Danıştay İDDK E: 2017/304 K: 2017/1032 T: 8.3.2017
İdarelerce hazırlanan raporlarda, binalar gözlemsel olarak incelenerek kalite olarak “iyi”, “orta” ve “kötü” diye sınıflandırılmış ise de, niceliksel bir ölçüt verilmediği ve diğer bilgilerin genel itibarıyla gözlemsel bilgiler içerdiği, karot testi yapılan yapıların tamamının yığma yapılardan seçildiği, bu yapıların alan üzerindeki binaların yapısal sınıflarını temsil edebilecek sayı ve nitelikte olmadığı, değişik tipte ve söz konusu alandaki yapıları oransal olarak temsil edebilecek miktardaki yapılardan örnekleme yoluyla karot veya numune alınmak suretiyle teknik bir metot üzerinde çalışılmadığı, yapıların hangi yönlerden can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayacak yeterli bilgi içermediği, söz konusu alana ilişkin detaylı zemin etüdü verisi ve buna bağlı olarak su taşkını konusunda yeterli veri bulunmadığı, uyuşmazlığa konu alanın “riskli alan” ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık görülmediği. Devamını Oku
Danıştay İDDK E: 2016/3916 K: 2016/2715 T: 20.10.2016
Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esaslar, riskli yapı tespitini çok katı ve ayrıntılı kurallara bağlamış olduğundan, (riskli alan kararı alınan bölgenin bütünüyle temsil edilmesini sağlayacak yapılar arasından) doğru bir örnekleme seçim yöntemi ile belirlenen binalar üzerinde, anılan esaslarda yer alan koşulların birebir yerine getirilmesi ve tüm parametrelerin hesaplanması ve her binaya ilişkin formların hazırlanması suretiyle riskli alan kararı alınması gerekirken, tüm bu hususlar yerine getirilmeksizin alınan Bakanlar Kurulu kararının hukuka uyarlık görülmemiştir. Devamını Oku
Danıştay İDDK E: 2016/3653 K: 2016/3038 T: 22.11.2016
Raporların büyük ölçüde gözlemsel olduğu ve genel bilgiler içerdiği, yapılardan numune alınmak suretiyle teknik bir metot üzerinde çalışılmadığı, yapıların hangi yönlerden can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayıcı yeterli bilgi içermediği gibi alanın zemin itibariyle riskli olduğu gerekçe raporunda yer almasına karşın, alanın yer bilimsel etüt raporunun düzenlendiğine ilişkin herhangi bir bilgi veya belgenin sunulmadığının anlaşıldığı, bu nedenlerle alanın riskli alan ilan edilebilmesi için Kanunun ve Uygulama Yönetmeliğinin öngördüğü koşulların varlığının detaylı bir teknik raporla ortaya konulmadığı, Devamını Oku
Danıştay İDDK E: 2016/3571 K: 2016/3202 T: 1.12.2016
Teknik rapor dikkate alınarak davaya konu bölge riskli alan olarak ilan edilmiş ise de, bahsedilen deprem statüsünün hangi teknik zorunluluklar içerdiği, kötü ve sağlıksız olduğu ileri sürülen yapıların hangi yapılar olduğu ve bu yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını ortaya koyan bilimsel verileri de içeren herhangi bir teknik incelemenin yapılmadığı, dolayısıyla işlemin dayanağı teknik raporun yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayacak nitelikte olmadığı hususları dikkate alındığında, 6306 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliğinin öngördüğü koşullarda detaylı bir teknik inceleme yapılmaksızın tesis edilen uyuşmazlığa konu alanın “riskli alan” ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık görülmediği Devamını Oku
Danıştay İDDK E: 2016/3553 K: 2016/3200 T: 1.12.2016
Teknik rapor dikkate alınarak davaya konu bölge riskli alan olarak tespit edilmiş ise de, bahsedilen deprem statüsünün hangi teknik zorunluluklar içerdiği, kötü ve sağlıksız olduğu ileri sürülen yapıların hangi yapılar olduğu ve bu yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını ortaya koyan bilimsel verileri de içeren herhangi bir teknik incelemenin yapılmadığı, dolayısıyla işlemin dayanağı teknik raporun yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayacak nitelikte olmadığı hususları dikkate alındığında, 6306 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliğinin öngördüğü koşullarda detaylı bir teknik inceleme yapılmaksızın tesis edilen uyuşmazlığa konu alanın “riskli alan” ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık görülmediği Devamını Oku
Danıştay İDDK E: 2016/3463 K: 2016/3039 T: 22.11.2016
Yapılardan numune alınmak suretiyle teknik bir metot üzerinde çalışılmadığı, yapıların hangi yönlerden can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayıcı yeterli bilgi içermediği gibi alanın zemin itibariyle riskli olduğu gerekçe raporunda yer almasına karşın, alanın yer bilimsel etüt raporunun düzenlendiğine ilişkin herhangi bir bilgi veya belgenin sunulmadığının anlaşıldığı, bu nedenlerle alanın riskli alan ilan edilebilmesi için Kanunun ve Uygulama Yönetmeliğinin öngördüğü koşulların varlığının detaylı bir teknik raporla ortaya konulmadığı, bu durumda; uyuşmazlığa konu alanın “riskli alan” ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık görülmediği Devamını Oku
Danıştay İDDK E: 2016/3315 K: 2017/5 T: 16.1.2017
Riskli alan ilan edilmesine dayanak alınabilecek teknik esaslara uygun yeterli veri bulunmadığından risk değerlendirmesi yapmanın mümkün olamayacağı yönünde tespitler yapıldığı, bu durumda; uyuşmazlığa konu alanın “riskli alan” ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararının dava konusu taşınmaza ilişkin kısmında hukuka uyarlık görülmediği Devamını Oku
Danıştay İDDK E: 2016/2663 K: 2016/2714 T: 20.10.2016
Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esaslar, riskli yapı tespitini çok katı ve ayrıntılı kurallara bağlamış olduğundan, (riskli alan kararı alınan bölgenin bütünüyle temsil edilmesini sağlayacak yapılar arasından) doğru bir örnekleme seçim yöntemi ile belirlenen binalar üzerinde, anılan esaslarda yer alan koşulların birebir yerine getirilmesi ve tüm parametrelerin hesaplanması ve her binaya ilişkin formların hazırlanması suretiyle riskli alan kararı alınması gerekir Devamını Oku
Danıştay İDDK E: 2015/1603 K: 2015/2805 T: 17.6.2015
6306 sayılı Kanun’un 6. maddesinin 9. bendiyle, bu Kanun uyarınca tesis edilen idari işlemler yönünden, 2577 sayılı Kanun’da öngörülen 60 günlük genel dava açma süresi 30 güne indirilmiş ise de, dava konusu Bakanlar Kurulu kararı ile bu hususun davacıya bildirilmemiş olması, bu davada özel dava açma süresinin değil, 60 günlük genel dava açma süresinin uygulanmasını gerekli kılmaktadır. Devamını Oku
Danıştay İDDK E: 2015/1444 K: 2016/2210 T: 25.5.2016
Davacını taşınmazda bulunan işyerinin kiracısı olduğu, riskli yapı ilan edilen taşınmazın tapu kaydında korunması gerekli kültür varlığı şerhi bulunduğu anlaşıldığından, Devletin tarihi, kültür ve tabiat varlıklarını ve değerlerini korumakla yükümlü olduğu, ayrıca 6306 sayılı Kanun’un 9. maddesinin, uygulanmayacak mevzuat arasında 2863 sayılı Kanunun da sayıldığı dava konusu işlemlerin Anayasa ve 2863 sayılı Kanun ile güvence altına alınan eski eser açısından kamusal nitelikli bir sonuç doğuracağında kuşku bulunmadığından, davanın objektif niteliği ve kamu yararının amaçlanması karşısında davacının dava açma ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılmaktadır. Devamını Oku
Danıştay İDDK E: 2015/1115 K: 2016/2209 T: 25.5.2016
Davacını taşınmazda bulunan işyerinin kiracısı olduğu, riskli yapı ilan edilen taşınmazın tapu kaydında korunması gerekli kültür varlığı şerhi bulunduğu anlaşıldığından, Devletin tarihi, kültür ve tabiat varlıklarını ve değerlerini korumakla yükümlü olduğu, ayrıca 6306 sayılı Kanun’un 9. maddesinin, uygulanmayacak mevzuat arasında 2863 sayılı Kanunun da sayıldığı dava konusu işlemlerin Anayasa ve 2863 sayılı Kanun ile güvence altına alınan eski eser açısından kamusal nitelikli bir sonuç doğuracağında kuşku bulunmadığından, davanın objektif niteliği ve kamu yararının amaçlanması karşısında davacının dava açma ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılmaktadır. Devamını Oku
Danıştay İDDK E: 2015/483 K: 2015/1447 T: 16.4.2015
6306 sayılı Kanun’un 6. maddesinin 9. bendiyle, bu Kanun uyarınca tesis edilen idari işlemler yönünden, 2577 sayılı Kanun’da öngörülen 60 günlük genel dava açma süresi 30 güne indirilmiş ise de, dava konusu Bakanlar Kurulu kararı ile bu hususun davacıya bildirilmemiş olması, bu davada özel dava açma süresinin değil, 60 günlük genel dava açma süresinin uygulanmasını gerekli kılmaktadır. Devamını Oku
Danıştay İDDK E: 2015/482 K: 2015/1446 T: 16.4.2015
6306 sayılı Kanun’un 6. maddesinin 9. bendiyle, bu Kanun uyarınca tesis edilen idari işlemler yönünden, 2577 sayılı Kanun’da öngörülen 60 günlük genel dava açma süresi 30 güne indirilmiş ise de, dava konusu Bakanlar Kurulu kararı ile bu hususun davacıya bildirilmemiş olması, bu davada özel dava açma süresinin değil, 60 günlük genel dava açma süresinin uygulanmasını gerekli kılmaktadır. Devamını Oku
Danıştay İDDK E: 2015/433 K: 2015/638 T: 4.3.2015
İçeriği itibarıyla muhataplara tebliği zorunlu olan riskli alan ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararlarının, yazılı bildirim veya öğrenme üzerine yasal dava açma süresi içinde dava konusu edilebileceği açıktır. Devamını Oku
Danıştay İDDK E: 2014/5546 K: 2016/3060 T: 22.11.2016
Acele kamulaştırılacak taşınmazların Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenmesi gerekirken, dava konusu Bakanlar Kurulu kararıyla, uyuşmazlık konusu bölgeye ilişkin genel bir acele kamulaştırma yetkisi verildiği, böylece acele kamulaştırılacak taşınmazları tespitinin tamamen belediyeye bırakıldığı, bu durumda, dava konusu acele kamulaştırmaya ilişkin Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık görülmediği Devamını Oku
Danıştay İDDK E: 2013/4306 K: 2015/2173 T: 1.6.2015
İçeriği itibarıyla muhataplara tebliği zorunlu olan riskli alan ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararlarının, yazılı bildirim veya öğrenme üzerine yasal dava açma süresi içinde dava konusu edilebileceği açıktır. Devamını Oku
Danıştay İDDK E: 2014/5776 K: 2015/3204 T: 5.10.2015
İçeriği itibarıyla muhataplara tebliği zorunlu olan riskli alan ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararlarının, yazılı bildirim veya öğrenme üzerine yasal dava açma süresi içinde dava konusu edilebileceği açıktır. Devamını Oku
Danıştay İDDK E: 2014/3050 K: 2015/3200 T: 5.10.2015
İçeriği itibarıyla muhataplara tebliği zorunlu olan riskli alan ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararlarının, yazılı bildirim veya öğrenme üzerine yasal dava açma süresi içinde dava konusu edilebileceği açıktır. Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2016/8636 K: 2017/1089 T: 28.2.2017
Davaya konu satış işlemine dayanak olarak gösterilen kat malikleri kurulu kararı veya arsa payı hak sahipleri ortak kararı, 6306 sayılı Kanunun 6. maddesi ve 6306 sayılı Kanun Uygulama Yönetmeliğinin 15. ve 15A maddeleri hükümleri uyarınca alınmış kararlar olup bu kararların hukuki denetiminin İdari Yargı mercilerince 6306 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılması gerektiği Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2016/8597 K: 2017/438 T: 1.2.2017
6306 sayılı Kanunun yukarıda yer verilen hükümleri ile riskli yapı tespiti ve yıkımına ilişkin işlemlere karşı itiraz hakkı sadece maliklere tanınmış olup, söz konusu yapının kiracıları veya sınırlı ayni hak sahiplerine itiraz hakkı tanınmamıştır. Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2016/8534 K: 2017/4519 T: 6.7.2017
Dava konusu riskli alan sınırları içerisinde davacıya ait taşınmazın bulunmadığı dikkate alındığında, davacı ile mülkiyet bağı veya hukuki ilgisi bulunmadığı açık olan taşınmazların riskli alan olarak ilan edilmesinin, davacının meşru, kişisel ve güncel menfaatini etkilemediği, dolayısıyla davacının riskli alan ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu Kararının iptalini istemekte, meşru, kişisel ve güncel menfaat ilişkisinin bulunmadığı Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2016/7694 K: 2017/1078 T: 28.2.2017
6306 sayılı Kanun kapsamında giderilebilmesi için hisseli maliklerin hem araziye hem de yapıya paydaş olmaları gerektiği, aksi yorumun kabulü halinde hisseli malik olunan bir arazide paydaşlardan birinin riskli yapı kapsamına alınabilecek bir yapı inşa etmek suretiyle 6306 sayılı Kanun kapsamında idari yoldan satış işlemleri başlatmak ve böylece yargısal süreci devre dışı bırakmak suretiyle ortaklardan bir veya bir kaçının mülkiyet haklarının ihlal edileceği, dolayısıyla ortaklardan yalnız birine ait olan riskli yapı esas alınarak 6306 sayılı Kanun kapsamında uygulama işlemlerine başlanılamayacağı, hissedarlar arasındaki ortaklığın izale-i şuyu davası açılmak ve yargısal süreç içerisinde giderilmesi gerektiği Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2016/7642 K: 2017/180 T: 18.1.2017
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 6. maddesinin 9. fıkrasında ise, “bu Kanun uyarınca tesis edilen idari işlemlere karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde dava açılabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu nedenle kira yardımı talebinin reddine ilişkin işleme karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde uyarınca dava açılabilir. Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2016/6934 K: 2017/3254 T: 3.5.2017
Riskli alan ilan edilen uyuşmazlık konusu alandaki yapıların önemli bir kısmının hasarlı olması nedeniyle 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun ek 1. maddesinde belirtilen şartların oluştuğu sonuç ve kanaatine ulaşılmış olup, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi kamu hizmetlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla, 6306 sayılı Kanunun 2. ve ek 1. maddelerine göre riskli alan ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu Kararında hukuka aykırılık bulunmadığı. Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2016/6859 K: 2017/179 T: 18.1.2017
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 6. maddesinin 9. fıkrasında ise, “bu Kanun uyarınca tesis edilen idari işlemlere karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde dava açılabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu nedenle kira yardımı talebinin reddine ilişkin işleme karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde uyarınca dava açılabilir. Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2016/6210 K: 2019/763 T: 31.1.2019
İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce tesis edilen satış günü verme işleminin iptali istemiyle açılan, ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve İstanbul Valiliği husumetiyle görüldüğü anlaşılan davada, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığının” hasım mevkiinden çıkartılması ve hasım düzeltme kararı verilerek davanın yalnızca “İstanbul Valiliği” husumetiyle görülmesi gerektiği Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2016/5532 K: 2017/5503 T: 25.10.2017
6306 sayılı Kanunda kira yardımına başvuru süresi hakkında sınırlayıcı bir hüküm bulunmaması, idarenin kamu hizmetlerini planlı, düzenli ve kesintisiz icra edebilmesi için Kanunun emredici hükümleriyle çelişmeden kamu düzenini tesis etmek ve kamu yararını sağlamak amacıyla düzenleme yapmasına engel görülmemiştir. Dolayısıyla yapının riskli olduğunun tespiti, tahliyesi ve yıkımı için geçen süreler de dikkate alındığında, “Kira yardımı başvurularının; tahliye tarihinden itibaren en geç bir yıl içinde” yapılabileceğine ilişkin düzenlemenin, hukuka uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2016/5122 K: 2019/730 T: 31.1.2019
İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan, ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı husumetiyle görüldüğü anlaşılan davada Çevre ve Şehircilik Bakanlığının hasım mevkiinden çıkartılması ve hasım düzeltme kararı verilerek davanın yalnızca “İstanbul Valiliği” husumetiyle görülmesi gerektiği Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2016/4996 K: 2017/1097 T: 28.2.2017
Dava konusu işlemin İstanbul Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü tarafından tesis edildiği, bu kurumu temsil etmediği anlaşılan İstanbul Valiliğinin davanın tarafı olmasına yasal olanak bulunmadığı, İstanbul Valiliğinin hasım mevkiinden çıkarılarak, davanın “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı” husumetiyle görülüp karar bağlanması gerektiği Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2016/4875 K: 2017/5354 T: 18.10.2017
Dava konusu belediye meclis kararının, Bakanlıktan riskli alan tespit talebinde bulunulmasına ilişkin hazırlık işlemi, imar komisyonu raporunun ise ön hazırlık işlemi niteliğinde işlemler olduğu, doğuracağı hukuki ve fiili sonuçlar dikkate alındığında bu haliyle idari davaya konu olabilecek, icrai bir işlem niteliğinde olmadığı, kesin ve yürütülebilir nitelikte bulunmadığı Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2016/4293 K: 2017/182 T: 18.1.2017
Riskli yapı tespitine karşı açılan davada, çözümü teknik bilgiyi gerektiren uyuşmazlığın, keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle açıklığa kavuşturularak işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, dava konusu işlemin esası incelenmeksizin, salt işlemi tesis eden heyetin uzman kişilerden oluştuğundan bahisle davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir. Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2015/11256 K: 2016/3259 T: 21.4.2016
Uyuşmazlığın 6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı belirlenmesi yapılan ve yıkımına karar verilen davacının kiracısı olduğu yapının yıkım kararı kesinleştiğinden bahisle mal sahibi Belediye tarafından… Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2015/11251 K: 2016/3258 T: 21.4.2016
Uyuşmazlığın 6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı belirlenmesi yapılan ve yıkımına karar verilen davacının kiracısı olduğu yapının yıkım kararı kesinleştiğinden bahisle mal sahibi Belediye tarafından yıktırılmasının istenilmesi üzerine davacının tahliyesine ilişkin olarak 6306 sayılı Yasa ve Uygulama Yönetmeliğinin ilgili hükümleri uyarınca tesis edilen işlemden kaynaklandığı anlaşılan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli bulunmaktadır. Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2015/11249 K: 2016/3257 T: 21.4.2016
Uyuşmazlığın 6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı belirlenmesi yapılan ve yıkımına karar verilen davacının kiracısı olduğu yapının yıkım kararı kesinleştiğinden bahisle mal sahibi Belediye tarafından yıktırılmasının istenilmesi üzerine davacının tahliyesine ilişkin olarak 6306 sayılı Yasa ve Uygulama Yönetmeliğinin ilgili hükümleri uyarınca tesis edilen işlemden kaynaklandığı anlaşılan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli bulunmaktadır. Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2015/10568 K: 2016/1792 T: 15.3.2016
6306 sayılı Kanunun yukarıda yer verilen hükümleri ile riskli yapı tespiti ve yıkımına ilişkin işlemlere karşı itiraz hakkı sadece maliklere tanınmış olup, söz konusu yapının kiracıları veya sınırlı ayni hak sahibi olanların ise bu türden bir hakka sahip olmadıkları açıktır. Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2015/9023 K: 2017/5498 T: 25.10.2017
Yasayla idarelere söz konusu yardımları yapılıp yapılmaması konusunda takdir yetkisi verilmiş ise de, idarece yardım yapılmasına karar verilmesi durumunda söz konusu kişilerin yardımdan yararlanabilmesi için Yasada belirtilen şartlar haricinde başka şartlar (ikamet etme) belirleme yetkisi tanınmamıştır. Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2015/8427 K: 2018/92 T: 24.1.2018
Davacı tarafından sadece 6306 sayılı Kanun uyarınca yapının 60 gün içinde yıkımına yönelik işlemin iptali istenilmesine rağmen, İdare Mahkemesince davacının talebi genişletilerek dava konusu edilmeyen anılan yapının riskli olduğunun tespitine ilişkin işlem hakkında da hüküm kurulması mümkün değildir. Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2015/8136 K: 2017/3582 T: 30.5.2017
Hisse satışının gerçekleştiği açık artırmaya sadece üçte iki çoğunluk ile anlaşan mülkiyet hakkına sahip paydaşların katılabileceği hükme bağlandığından, taşınmaz satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle yapılacak işi üstlenen yüklenici şirketin bu paydaşlar adına açık artırmaya katılmasının hukuken mümkün olmadığı Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2015/7782 K: 2017/5502 T: 25.10.2017
6306 sayılı Kanunda belirtilen teknik ve hukuki süreç sonunda riskli olduğu tespit edilen yapıların yıkımı ve tahliyesi konusunda anlaşmaya varan yapı maliklerine, malik olmasalar bile kiracı veya sınırlı ayni hak sahiplerine geçici konut veya işyeri tahsisi ya da kira yardımından yararlanma imkanı getirildiği, ancak bu yardımlardan yararlanabilmek için söz konusu kişilerin yıkılmadan önce yapılarda fiilen ikamet etmeleri gerektiği Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2015/7502 K: 2016/650 T: 4.2.2016
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca riskli yapı olarak tespit edilmesine karşı sadece taşınmazın malikince bizzat veya kanuni temsilcisi tarafından itiraz edebileceği, davayı açan kiracıların ise böyle bir itiraz yetkisinin bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu binanın riskli yapı olarak tespit edilmesine karşı da dava açma ehliyetlerinin bulunmadığı sonucuna varılmaktadır. Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2015/7309 K: 2017/4420 T: 3.7.2017
Ruhsatsız, iskansız, işgalci konumunda olduğu idarece belirtilen yapı hakkında, 3194 sayılı İmar Kanununa aykırılık var ise 3194 sayılı İmar Kanunu hükümlerine göre yıkım işlemi tesis edilmesi gerekirken, hakkında riskli yapı tespiti bulunmayan davacıya ait taşınmazın, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca yıkılmasına yönelik işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2015/6813 K: 2017/1103 T: 28.2.2017
Uyuşmazlığa konu alanın 6306 sayılı Kanun uyarınca riskli alan ilan edilmesine dayanak alınan teknik rapordan, bu yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını ortaya koyan yukarıda belirtilen bilimsel verileri içeren herhangi bir teknik incelemenin yapılmadığı, dolayısıyla işlemin dayanağı teknik raporun yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayacak nitelikte olmadığı anlaşılmakta olup, Bakanlar Kurulu Kararına ekli listede sınır ve koordinatları belirtilen alanın 6306 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliğinin öngördüğü koşullarda detaylı bir teknik inceleme yapılmaksızın “riskli alan” ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu Kararında hukuka uyarlık görülmemiştir. Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2015/6243 K: 2018/91 T: 24.1.2018
6306 sayılı Kanunun lafzi ve ruhu ile değerlendirilmesi neticesinde, hisseli bir arsada yine hisseli olarak malik olunan bir yapının idari işlemle riskli yapı olarak ilan edilmesi ve yıkılması sonrasında maliklerin ne şekilde yeniden o arsada inşa sürecine başlayabileceklerini düzenleyen ortaklığın giderilmesi hükümlerini ihtiva ettiği, ancak ortaklığın 6306 sayılı Kanun kapsamında giderilebilmesi için hisseli maliklerin hem arsaya hem de yapıya paydaş olmaları gerektiği, zira aksi yorumun kabulü halinde hisseli malik olunan bir arsada paydaşlardan birinin riskli yapı kapsamına alınabilecek bir yapı inşa etmek suretiyle 6306 sayılı Kanun kapsamında idari yoldan satış işlemlerini başlatmak ve böylece yargısal sürecini devre dışı bırakmak suretiyle ortaklardan bir veya birkaçının mülkiyet haklarının ihlal edileceği Devamını Oku