Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2004/4845 K: 2004/5394 T: 6.7.2004
Taşınmazın bir bütün olarak mera sayılan yerlerden olduğu ileri sürüldüğüne göre, kadastro çalışma alanı içinde kaldığı köy ile davacının bulunduğu köyün sınırında, parselin yer aldığı da gözetilerek, her iki köyün bu bölgeye ait kadim ve tahsisli mera kayıtlarının olup olmadığı uzman bilirkişiden sorularak, gerekçeli denetime açık rapor alınmalı, ilgili dava dosyalarının temini ve tetkiki ile belirlenecek duruma göre karar verilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2003/2461 K: 2003/3731 T: 22.5.2003
Taşınmazın kabulüne karar verilen bölümünün de kuzeyinde yer alan meranın devamı olduğunun kabulü gerekir; meralar süresi neye ulaşırsa ulaşsın kazandırıcı zaman aşımı ve zilyetlik yolu ile edinilmeleri mümkün olmayan yerlerdir; davanın tümünün reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2003/1421 K: 2003/4004 T: 2.6.2003
Mera olan bir yerin zilyetlik yoluyla kazanılması mümkün bulunmadığı gibi, baraj göl suları altında kalmadan önce kazanıldığına veya zilyetliğinin tesbitine karar verilemez. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2003/3439 K: 2004/209 T: 29.1.2004
Sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle kadastro müdürlüğü ve tapu sicil müdürlüğünden taşınmazla ilgili bilgi ve belgeler temin edilmeli, “mera” sınır olarak tarif edildiğine göre yöntemine uygun şekilde mera araştırması yapılmalı, ayrıntılı gerekçeli rapor alınmalı, 3402 sayılı kadastro kanunu’nun 20.maddesi hükümleri göz önünde tutularak yerine yöntemine uygun şekilde uygulanmalı, yasa gereği tanık, bilirkişi, keşif vs değerlendirmeler tamamlandıktan sonra sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2003/3437 K: 2004/210 T: 29.1.2004
Dava konusu taşınmazın geçmişte mera olduğu tanık beyanından anlaşıldığından ve aynı zamanda kayıtlara göre meraya sınırı bulunduğu cihetle; öncelikle köy işleri il müdürlüğünden yörede mera tashihi yapılıp yapılmadığının saptanılması, varsa mera tahsis haritası ve dayanağı belgelerin getirtilmesi, bu konuda keşif yapılarak uzman bilirkişilerce rapor düzenlenmesi ve mahallinde tanık ifadelerine de başvurulması suretiyle gereken incelemenin yapılması ve böylece toplanacak delillerin değerlendirilmesi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 2005/8249 K: 2005/6617 T: 14.7.2005
Mera komisyonunun taşınmazın niteliği ve mülkiyetine ilişkin olmayan kararları aleyhine açılacak davalara kadastro mahkemelerinde bakılamaz; bu nedenle, mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi gerekir; görev hususu kamu düzeni ile ilgili olup mahkemelerce resen nazara alınmalıdır. Devamını Oku
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 2006/540 K: 2006/785 T: 13.2.2006
Meralarla ilgili tahsis belgeleri, fermanlar, temliknameler, mahkeme ilamları ve hüccetleri veya vakfiyeler olabileceği gibi 4753 sayılı Kanun’a göre kurulan toprak komisyonlarınca düzenlenen mera norm kararları da olabilir. Yetkili merci; kadim meranın niteliğini değiştirdiğini, orayı topraksız çiftçiye dağıtılmak üzere rezerv arazi olarak ayırdığını bir kararla belirtmediği sürece; aynı yerde bir kısım taşınmazı mera olarak tahsis etmesi, o kısım dışında kalan kadim meraların meralık niteliğini ortadan kaldırmaz; belirtilen esaslar çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılmadan karar verilemez. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2004/6220 K: 2004/6412 T: 30.9.2004
Davalı belediye dava konusu yapılan yörenin imar planı kapsamına dahil edildiğini, davacı köyün bu yerlerde üstün hakkı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemekle; hukuki anlamda muaraza yaratmış olur ki; müdahale, fiili olabileceği gibi somut olayda olduğu gibi hukuki veya sözlü de olabileceğinden; mahkemece davalı belediyenin davacı köyün müşterek kullanım hakkına el atmasının önlenmesine karar verilmesi gerekir Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2004/5879 K: 2005/103 T: 12.1.2005
Tahsis amacı değiştirilmedikçe meralardan, mera kanununda gösterilenden başka şekilde yararlanılamaz. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2003/7666 K: 2003/7882 T: 7.11.2003
Mahkemece, taraf köylere ait sınırlar uygulanarak, dava konusu yerin içinde kaldığı köyün hangisi olduğu, niteliği ve kullanım durumu belirlenmelidir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2003/6158 K: 2003/7358 T: 21.10.2003
Mera, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır bu nedenle özel mülkiyete geçirilmesi söz konusu olamaz, sınırlarının daraltılması, amacı dışında kullanılması, zamanaşımı uygulanması mümkün değildir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2004/148 K: 2004/402 T: 22.1.2004
Dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ve mera olarak sınırlandırılmasına ayrıca özel siciline kaydedilmesine karar vermek gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2005/1214 K: 2005/4383 T: 5.5.2005
Davanın açıldığı tarihte davalının buraya yaptığı elatmadan vazgeçmiş olması, önceki kullanımı döneminde merada meydana getirdiği hasar nedeniyle onu tazminat sorumluluğundan kurtarmaz. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2005/1211 K: 2005/4381 T: 5.5.2005
Meraya el atma davalarında eylemin sabit olması ve tahrip edilmiş mera bölümlerinin bulunması halinde bu bölümlerin eski hale getirme masraflarını mülkün sahibi olan hazinenin istemesi yasaya uygun ise de, mahrum kalınan ot bedelini meranın mutasarrıfı olan köy yada belde temsilcileri talep edebilir. Devamını Oku
Yargıtay 7.Hukuk Dairesi E: 2004/78 K: 2004/538 T: 23.2.2004
Dayanılan vergi kaydında mera sınır olarak gösterilmiş ise; mera sınırı itibariyle değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlı vergi kaydının miktar fazlasından oluşan dava konusu taşınmazın, öncesinin kamu malı niteliğinde mera olup olmadığının saptanması gerekir; kural olarak mahkemece bir yerin mera olarak kabul edilebilmesi için taşınmazın yetkili idari merciiler tarafından mera olarak tahsis edilmesi ya da öncesi bilinmeyen bir zamandan beri taşınmazın geleneksel biçimde mera olarak kullanılmış olduğunun saptanması gereklidir. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2005/1456 K: 2005/1885 T: 7.6.2005
Dava konusu mera taşınmaz ile komşu taşınmazları birbirinden ayıracak şekilde arz üzerindeki doğal ya da yapay bir sınır yeri bulunmadığı uzman bilirkişinin düzenlediği harita ve rapordan anlaşılmakta olup; bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2005/3898 K: 2005/3987 T: 19.12.2005
Yetkili idari mercilerce yapılan mera tahsisine ilişkin yönetimsel işleme karşı idari yargı yerinde dava açılarak ve yönetimsel işlemin iptal edildiği öne sürülerek bu hukuksal olgunun kanıtlanmadığı takdirde mera niteliği ile sınırlandırılmak suretiyle tespit edilen taşınmazlar üzerindeki sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/361 K: 2004/1154 T: 29.3.2004
Meralar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Kamu malı niteliğinde meralar, tescile tabi olmayan sınırlandırılmakla yetinilmesine karar verilmesi zorunlu bulunan taşınmazlardandır. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1990/14903 K: 1993/7008 T: 6.7.1993
Dört yanı kesinleşmiş mera parseli ile çevrili olduğu takdirde bunlar arasında kalan dava konusu taşınmazın da mera olduğu kabul edilmesi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2005/262 K: 2005/718 T: 4.2.2005
Meralar zilyetlik süresi ne olursa olsun, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap edilemezler. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2005/859 K: 2005/1260 T: 21.2.2005
Taşınmazın mera olup olmadığı araştırılarak komşu köylerden tanıklar da dinlenerek hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme bozma nedenidir. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2005/3226 K: 2005/3647 T: 9.5.2005
Taşınmazın mera olup olmadığı araştırılarak, sonuca göre kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine konu olup olamayacağına karar verilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2005/3622 K: 2005/4143 T: 1.6.2005
Bir yerin otunu biçmek iktisap bakımından yeterli ise de, dava konusu taşınmazın mera olduğu kanıtlandığından, tescil talebinin reddi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2005/10791 K: 2005/14247 T: 22.12.2005
Mera Kanunu’nun 3. maddesinde; otlak; “mera ile aynı niteliklere sahip yerlerdir” diye tanımlanmış olup özel mülkiyete konu edilemez, zamanaşımı ile iktisap olunamaz. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2003/6156 K: 2003/6107 T: 6.10.2003
Tapusuz taşınmazın, tmk 713/1. Maddesi hükümlerine dayalı tescil isteği olmakla; bu hükümlere göre, bir yerin tapuya tesciline karar verilmesi için; diğer kazanma koşulları yanında, taşınmazın niteliği itibariyle kazanılmayı elverişli yerlerden olması gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1995/8663 K: 1996/1047 T: 6.2.1996
Taşınmazın özel harman yeri olarak nitelenebilmesi için ya tapu kaydı kapsamında olması ya da uzun süre ve ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğinin, harman yeri niteliğiyle sürdürülmesi gerekir. Sadece yılın belirli bir ayında harman dökme işlemi, taşınmazı özel harman yeri niteliğine sokmaz, bu itibarla zilyetlik yolu ile kazandırıcı zamanaşımı iktisabı koşulları da oluşmaz. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2005/1217 K: 2005/5481 T: 13.6.2005
Taşınmazın, cenaze namazlarının kılınmasına mahsus özel yer (namazgah) olduğu iddiası ileri sürülerek hazine tapusunun iptali ile köy tüzel kişiliği adına tescil istenmiştir; il mera komisyonundan bu yer hakkında ne gibi bir işlemin yapıldığı sorulmadan karar verilmiş olması yasaya aykırıdır. Devamını Oku
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E: 2002/7861 K: 2002/7701 T: 14.11.2002
Mahkemece sadece, meranın ıslahı için gerekli giderin hüküm altına alınması gerekirken, kal kararının infazı için saptanan bedelinde tazminat miktarına eklenmesi ve bu miktar için de faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2002/5796 K: 2002/7946 T: 25.11.2002
Dava ile meraya elatmanın önlenmesi istenilmiş olup davayı tarım ve köy işleri bakanlığı açmıştır; meraya elatmanın önlenmesini isteme hakkı kural olarak, hazine ile yararlanan köy veya belediye tüzelkişiliklerine aittir. Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 1994/2442 E: 1995/495 T: 23.1.1995
Bir taşınmazın, zilyet lehine, kazandırıcı zamanaşımına dayanılarak tescil edilebilmesi için, öncelikle tapuda kayıtlı olmaması ve orman, mera, yaylak ve kışlak gibi kamu malı niteliğindeki yerlerden olmaması gerekir. Kamunun yararlandığı yayla niteliğindeki yerlerde özel mülkiyet söz konusu olamaz. Yaylalar üzerinde yararlanabilmenin doğal gereği olarak geçici nitelikte basit baraka ve hayvan ağılı yapılması mümkün ise de, yerleşmek amacına yönelik kalıcı inşaat yapılamayacağı gibi tarım arazisi olarak da kullanımı mümkün olmadığından, bu gibi yerler zilyetlikle kazanılamazlar. Devamını Oku
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1995/5766 E: 1995/6503 T: 19.10.1995
Önceden mera olan bir yerin imar planı kapsamında kalması ve konut yeri olarak belirlenmesi durumunda, mülkiyeti 775 sayılı Kanun’a göre Belediyeye geçmez. Belediyece bu nitelikteki yerlerin satışına da değer verilemez. Bu itibarla, taşınmazın evveliyatının mera olup olmadığı yöntemine uygun şekilde araştırılmak, imar planı kapsamında kalıp kalmadığı saptanmak, önceden mera olduğunun tespiti ve konut alanı olarak ayrıldığının belirlenmesi halinde mülkiyetin Hazine üzerine kalacağı dikkate alınmak suretiyle hüküm kurulmalıdır. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/189 K: 2004/1622 T:12.2.2004
Genel harman yerlerinin zilyetlikle iktisap edilemeyeceğinden zilyetlik süresi neye ulaşırsa ulaşsın zilyet yararına bir hak sağlamaz; hal böyle olunca mahkemece davanın reddine ve taşınmazın 3402 sayılı kanunun 16.m. uyarınca genel harman yeri olarak sınırlandırılmasına karar vermek gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2001/14-443 K: 2001/458 T: 30.5.2001
Tüm köyün ve köylünün yaşama düzenini, yerleşimini yakından ilgilendiren, bütün köylünün kullanımına açık kamu malı niteliğinde bulunan bir yerin bir kişinin kullanımına verilmesinin köy sakini davacının menfaatini ihlal ettiği anlaşılmakla; haksız şekilde tapuya bağlanmış köy yolunun eski haline getirilmesinde ve bu yoldan köylülerin ve köy sakini davacının yararlanabilmesinin sağlanmasında hukuki yararı vardır. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2003/7-438 K: 2003/463 T: 2.7.2003
Davacının bu yerin mera olmadığı tapu ve zilyetliğe dayalı olarak mülkiyet hakkına sahip olduğu iddiası üzerinde hiç durulmadan, yukarıda kendisini bağlamayacağı ve ikrar olarak kabul edilemeyeceği açıklanan bir beyanı gerekçe yapılarak, hiçbir araştırma ve inceleme yoluna gidilmeden ve davacıya hakkını yargı yeri önünde savunma imkanı verilmeden davanın görülebilme imkanının olmadığı gerekçesiyle reddedilmesi adil yargılama hakkına aykırı olup, isabetsizdir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 1993/8399 K: 1994/4432 T: 26.4.1994
Tahsise ilişkin kesin nitelikteki fermanlar, mera uyuşmazlıklarında tahsis belgesi niteliğindedirler. Bu nitelikteki fermanlar, kaldırıldığı ya da değiştirildiği kanıtlanmadığı sürece hukuken geçerli olduğundan, taşınmazın kime ait olduğu konusundaki uyuşmazlıkta fermana dayanılarak hüküm verilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1992/8192 K: 1992/13931 T: 22.10.1992
Bir yerin mera olarak sınırlandırılması tescil değil, tespit niteliğinde kabul edildiğinden, sicil oluşmaz. Böyle bir yerin iptal istenmeksizin tescili talebi mümkün bulunduğundan, tescil davası elatmanın önlenmesi davası ile beraber açılabilir. Elatmanın önlenmesi davası süresinde açıldığı takdirde, hak düşürücü süre kesilir. Devamını Oku
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1996/717 K: 1996/806 T: 8.2.1996
Nizalı taşınmazın geleneksel biçimde kullanılagelen mera olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması gerekir. Bir taşınmazın mera olarak kabul edilebilmesi için o yerle ilgili ya mera tahsis kararı veya kaydının bulunması ya da o yerin başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri eylemli şekilde mera olarak kullanılması gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 2004/8607 K: 2004/11467 T: 25.10.2004
Dava konusu taşınmazın üç tarafı mera ile çevrili olduğundan meradan elde edildiğinin kabulü gerekir. Meraların zilyetlikle kazanılması mümkün değildir. Bu sebeple, kadastro tesbitinin iptal edilerek taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2004/5855 E: 2004/6608 T: 11.10.2004 3402/14
Kadim mera olduğu açıklanarak, Kadastroca orta malı olarak sınırlandırılan taşınmaza ilişkin tapu iptali ve tescil davasında; çevre parsel tutanakları ve dayanağı belgeler getirtilmeli, varsa bunlar mahalli bilirkişiler marifetiyle uygulatılmalı, dava konusu taşınmaz yönünün ne şekilde gösterildiği üzerinde durulmalı, tarafların komşu köylerden bildirecekleri şahitleri mahallinde dinlenmeli ve bilahare davacılar ve miras bırakanları yönünden zilyetlik araştırması yapılıp, sonucuna göre karar verilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1997/1121 E: 1997/1216 T: 6.3.1997
Kamu malı niteliğindeki meralar ile yaylaların yararlanma hakkının kime ait olduğunu inceleme görevi kadastro mahkemelerine ait değil ise de, taşınmazların niteliğini belirleme görevi kadastro mahkemesine aittir. Taşınmazın kamu malı niteliğinde mera yayla olduğu sonucuna varıldığı takdirde 3402 s. Kadastro Kanunu’nun 16/B maddesi uyarınca sınırlandırılmasına ve yararlanma hakkının belirlenmesi konusunda ise görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli asliye hukuk mahkemesine gönderilmesi gereklidir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 1994/9923 K: 1995/673 T.27.1.1995
Meralar, onaylanmış imar planında genel hizmetler dışında bir amaca ayrılmışsa, belediyelere terkini söz konusu olmaz. Devamını Oku
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1996/1113 E: 1996/1050 T: 7.3.1996 3194/11
İmar planı sınırları içinde kalan meralar planın onayı ile bu niteliklerini kendiliğinden kaybederek, imar planı kararı ile getirilen kullanma amacına konu ve tabi olurlar. İmar planında bu yer “mesire yeri” olarak belirlendiğine göre Kadastro Kanunu’nun 16/A maddesi uyarınca bu gibi yerlerin belediye adına tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Devamını Oku
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1995/1504 K: 1995/1681 T: 21.3.1995
Hazine, çekişmeli taşınmazın öncesinin mera olduğunu ileri sürdüğü takdirde yöntemine uygun mera araştırması yapılmalı; taşınmazın bulunduğu yer ve yöre ile ilgili mera tahsis kararı ve kaydı olup olmadığı sorulmalı ayrıca davanın sonucundan yararı bulunmayan komşu mahalle ve köylerden çekişmeli taşınmazı ve çevresini iyi bilen yaşlı, yansız bilirkişiler ve tanıkların dinlenmesi ile karar verilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2002/7-1067 K: 2002/1085 T: 20.12.2002
Meralar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımayacağından; kayda ve eylemli duruma aykırı düşen bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilemez. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1996/772 K: 1997/46 T:5.2.1997
Taşınmazın mera olarak tahsisinden sonra bu niteliğini kaybettiği tarihten itibaren yirmi yıllık sürenin dolmaması halinde taşınmaz zilyet lehine değil hazine adına tescil edilir. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2003/2498 K: 2003/2985 T.17.10.2003
Bir taşınmazın meraya komşu olması mutlaka meradan açıldığı anlamına gelmez. Dosyadaki dinlenen yerel bilirkişi tanıkların birbirini tamamlayan sözleri ayrıca ziraatçı bilirkişinin taşınmazın tarım toprağı niteliğinde bulunduğu yolundaki gerekçeli raporu bilirkişi ve tanık sözlerinin teyit etmektedir. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2005/3898 K: 2005/3987 T.19.12.2005
Yetkili idari mercilerce yapılan mera tahsisine ilişkin yönetimsel işleme karşı idari yargı yerinde dava açılarak ve yönetimsel işlemin iptal edildiği öne sürülerek bu hukuksal olgunun kanıtlanmadığı takdirde mera niteliği ile sınırlandırılmak suretiyle tespit edilen taşınmazlar üzerindeki sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/361 K: 2004/1154 T. 29.3.2004
Meralar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Kamu malı niteliğinde meralar, tescile tabi olmayan sınırlandırılmakla yetinilmesine karar verilmesi zorunlu bulunan taşınmazlardandır. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/292 K: 2004/737 T.4.3.2004
Bir yerin mera olup olmadığının belirlenebilmesi için öncelikle taşınmazın bulunduğu çalışma alanında tahsisli mera olup olmadığının saptanması, mera tahsis kaydı var ise mera tahsis kaydı ve dayanağı belgelerin getirtilip uygulanması, mera tahsis kaydı yok ise, davada yararı olmayan komşu köyler halkından seçilecek yerel bilirkişi aracılığı ile dava konusu taşınmazın mera olup olmadığının sorulup saptanması gereklidir. Devamını Oku
Danıştay 1. Dairesi E: 1988/328 K: 1989/19 T: 10.02.1989
İmar planı sınırları içindeki meraların, planın onayıyla birlikte hukuki bakımdan meralık niteliğini yitireceği, bu yerlerden genel hizmetlere ayrılanların belediye veya özel idareye bedelsiz terkinin gerekeceği, genel hizmetler dışında özel mülkiyete konu olabilecek bir amaca ayrılan yerlerin onaylanmış imar planıyla getirilen kullanma amacına konu ve tabi olacakları ancak, bu durumun meralardan elde edilen yerlerin belediyeler adına tescilini gerektirmeyeceği Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 1993/4576 K: 1994/7736 T. 20.6.1994
Mera, orman yayla ve kışlak gibi kamunun yararlandığı, kamu malı niteliğindeki taşınmazlar özel mülkiyete konu olamadıklarından; kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile kazanılamazlar. Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 1994/3036 K: 1995/615 T. 25.1.1995
Meralar tapuya tescile tabi olmamalarına rağmen, tapuya tescil edilseler bile, bu onların kamu malı olduğu gerçeğini değiştirmez. Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2002/974 K: 2002/3145 T.4.4.2002
Kadastro mahkemesinde 30 günlük askı süresi içinde, daha sonra da tapulu taşınmazlar yönünden 10 yıllık hak düşürücü süre zarfında genel mahkemede itiraz davası açılması mümkündür; fakat somut olayda davacı köy tüzelkişiliği 30 günlük askı ilan süresi içinde dava açmamıştır ve bu nedenle orman kadastrosu çekişmeli taşınmaz bakımından kesinleşmiştir. Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2002/6560 K: 2002/6784 T.17.9.2002
Mera komisyonun tespit, tahdit ve tahsis kararlarına karşı otuz günlük askı ilan süresi ve tebligatı gerektiren bir hal varsa tebliğden itibaren otuz günlük süre zarfında asliye hukuk mahkemesine dava açılabilir. Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2002/7720 K: 2002/9775 T.28.11.2002
Kadim ya da tahsisli mera olmasına rağmen, bir şekilde kadastro işlemi esnasında tespit dışı tutulması o yerin mera olma özelliğini değiştirmez. Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2003/3560 K: 2003/4553 T.27.5.2003
Orman ve orman içi mera içinde yer alıp meranın devamı niteliğinde olan taşınmazların mülkiyetinin (orman ve merada) zilyetlik yoluyla kazanılmasına yasal olanak bulunmadığından dava konusu iki parça taşınmazın bir bütün olarak mera niteliği ile sınırlandırılıp özel siciline yazılması gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2003/3691 K: 2003/5225 T.23.6.2003
Kamu malı olan mera, yayla ve ormanlardan yararlanma hakkı olan ve kesim hakkı bulunan o yerde yaşayan o köyde ikamet eden kişilerin dava açmakta hukuki yararı vardır Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2003/4528 K: 2003/5447 T.24.6.2003
Davada hazine ve orman yönetimi taraf olması nedeniyle bu davanın kabul edilebilmesi için davacılar zilyetliğinin dava açıldığı tarihe kadar 20 yıl çekişmesiz, aralıksız, malik gibi devam etmesi ve taşınmazın orman veya mera olmayıp zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun saptanması gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2005/8979 K: 2005/13503 T.14.11.2005
Dava mera komisyonu tespit ve tahdit kararının 30 günlük askı ilanı süresi içinde açılmış ise de, mera komisyon kararı askı ilanından çok önce 1983 yılında bu köyde genel arazi kadastrosu kesinleştiğine ve mera komisyonunun yaptığı tespit ve tahdit kararı ile birlikte tapu iptali ve tescil isteminde de bulunulduğuna göre, davaya bakma görevi asliye hukuk mahkemesinindir. Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2005/1807 K: 2005/6242 T.13.5.2005
Meraların mülkiyeti hazineye, kullanma yararlanma hakkı belediye sınırları içindeki taşınmazlarda belediye başkanlığına, köy sınırları içinde bulunan taşınmazlarda köy tüzel kişiliğine aittir. Orman yönetimi, sadece hazineyi taraf göstererek eldeki davayı açmış olmakla; köy tüzelkişiliğinin davaya katılımı sağlanarak husumet yaygınlaştırılmalı oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Devamını Oku