Meralar konusunda şu yazılara bakabilirsiniz:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2007/220 K: 2007/217 T: 18.04.2007
Somut dava, imar, ihya ve zilyetliğe dayalı tescil isteğine ilişkindir. Somut olayda yerel bilirkişiler ve tanık mahkemece taşınmaz mahallinde değil, oturumda dinlenmişler, davacının imar ve ihya eyleminin hangi tarihte, nasıl ve ne şekilde başladığı, sürdürüldüğü kendilerine açık ve net bir şekilde sorulmamış, değerlendirilmemiştir. Bu durumda öncesi itibarıyla tespit dışı bırakılan, fenni bilirkişi krokisinde (B) harfi ile gösterilen taşınmaz parçası, mera komisyonunca mera olarak sınırlandırıldığı tarihe kadar zilyetlikle iktisap edilebileceğinden, yerel bilirkişi ve tanıkların taşınmaz başında dinlenilerek yer ve zaman gösterecek şekilde beyanları alınmalı, değerlendirilmeli, davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı tespit edilmeli, sonucuna göre bir karar verilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2001/13877 K: 2002/228 T: 16.01.2002
3194 sayılı İmar Kanununun 11. maddesinin 4.fıkrası 4342 sayılı mera kanunu ile değiştirilerek meraların imar planı içerisinde kalsalar dahi mera niteliklerini kaybetmeyecekleri kuralı benimsenmişse de kesin hükum niteliği kazanan hakem kararıyla mera olmadığı sabit olan tasınmazın artık mer’a olduğunu iddia ve ıspat etmeye yasal olanak yoktur. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2003/3504 K: 2003/5088 T:19.06.2003
Tapu iptali ve mera olarak sınırlandırma isteğine ilişkin davaları Hazine açabileceği gibi meraların sınırları içinde bulunduğu ve yararlanma hakkı olan köy tüzel kişilikleri ve belediyelerin de dava açma hakları vardır. Ancak köy muhtarının dava açmaması halinde koy halkından bir ya da birkaç kişinin de dava açma hakkı vardır. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 1983/5352 K: 1983/6819 T: 8.11.1983
Meralar öncesi bilinmeyen bir zamandan beri yada özgüleme kararlarına dayanılarak bir yada bir kaç köy veya kasaba halkının hayvanlarının otlatılmasına yarayan yerlerdir. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1987/12825 K: 1988/1128 T: 5.2.1988
Tapulama yapılan bir birlikteki eski tapu kayıtları hukuksal değerini yitirir. Bunlardan ancak zilyetlik belgesi olarak yararlanılır. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1994/7516 K: 1994/10267 T: 22.9.1994
3194 sayılı Kanun uyarınca imar planı kapsamında kalan yerlerde kadastral yollar, meydanlar ve meralar imar planının onayı ile bu vasıflarını kendiliğinden kaybederek onaylanmış imar planı kararı ile getirilen kullanma amacına konu ve tabi olurlar. İmar uygulamaları sırasında mera niteliği yetkili mercilerce değiştirilmeyen taşınmazın, belediye tarafından parsellenerek özel mülkiyet şeklinde satılıp devredilmiş olması hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 1994/9923 K: 1995/673 T: 27.1.1995
Meralar, onaylanmış imar planında genel hizmetler dışında bir amaca ayrılmışsa, belediyelere terkini sözkonusu olmaz. Bu nedenle çıplak mülkiyeti Hazineye ait olan meraların özel mülk olarak belediyelere geçmesi mümkün değildir. Devamını Oku
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 1992/14579 K: 1993/1967 T: 18.2.1993
Kışlaklar, yaylaklar ile birlikte incelenirler ve özel mülkiyete konu olamazlar. Satılamayacakları gibi zamanaşımı yolu ile de kazanılamazlar. Devamını Oku
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 1989/13999 K: 1989/15149 T: 18.12.1989
Mera sınırı; niteliğinden ötürü, genişletilmeye elverişli ve değişebilir sınırlardandır.Kural olarak, kayda göre edinmenin korunması ve kayda üstünlük tanınması asıldır. Ancak; davacı davalılara önceden yapılmış ve tapulamanın o bölgede başladığı tarihe kadar bozulmamış olan tapu dışı satış ve buna bağlı zilyetlik olgusunu ortadan kaldırmak için kötü niyetle edinmede bulunmuş ise, kayda dayalı edinme MK: nun 931. Maddesi hükmünce korunamaz. Devamını Oku
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 1987/12718 K: 1988/1477 T: 15.2.1988
Genel yoldan herkesin yararlanma hakkı ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı vardır. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2002/7197 K: 2002/6868 T: 15.10.2002
Somut olayda davalının eşi aleyhine kamu davası sonucunda ihtilaflı gayrimenkulün bir bölümünün mera olduğu tespit edilmiş ve cezalandırılmasına karar verilmiştir, ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı hukuk hakimini de bağlar zira bu karar davacı hazine lehine güçlü bir delil teşkil etmektedir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2003/6940 K: 2003/6925 T: 9.10.2003
Mera kanununa göre tahsis amacı değiştirilmedikçe mera, yaylak ve kışlaklardan bu kanunda gösterilenden başka şekilde yararlanılamayacağı belirtilmiştir; davalı, tahsis amacının değiştirilmesi yönünde ilgili bakanlığa başvurduğunu bildirdiğine göre bu başvurunun akıbetinin araştırılması gerekirdi. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2003/4026 K: 2003/7766 T: 4.11.2003
Mera, yaylak ve kışlakların kullanım hakkının kiralama esas ve usulleri mera yönetmeliğinde; ayrıntılı şekilde açıklanmıştır; davalı çekişmeli taşınmazı mera yönetmeliğinin 7.maddesinde açıklanan esas ve usullere göre kiralamamış ve mera değil tarla olarak kullandığından; yazılı gerekçe ile el atmanın önlenmesi davasının reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2003/09190 K: 2004/01666 T: 9.3.2004
Devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan mera yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanmaz sınırları daraltılamaz. Meralar üzerinde aidiyet iddiası ile el atmanın önlenmesi tapu, tespit iptali ve mera olarak sınırlandırma davaları açılabilir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2003/3854 K: 2003/4616 T: 5.6.2003
4342 sayılı mera kanunu uyarınca il mera komisyonu tarafından mera tespit, tahdit ve tahsis çalışmalarına karşı yapılan itirazların inceleme ve sonuca bağlanması anılan kanun’un 13.maddesi gereğince genel mahkemelerin görevi içindedir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2003/3504 K: 2003/5088 T: 19.6.2003
Öncesi mera olan dava konusu taşınmazın sonradan yapılan nitelik değişiminin usul ve yasaya uygun bulunmaması nedeniyle davanın kabulü ile hazine adına özel mülk olarak tescile ilişkin tapu kaydının iptali ve yeniden mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmesi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2003/5475 K: 2003/6097 T: 18.9.2003
Davacı lehine dava konusu meralardan kiralama suretiyle veya başka şekilde yararlanma koşullarının gerçekleşmediği sonucuna varılmakla birlikte, yargı yolu bakımından idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş ise de bu tür davalar idari kazaya tabi değildir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2004/4239 K: 2004/8044 T: 22.11.2004
Dava konusu parsel, tahsisli mera olmadığı gibi, kadim kullanım bakımından da öncesi mera olan yerlerden değildir; taşınmazın bazı bölümlerinde zamanla mera bitkileri oluşması, buraya mera niteliği kazandırmaz. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 1994/987 K: 1994/1898 T: 24.2.1994
Hakemde, hazine ve belediye arasındaki ihtilafın konusu olan taşınmazın kime ait olduğuna karar verilir; bu karar kesinleştikten sonra tapuda ona uygun ihdasi karar verme işi mahkemeye aittir; bu nedenle hazine, taşınmazın öncesinin mera olduğuna dair tespit kararını mahallin en yüksek dereceli hukuk hakiminden aldıktan sonra, bu hakem kararına dayanarak dava açmalıdır. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2005/5272 K: 2005/8293 T: 27.9.2005
Köy merasından yararlanmakta olan köylünün, bu yerin özel mülkiyet kapsamına alınması nedeniyle kullanım hakkı kısıtlandığından, açacağı tapu iptali davasında meşru, kişisel ve güncel yararının kısaca hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2003/4730 K: 2003/5491 T: 15.9.2003
Meralar süresi neye ulaşırsa ulaşsın kazandırıcı zaman aşımı ve zilyetlik yolu ile edinilemez. Devamını Oku
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E: 2003/3142 K: 2003/7464 T: 9.6.2003
Kadastro mahkemesine ait dava sonunda mera olarak tescil edilen yere ürün eken kişi sadece ürünün yetiştirilmesi için yaptığı zorunlu giderleri yani sürme, tohum ve ekme giderlerini isteyebilir, bu durumda ürün bedelini talep etme imkanı yoktur. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2003/7275 K: 2003/7662 T: 18.11.2003
Köy orta malı meraya el atmaktan ötürü davacı hakkında ceza mahkemesi kararı ile taşınmazın hükmen mera olduğu belirlenmiş olmakla; bu davada zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil mümkün değildir. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2004/7724 K: 2005/1781 T: 8.3.2005
Dava konusu taşınmazın mera olduğu ileri sürülerek, davalı köy tüzel kişiliği tarafından davacının yararlanmasına karşı koyulduğu iddia edilen davada; uyuşmazlığın meraya ilişkin olduğu göz önüne alınarak, yerel bilirkişi ve tanıkların komşu köyler halkı arasından seçilip dinlenilmesi, bu nedenle taraflara tanık göstermek üzere imkan tanınması, mera tahsisinin olup olmadığının araştırılması gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2005/1786 K: 2005/2158 T: 21.3.2005
Taşınmazın, miras bırakanlar ve davacı tarafından sınırlandırma tarihinden geriye doğru 50 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak kullanıldığı yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından belirtilmesi, kadim veya tahsisli mera olmadığının bildirilmesi, tarım arazisi niteliğini taşıdığının uzman bilirkişi raporunda açıklanmış bulunması, davacının aynı yer hakkında açmış olduğu dava sonunda davalı köyün el atmasının önlenmesine karar verilmiş olması karşısında davacının tescil isteğinin kabulü gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2005/2607 K: 2005/3214 T: 22.4.2005
Boş arazi niteliğiyle tespit dışı bırakılan ancak daha önce sürülüp işlenmeye başlandığı ve üzerinde mera karakterli bitki ve otların bulunduğu uzman bilirkişi raporundan anlaşılan taşınmaza ilişkin tescil talebinin reddi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2005/3498 K: 2005/4247 T: 6.6.2005
Meraya ilişkin uyuşmazlıklarda, yerel bilirkişi ve tanıkların bu yerden yararlanmayan komşu köyler halkı arasından seçilip dinlenilmeleri gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2004/4959 K: 2004/5501 T: 9.7.2004
Uyuşmazlık konusu taşınmaz tespit dışı bırakılan yerlerden olup, öncelikle tmk’nun 713/3. fıkrası uyarınca ilgili kamu tüzel kişisi durumunda bulunan belediye’ye davanın yöneltilmesi, taraf teşkilinin sağlanması ve yargılamaya katıldıkları takdirde davaya karşı delillerini sunmaları için kendilerine süre ve imkan tanınması gerekir; kamu düzeni ilkesi göz önünde tutularak çifte tapunun önlenmesi açısından taşınmazın tapuda kayıtlı olup olmadığı tapu sicil müdürlüğü’nden sorulmalıdır. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2003/5261 K: 2003/5697 T: 22.9.2003
Mera, yaylak ve kışlak gibi kamunun hizmetine terk ve tahsis edilen hizmet mallarının mülkiyeti hazineye ait olup, el atmanın önlenmesi davası dinlenemez. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1996/4862 K: 1997/904 T: 6.2.1997
Dava konusu taşınmaz, tapulamada mera olarak sınırlandırılmış olduğundan, uyuşmazlık meraya ilişkin olup, meranın mülkiyeti Hazine’ye ait olup, Hazine yanında Belediye Başkanlığı da davada, davalı olarak gösterilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 1991/8507 K: 1991/12488 T: 4.11.1991
Meraların mülkiyeti Hazineye, yararlanma hakkı köye aittir. Böyle bir iptal davasında köy tüzel kişiliği yasanında, Hazineye de husumetin yöneltilmesi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2003/4488 K: 2003/6276 T: 23.9.2003
Mera yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanabilir; tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmada ileri sürdükleri verileri tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun yeterince araştırılması gerektiğinde, köyün kuruluş tarihinin içişleri bakanlığı aracılığıyla araştırılması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2003/1236 K: 2003/1709 T: 13.3.2003
Meraların mülkiyeti hazine’ye, kullanımı ise belediye veya köy tüzel kişiliklerine aittir. Kamu malı olan bu taşınmazlarla ilgili olarak açılan davalarda gerek yürürlükten kaldırılan 766 sayılı tapulama kanunu’nun 31/2. Maddesinde, gerekse 3402 sayılı yasanın 12/3. Maddesinde on yıllık süre ile ilgili bir sınırlama yoktur; bu nedenle işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2005/9426 K: 2005/9450 T: 24.10.2005
Mera ve yaylaya el atmanın önlenmesini isteme hakkı kural olarak hazine ile yararlanan köy veya belediye tüzel kişiliklerine aittir; davacı tarım ve köyişlei bakanlığının meraya el atmanın önlenmesi davası açma hakkı olmadığından davanın reddine karar vermek gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2003/6432 K: 2003/6520 T: 29.9.2003
Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlakların özel mülkiyete konu olması, gayesi dışında kullanılması, zamanaşımı uygulanması, sınırlarının daraltılması mümkün değildir. Meralar üzerinde, aidiyet savıyla el atmanın önlenmesi, tapu iptali ve mera olarak sınırlandırma veya tespitin iptali ve mera olarak sınırlandırma davaları açılması mümkündür. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2003/3527 K: 2003/5152 T: 20.6.2003
Mahkeme tarafından yapılacak keşifte, tahsise dayanılıyorsa, tahsis kayıtlarının yerel bilirkişi ve tanıklar marifetiyle tatbik edilmesi, ihtilaflı yeri kapsayıp kapsamadığının saptanması, gayrimenkulün mera olmadığı savında bulunulması durumunda varsa çevre gayrimenkullerin kayıtları da tatbik edilmek suretiyle ihtilaflı yeri ne şekilde okuduğunun, çevre gayrimenkullerle toprak yapısı kıyaslanmak suretiyle, uzman bilirkişiler marifetiyle söz konusu yerin ve niteliğinin tespit edilmesi gerekmektedir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2003/2400 K: 2003/5697 T: 4.7.2003
Merada keçi otlatılması, hem orman işletme şefliğinin yazısı neticesinde hem de köy ihtiyar kurulu kararlarıyla yasaklanmış olduğundan dolayı dava reddedilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2004/9135 K: 2005/342 T: 24.1.2005
4753 sayılı kanun hükümleri uyarınca kurulan ve faaliyet gösteren toprak komisyonları idari nitelikte olmalarına karşın yapmış oldukları belirtmelere karşı açılacak davalarda genel mahkemeler yetkilidir. Esasen mülkiyet uyuşmazlığına ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yerinde çözüme kavuşturulması da mümkün değildir. Devamını Oku
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 1991/4330 K: 1991/13551 T: 25.11.1991
Davalı tarafından tecavüz edilen mera bölümü ihtiyaçtan fazla ve bunun kira tutarına karşılık işgal tazminatı, mera zemini bozulmuş ise bu yerin eski hale getirilmesi için gereken masraf tutarı ile eski hale dönüştürülmesi suretiyle meradan istifadeye mani olunan ot bedeline, şayet tecavüz edilen yer köyün ihtiyacı dahilinde ise bu takdirde buranın tekrar mera haline getirilmesi için geçecek zamanda burada hayvan otlamamasından ötürü gerçekleşecek zarar ile meranın eski hale dönüştürülmesi için gereken masrafa hükmetmek olmalıdır. Devamını Oku
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 1990/1457 K: 1990/8570 T: 30.10.1990
Dava konusu kaynak suyunun MERAdan çıktığı belirlendiğine göre genel sulardan sayılacağı kuşkusuzdur. Genel sulardan herkes, kadim ya da öncelikli kullanım haklarını engellememek koşuluyla faydalı ihtiyacı oranında yararlanabilir. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2005/4257 K: 2005/4603 T: 20.6.2005
Hazine tapularının oluştuğu tarihten geriye 20 yılı aşkın zilyetlik kanıtlandığına, mera niteliğinde olmayıp uzun yıllardır kullanılan kuru tarım arazisi oldukları uzman ziraatçi bilirkişi raporu ile belirlendiğine ve zilyetlikle kazanmaya engel bir husus bulunmadığı anlaşıldığına göre aşağıda yazılı bulunan husus dışında hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerinde bulunmamaktadır. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2004/9070 K: 2004/1134 T: 26.2.2004
Davacılar, mülkiyeti sağlayıcı herhangi bir belge ve kayda dayanmadığına göre, dört tarafı eylemli mera olan ve merayla aralarında doğal ve değişmez sınırı bulunmayan bir yerin öncesinin de mera olduğunun kabulü gerekir. 4342 sayılı Mera Kanununun 4. Maddesine göre; meralar devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerdendir. Özel mülkiyete geçirilemez. Zamanaşımı suretiyle iktisap edilemezler Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2005/709 K: 2005/1220 T: 21.2.2005
Orta malı mera olarak sınırlandırılan dava konusu yerlerin davacının zilyetliğinde bulunduğu yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından ifade edilmiş ise de, ziraatçi uzman bilirkişinin düzenlediği raporda taşınmazın mera bitki örtüsüyle kaplı olduğu, uzun yıllardan beri tarım arazisi olarak kullanılmadığı gerekçeli olarak açıklandığına göre davacının tescil talebi red olunmalıdır. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2005/3897 K: 2005/4230 T: 6.6.2005
Taşınmazın öncesinin kadim mera olduğunun ve meradan elde edildiğinin kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekir. Dava dilekçesinde gösterilen ve itiraza uğramayan değer üzerinden vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekir. Ken, keşifte tespit edilen ve eksik nispi harcı ikmal edilmeyen değer üzerinden davacı yararına vekâlet ücretine hükmedilmiş bulunması da doğru değildir. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1991/3692 K: 1993/10474 T: 22.10.1993
Dört yanı kesinleşmiş mera parseli ile çevrili olan taşınmazın, öncesinin de mera olduğunun kabul edilmesi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1994/1155 K: 1995/4811 T: 27.4.1995
Tahsis yolu ile mera olarak belirtilen taşınmazların öncesi mera olmasa bile, üzerinde sürdürülen zilyetlik, zilyet olan kişiye bir hak bahşetmez. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/3477 K: 2004/3885 T: 26.10.2004
Taşınmazın dava ve temyize konu bölümü ile dava ve temyize konu olmayan taşınmaz kesimi arasında ayırıcı unsur olarak doğal yada yapay bir sınır yerinin bulunmadığı tespit edilmiş olup; bu da taşınmazın dava ve temyize konu bölümünün sınırlarını oluşturan dava ve temyize konu olmayan eylemli meranın bir bölümü olduğunun kabulü gerektirir ki bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2005/1648 K: 2005/2061 T: 21.6.2005
Bir taşınmazın öncesi kamu malı niteliğinde mera olsa bile tahsis gününden sonra mera tahsis haritasının kapsamı dışında kalması koşulu ile bu niteliğini yitirir. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2005/820 K: 2005/779 T: 18.3.2005
Uyuşmazlığın sağlıklı bir biçimde çözüme kavuşturulabilmesi için taşınmazın kamu malı niteliğinde mera olup olmadığının yöntemine uygun şekilde belirlenmesi zorunludur. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2006/5-227 K: 2006/265 T: 203.05.2006
Zemin malikinden başkası tarafından oluşturulan muhtesatın bedelinin ödenebilmesi için, zeminin başkası adına tapulu, sahipsiz ve/veya zilyedi tarafından iktisap edilmemiş bir yer olması; eş söyleyişle özel kişilerin mülkiyetine konu olabilecek yerlerden bulunması gerektiği kuşkusuzdur. Mer’a vasfı ile sınırlandırılan taşınmaz üzerinde davacı tarafından yetiştirilen kavak ağaçlarının kamulaştırması el koyma karşılığının talep edildiği davanın reddine dair verilen direnme kararı usul ve yasaya uygundur. Devamını Oku
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 1995/10132 K: 1995/11703
Harman yeri, sığır ağılı, köy meydanı vasıflarıyla tahdit ve tespiti yapılan taşınmazların, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesinde ifade edilen, kamunun yararlanmasına tahsis olunan veya kamunun kadimden beri yararlandığı yerlerden olduğu tartışmasızdır. Kadastro işlemleri sonunda yüzölçümü saptanan, parsel numarası verilen, diğer bir deyişle geometrik durumu belirlenen ve bunlar için düzenlenen özel sicile yazılmakla yetinilen bahse konu taşınmazların, bu yazım işleminin tescil işlemi olmadığı muhakkaktır. Şu veya bu şekilde tapu siciline tescil edilmiş olmaları da bu taşınmazların temelinde mevcut vasfını değiştirmez, kullanma amacını ortadan kaldırmaz. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2005/2091 K: 2005/2190 T: 1.7.2005
Kural olarak meraların çıplak mülkiyeti hazineye, intifaı taşınmazın bulunduğu köy ya da belediye tüzel kişiliğine aittir. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2003/3366 K: 2004/63 T: 20.1.2004
Bir yerin mera olarak kabul edilebilmesi için taşınmazların yetkili idari merciiler tarafından mera olarak tahsis edilip edilmediğinin ve de öncesi, bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde mera olarak kullanılmakta olup olmadığı hususlarının mahkemece araştırılmış olması gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/165 K: 2004/996 T: 22.3.2004
Meralar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz; kural olarak resmi kayıt ve belgelere aykırı düşen bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilemez; davacı hazinenin dava dilekçesi içeriği ve davanın niteliği dikkate alınarak kayıt miktar fazlasından oluşan bölümün mera niteliğiyle sınırlandırılmasına karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamıştır. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/567 K: 2004/1142 T: 29.3.2004
Dava konusu taşınmazın kuzeyinde, batısında ve kısmen güney sınırında bulunan taşınmaz mera niteliği ile sınırlandırılmak suretiyle tespit edildiğinden, kayıt miktar fazlasından oluşan bölümün sınırındaki eylemli meraya el atılarak kazanıldığının kabulü gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/967 K: 2004/1299 T: 5.4.2004
Kamu malı niteliğindeki meralardan herkesin, gerçek ya da tüzel kişilerin yararlanma hakkı bulunduğundan, gerçek kişi davacıların dava açabilecekleri kuşkusuzdur; bu hukuksal olgu öğretide, uygulamada kararlılık kazanmıştır. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/949 K: 2004/1407 T: 12.4.2004
Dava konusu taşınmazların kamu malı niteliğinde mera olup olmadığının belirlenmesi bakımından mera tahsisinin yapılıp yapılmadığı sorulup, saptanmalı, yapılmış ise tahsis haritası ve eki belgeler getirtilmeli, bundan sonra usule uygun belirlenecek yerel ve uzman bilirkişi, tanıklar hazır olduğu halde taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, mera tahsisi yapılmış ise tahsis haritası ve eki belgeler yerine uygulanmalı, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonuca göre karar verilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/927 K: 2004/1427 T: 13.4.2004
Davacının dayandığı tapu kaydının güney sınırında dava ve temyiz konusu kesim “yaylakiye” olarak sınır tarif edildiğinden bu bölümün de kamu malı niteliğinde mera olduğunun kabulü gerekir; bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz; dava ve temyiz konusu kesimin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16/b maddesi hükmü gereğince mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Devamını Oku