995/2092 T: 20.3.1995
Kadastro Kanunu’nun 31/2. maddesi ile kamu kurum ve kuruluşlarının, daire amiri veya daire amirinin yetkili kılacağı kişiler tarafından yargı mercilerinde temsil edilebileceği hüküm altına alındığından; davanın, Hazine adına yasal temsilcisi tarafından açıldığının kabulü ile uyuşmazlığın esastan çözümlenmesi gerekirken, mahkemece, yetkili kişi tarafından itiraz edilmemesi nedeniyle tutanağın Hazine yönünden kesinleştiğinden bahisle, davanın reddedilmesi isabetsizdir. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1993/4840 K: 1995/2969 T: 21.3.1995
ÖZETİ: Sudan kadim yararlanma hakları ihlal edilemez. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1994/3878 K: 1995/4010 T: 11.4.1995
Kadastro hakimi, tespit günündeki hukuksal duruma göre uyuşmazlığı çözümlemekle yetkili ve görevlidir. Tespitten sonra, çekişmeli taşınmaz imar planı kapsamına alınsa bile bu husus davacı yararına hukuki bir sonuç doğurmaz. Devamını Oku
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1995/3311 E: 1995/3969 T: 29.5.1995
Buzağlık sınır, değişebilir nitelikte olduğundan kayıt kapsamı, miktarına değer verilerek belirlenmelidir. Bu itibarla, davalılara tapu kaydı kadar yer verilmesi gerekirken, mülkiyet belgesi niteliğinde olmayan ve tapu kaydından sonra ihdas edilip miktarı daha çok olan vergi kaydına dayanılarak hüküm tesisi isabetsizdir. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1994/8860 E: 1995/7110 T: 20.6.1995
İştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda, mirasçılardan birinin satışı, hüküm ifade etmez. Mirasçılardan sadece birinin, satış senedi ile taşınmazı devri geçersiz olsa da, aynı tarihte diğer mirasçılar da satışa muvafakat ederlerse, bu durum satışın birlikte yapıldığı anlamını doğurur ve satışı geçerli kılar. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1995/4503 E: 1995/7402 T: 26.6.1995
Hazinece, taşınmazın kamulaştırılmasına karar verilip, tapu kaydı oluşturulmuş ise de, kamulaştırma kararı idare mahkemesi kararıyla iptal edildiğinden, tapu kaydı dayanaksız kalmış ve geçersiz hale gelmiştir. Taşınmaz üzerindeki çeşme, muhdesat olarak nitelendirildiğinden, cinsi ve yaptıranı belirtilmek suretiyle kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1994/5064 E: 1995/8364 T: 13.7.1995
Vakıfname kapsamındaki taşınmazın aynının vakfedilmediği, gelirinin vakfedilmiş bulunduğu, vakıfname defteri tapu idaresine devir edilerek tapu kaydının oluşturulmadığı saptandığı takdirde, adına tescile karar verilen zilyet yararına, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşulları gerçekleşmiş sayılmalıdır. Devamını Oku
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1995/4314 E: 1995/5176 T: 12.9.1995
Taşınmazın malik hanesi açık bırakıldığı takdirde, kadastro hakimi; maliki belirleyerek davaya konu olan taşınmaz hakkında düzenli sicil oluşturmakla yükümlüdür. Devamını Oku
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1995/4111 E: 1995/5196 T: 14.9.1995
Tapu dışı paylaşım, belgelerle, bilirkişi ve tanık beyanları ile kanıtlanabileceğinden, kadastro tespitinin tapu dışı paylaşıma uygun olup olmadığına dair uyuşmazlıkta; paylaşım ile ilgili tüm kanıtlar toplanarak hüküm verilmelidir. Taşınmazın miktarı tapu kaydındaki miktardan fazla ise, pay hesabı, kayıt miktarına göre yapılamaz. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2002/8-625 K: 2002/780 T.9.10.2002
Tahkime tabi tapu iptali ve tescil davasının mülkiyetin tespitine yönelik kısmı mecburi hakemce karara bağlanıp kesinleştiğinden, eldeki dava ise bu davanın mahkemece karara bağlanması gereken iptal ve tescile yönelik kısma ilişkin bulunduğundan, bu davanın dayanağı zilyetlik değil, mülkiyetin tespitine yönelik bu karardır; açıklanan nedenle zilyetlik hukuksal nedenine dayalı davalarda uygulanan 3402 sayılı yasanın 14. maddesinin, hakem kararına dayalı bu davada uygulama yeri yoktur. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2002/14-829 K: 2002/1003 T: 20.11.2002
Taviz bedelinden ibaret alacak hakkı veren vakıf şerhi de, niteliği ne olursa olsun, tutanaklarda belirtilmesi gereken bir haktır. Belirtilmemişse tespitin, dolayısıyla tutanağın kesinleşmesinden itibaren yasada öngörülen 10 yıllık süre geçmişse, artık hakkın düştüğü kabul edilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2003/13-414 K: 2003/410 T.11.6.2003
Kamu malı niteliği taşıyan, yetkili idari organca kamu malı olmaktan çıkarılmayan ve dolayısıyla özel mülk olarak tescile tabi bulunmayan bir taşınmazın, her nasılsa özel mülk olarak tapuya tescil edilmesi, bir “yolsuz tescil” olup, o yerin özde tescile tabi bulunmama (kamu malı olma) niteliğini değiştirmez Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2001/2027 K: 2001/2654 T: 03.04.2001
İki ayrı orman bilirkişisi tarafından düzenlenen raporlar, taşınmazın eylemli ve hukuki durumu ve öncesinin niteliği açısından birbiri ile çelişkili olup yeterli ve kanaat verici değildir. Birbiri ile çelişen raporlara dayanılarak hüküm kurulamaz. Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasa hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2012/9417 K: 2012/14536 T: 17.12.2012
Dava konusu taşınmazın eylemli orman olduğu gerekçesiyle tapuya tesciline karar verildiğine göre, hem tutanağın beyanlar hamsindeki 2/B şerhinin, hem de kullanıcı şerhinin iptali sonucunun doğması bakımından, kadastro tespitinin tümüyle iptaline karar verilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2006/5375 K: 2006/6436 T: 09.05.2006
Fiilen orman olan yerler 6831 sayılı Yasanın 11/5 maddesi gereğince Hazine tarafından Orman yönetimine tahsis edilebilir. Davacının ileri sürdüğü tapu kaydının tüm aramalara rağmen tapu arşivlerinde bulunmadığı için, mahkemenin tarafların sunduğu delillerle bağlı olması ilkesi gereğince tapu kaydından da söz edilemez. Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2010/15917 K: 2011/2656 T: 14.03.2011
Dava konusu taşınmazın ağaçlık ve bitişiğindeki ormanın devamı niteliğinde bulunduğu, eylemli orman olan yerlerin 6831 Sayılı Yasanın 11/5. maddesi uyarınca talep halinde orman niteliği ile tahsis ve tapuya tescil edileceği Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2001/10033 K: 2001/9782 T: 13.12.2001
Çekişmeli taşınmazın üzerinde halen 80 yaşında 3 adet karaçam ağacının bulunduğu sabit olduğuna göre, zilyedi de bulunmayan bu durumdaki bir taşınmazın orman niteliğini yitirdiğinden bahisle 2/B maddesi gereğince orman tahdidi dışına çıkarılmasının uygun olduğunu söylemek doğru değildir. Eylemli durumdaki taşınmazın halen orman vasfını koruduğu anlaşılmaktadır. Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2015/961 K: 2015/1268 T: 05.03.2015
3402 sayılı Kanun Ek – 4. maddesi uyarınca yapılan aplikasyon ve düzeltme çalışmasının hatalı olduğu iddiasına dayalı olarak 30 günlük askı ilân süresi içerisinde açılmıştır. Bu hususun tespiti için öncelikle yörede yapılan ilk orman tahdidi ve 2/B madde uygulama çalışmalarına ilişkin tutanak ve haritaların dosya arasına getirtilmesi ve Ek 4. madde uyarınca yapılan düzeltme ve aplikasyon çalışmasının orman tahdidine ve 2/B madde uygulama çalışmalarına uygun olarak yapılıp yapılmadığının bu belgeler incelenerek tespit edilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir. Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 1992/11625 K: 1993/6200 T: 12.07.1993
Kesinleşmiş tahdit sınırları dışında kalmış olsa dahi, eylemli durumda halen orman niteliğini koruması halinde, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden bulunduğunun ve özel mülke dönüşemeyeceğinin kabulü gerekir. Bu prosedür içinde, Hazinenin dava hakkının varlığının kabulü zorunludur. Taşınmazın orman olarak Hazine adına tesciline karar verilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2009/15971 K: 2009/18101 T: 07.12.2009
Herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış olan ormanlar, orman kadastro komisyonlarınca Devlet ormanı olarak sınırlandırılabilir. Bu nedenle, hava fotoğrafına göre orman alanı olan ve ayrıca eylemli olarak orman niteliğinde bulunan yerin orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekir. Devamını Oku