Olağanüstü zamanaşımıyla taşınmaz edinimi konusunda şu yazımıza bakabilirsiniz: Olağanüstü Zamanaşımıyla Taşınmaz İktisabı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1999/592 K: 1999/786 T: 06.10.1999
Kazandırıcı zamanaşımı zilyedliğine dayalı tescil isteminin aynı zamanda imar ve ihya nedeniyle tescil talebi de içerir. Çekişmeli taşınmazın imar ihya yoluyla elde edinilen bir yer olduğunun belirlenmesi halinde dahi 3402 sayılı Kanunun 17/2 maddesinde öngörüldüğü üzere imar planı dışında olması gerekir. Somut olayda; çekişmeli taşınmaz imar planı içinde olduğu açıktır. O nedenle anılan yasa karşısında imar ihya koşullarının oluşmadığının kabulü gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2001/80 K: 2001/99 T: 07.02.2001
Tespit dışı bırakılan bir yerin Medeni Kanun ve Kadastro Kanununa göre tapuya tescil edilebilmesi için bu yer üzerindeki tasarruf ve zilyetliğin en erken tespit dışı bırakılma tarihinde başlayacağının kabulü ile tespit dışı bırakılma işleminin yapıldığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile Yasada belirtilen koşullar altında zilyetliğin sürdürülmesi gerekir. Nizalı taşınmazın hukuki niteliğinin belirlendiği tespit dışı bırakılma tarihinde Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup henüz imar, ihya ve zilyetlik yoluyla tasarrufa başlanılmadığı ziraate elverişli hale getirilmediği tespit dışı bırakma işlem ve nedeninden ve davacı zilyedin bu işleme karşı hak iddiasıyla itirazda bulunmadığı anlaşılmakla zilyetliğin ancak en erken tespit tarihinde başladığının kabulü gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1997/218 K: 1997/484 T: 04.06.1997
Kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tescil isteminin aynı zamanda imara ihya nedeniyle tescil talebini de kapsadığının kabulü gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Büyük Genel Kurul E: 2004/1 K: 2010/1 T: 30.04.2010
5831 sayılı Yasa’nın 5. maddesi ile 6831 sayılı Orman Yasası’na eklenen ek 10. madde hükmünün maki tespit komisyonlarınca 5653 sayılı Yasa uyarınca maki olarak tefrik edilen yerlere de uygulanması gerektiğine ve bunun sonucu olarak bu yerlerin tespit tarihinden itibaren imar, ihya ve zilyetlik yoluyla kazanılmasına olanak bulunmadığı. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2001/681 K: 2001/711 T: 10.10.2001
Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmaz konumuna gelen koruma makiliği olmayan, tapusuz maki alanlarının imar ihya ve buna bağlı zilyetlik yoluyla özel mülke konu olabileceğinin kabulü gerekir. Koruma makiliği diğer bir anlatımla orman muhafaza karakterini taşıyan makilik niteliğindeki alanlarda kalan taşınmazlar için Medeni Kanunun 639/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddelerince öngörülen zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşemeyeceği açıktır ve tartışmasızdır. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2003/592 K: 2003/508 T: 24.09.2003
Uzun yıllardan beri bir taşınmaza malik sıfatıyla zilyet olan, gerek Türk Kanunu Medenisinin 639.maddesi gerekse Kadastro Yasasının 14 ve 17. maddelerindeki taşınmaz mal kazanımına ilişkin koşulların lehine gerçekleştiği kişinin cebri icra tehdidi altında Hazine tarafından istenen işgal tazminatını ödemesi aleyhine yorumlanamaz. Burada ihtirazı kayıt ileri sürüp sürmemesinin de bir önemi yoktur. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/15 K: 2004/7 T: 21.01.2004
Devlet ormanı olarak tapuya tescil edilen bir yerin ayırma ve birleştirme işlemleri sırasında eski niteliğinin bırakılarak “hali arazi” niteliği ile tapuya tescil edilmiş olması hukuken… Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/327 K: 2004/348 T: 09.06.2004
Uzun yıllardan beri bir taşınmaza malik sıfatıyla zilyet olan, gerek Türk Kanunu Medenisinin 639. maddesi gerekse Kadastro Yasasının 14 ve 17. maddelerindeki taşınmaz mal kazanımına ilişkin koşulların lehine gerçekleştiği kişinin cebri icra tehdidi altında Hazine tarafından istenen işgal tazminatını ödemesi, kira sözleşmesi yapması aleyhine yorumlanamaz. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/520 K: 2005/536 T: 28.09.2005
Çalılık ve sazlık olarak tespit dışı bırakılıp, orman olmadığı saptanan davaya konu taşınmaz bakımından 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 4. ve 17. maddelerine göre zilyetlikle kazanma koşulları lehine gerçekleşen davacının davasının kabulü gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2006/73 K: 2006/67 T: 15.03.2006
Zilyetlikle iktisap davalarında taşınmazların tutanak ve dayanağını oluşturan belgeler getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların geçmişte ne halde bulunduğu, kime ilişkin olduğu, kim tarafından ne zamandan beri, ne suretle kullanıldığı, kullanmanın ekonomik amaca uygun bulunup, bulunmadığı, taşınmaz üzerindeki tasarruf kadastro tespitinden önce sona erdirildiğine göre, bunun terk iradesine dayalı olup olmadığı etraflıca sorulup saptanmalı, bilirkişi ve tanık sözlerinin eylemli duruma uygunluğu varsa komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli; beraberce götürülecek uzman ziraat mühendisi veya mühendisler kurulundan taşınmazların niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, uzman ziraat bilirkişisince murisi ve davacı tarafından dikildiği iddia edilen bağ ve ağaçların taşınmaz üzerindeki yerlerinin ayrıca, varsa imar-ihya ve zilyetlikle iktisap edilemeyecek kısımların düzenlenecek kroki üzerinde gösterilmesinin sağlanması, mahkemece taşınmazların başında gerekli gözlem yapılıp, bu husus zapta yazılmalı, bundan sonra bütün deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2006/141 K: 2006/134 T: 05.04.2006
Bir taşınmazın tescile konu olabilmesi için öncelikle tapuda kayıtlı olmaması, orman, mera, yayla ve kışlak gibi kamu malı niteliğindeki yerlerden bulunmaması ve 3402 sayılı Kanunun 14.ve 17. maddelerinde yer alan zilyetlikle yer kazanmaya ait gerekli koşulların davacı yararına gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2006/641 K: 2006/655 T: 11.10.2006
Somut olayda dosya içinde bulunan tapu kayıtlarından dava konusu taşınmazın malikinin Toplu Konut İdaresi olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu taşınmazın bir kısmı davanın açılmasından bir müddet sonra Toplu Konut İdaresine intikal etmiştir. Davanın TMK.nun 713/3. maddesine göre ilgisi sebebiyle Toplu Konut İdaresine de yöneltilmesi gerekir. Doğru hasıma yöneltilmeden davanın sonuçlandırılması yasaya uygun değildir ve öncelikle davacı vekiline Toplu Konut İdaresi’ni davaya katması için mehil verilmesi ve Toplu Konut İdaresi’nin delilleri de toplandıktan sonra keşif kararı verilerek imar ihyanın buna göre değerlendirilmesi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2007/75 K: 2007/90 T: 28.02.2007
Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunmasına Dair 2863 Sayılı Yasanın 11. maddesi 5226 Sayılı Yasanın 5. maddesi ile yapılan değişiklikle sit alanlarının zilyetlik yoluyla edinilmesi imkanı kapatılmıştır. Ne var ki, anılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 14.7.2004 tarihine kadar zilyetlik yoluyla edinilen hakların korunması gerekeceği de muhakkaktır. Çekişmeli taşınmazın 3573 Sayılı Yasa hükümleri gereği davalı adına tapusunun oluştuğu tarih bakımından davalının zilyetlikten kaynaklanan haklarının korunması gerekeceği de tartışmasızdır. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2007/220 K: 2007/217 T: 18.04.2007
Somut dava, imar, ihya ve zilyetliğe dayalı tescil isteğine ilişkindir. Somut olayda yerel bilirkişiler ve tanık mahkemece taşınmaz mahallinde değil, oturumda dinlenmişler, davacının imar ve ihya eyleminin hangi tarihte, nasıl ve ne şekilde başladığı, sürdürüldüğü kendilerine açık ve net bir şekilde sorulmamış, değerlendirilmemiştir. Bu durumda öncesi itibarıyla tespit dışı bırakılan, fenni bilirkişi krokisinde (B) harfi ile gösterilen taşınmaz parçası, mera komisyonunca mera olarak sınırlandırıldığı tarihe kadar zilyetlikle iktisap edilebileceğinden, yerel bilirkişi ve tanıkların taşınmaz başında dinlenilerek yer ve zaman gösterecek şekilde beyanları alınmalı, değerlendirilmeli, davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı tespit edilmeli, sonucuna göre bir karar verilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2007/287 K: 2007/322 T: 30.05.2007
Orman niteliğindeki taşınmazların zilyetlikle kazanılması mümkün değildir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2007/849 K: 2007/853 T: 14.11.2007
Kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tescil isteminin aynı zamanda imar-ihya istemini de kapsayacağında kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2011/714 K: 2012/78 T: 15.02.2012
Zilyetliğin o malın/taşınmazın maliki olduğunu sahiplenme, kullanma, idare ve işletmesi amacıyla hakimiyetinde bulundurması halinde malik sıfatıyla zilyetlikten söz edilebilir. O mal üzerinde kendi zilyetliğinden başka… Devamını Oku
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1996/4090 K: 1996/3991 T: 19.9.1996
Tarıma elverişli olması koşuluyla, metruk çay yada ırmak yataklarının zilyetlikle iktisabı mümkündür. Devamını Oku…
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 1996/13901 K: 1996/14381 T: 28.11.1996
Bir vakıf malın zilyetlikle mülk edinilip edinilemeyeceği; vakfın türüne, zilyedin taşınmazın vakıf malı olduğunu bilip bilmediğine ve zilyetlikle kazanma koşullarının geçekleşip gerçekleşmediğine bağlı olduğu gibi; yalnızca muteber bir vakfiyenin bulunduğu ispat edilmekle de, belli bir taşınmazın vakıf malı olduğu sabit olmuş sayılmaz. Muteber bir vakfiye evvelce yapılmış olabilir. Ancak o vakfiyeye göre hak iddia edilen taşınmaz malın da vakfedilmiş olduğu kanıtlanmalıdır. Devamını Oku…
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E: 1998/6840 K: 1998/7984 T:20.10.1998
431 sayılı Yasa gereğince, hazineye intikal eden davaya konu parselin, zilyetliğe dayalı olarak oluşturulan tesbit tapu kaydı, davalıya mülkiyet hakkı bahşetmez. Ancak davadan önce davalı, taşınmazı 3. kişiye satmış olduğu için davacı hazine, satım tarihindeki raiç değerini davalıdan isteyebilir. Davalının, iyi veya kötü niyetli olması, davacı hazinenin talep hakkına etkili değildir. Devamını Oku…
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 1989/12854 K: 1989/14679 T:08.12.1989
Hilafet ve saltanatın kaldırılması ile padişahlara ait taşınmazlar kamu malı olarak Hazineye geçmiştir. Bu nitelikteki yerlerin zilyedlikle iktisabına olanak bulunmadığı gibi; bu taşınmazları üçüncü kişilerden kayden satın alanlar iyiniyetle iktisap ettiklerini ileri süremezler. Devamını Oku…
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1983/8-578 K: 1985/349 T: 24.4.1985
Fen Memuru olmayan sicil muhafızına çizdirilen krokilerin, tescil kararına dayanak yapılmasına olanak yoktur. Zilyetlik sürelerinin birbirine eklenebilmesi için, zilyetlik süresi eklenecek öncesi zilyetlerin de kazandırıcı zamanaşımından yararlanma haklarına sahip olmaları zorunludur. Devamını Oku…
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1996/9053 K: 1996/9768 T: 21.11.1996
İskan olgusunun belge ile kanıtlanması gerekirse de, belgeler yangında yok olmuşsa tahsisin, tanık anlatımlarıyla kanıtlanması mümkündür. Tahsisle o yer, metruke niteliğini kaybeder. Tapu iptali ve tescil davalarında, kamulaştırıldığı anlaşılan yer için, mülkiyetin tespitine karar vermekle yetinilmelidir. Devamını Oku…
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1996/5666 K: 1997/2656 T: 8.4.1997
Çekişmeli taşınmazın doğusunda olup krokisinde oluk olarak gösterilen yer ile çevresinin harman yeri olduğu bilirkişi ve tanıklarca ifade edilmiştir. Doğu sınırında eylemli olarak harman yeri bulunduğuna göre, çekişme konusu taşınmazın doğudaki harman yerinin devamı olduğu kabul edilir. Kayıt miktarı kadar yer davacı ile dava dışı kişiler adına tespit edildiğine, göre çekişmeli taşınmaz kayıt miktar fazlası harman yeridir. Süresi neye ulaşırsa ulaşsın bu gibi yerlerin zilyetlikle kazanılma olanağı yoktur. Devamını Oku…
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1995/l1198 K: 1996/5710 T: 6.6.1996
Suları kendiliğinden kuruyan, çekilen, yatak değiştiren akarsular doğal nitelikleri sonucu kazandıkları kamu malı niteliğini kaybedeceklerinden, bu fiili değişiklikler sonucunda kamu malı nitelikleri de son bularak medeni hukukla düzenlenmiş özel mülkiyete konu olabilirler. Mahkemece taşınmazın hali hazır durumu ve öncesi itibariyle dere yatağı olup olmadığı hususunda jeoloji bilirkişisi aracılığıyla inceleme yaptırılıp sonuca göre karar verilmesi gerekir. Devamını Oku…
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1993/4823 K: 1994/6756 T: 12.5.1994
Yasalarımıza göre mezarlıklar, kamu malı niteliğinde olup, ölülerin gömülmesi için belirlenen yerler dışında başka yerlerin mezarlık olarak kullanılması yasaklanmıştır. Bir şahsın, derneğin veya camiin mezarlığı olamayacağı gibi, köylerdeki mezarlıklar da, köy tüzel kişiliğine aittir. Bu nedenle, köyde bulunan nizalı taşınmazın özel mülkiyete konu teşkil eden yerlerden olduğu ve davacı lehine kazanma koşullarının gerçekleştiği saptansa dahi, aile mezarlığı ihdasına ve kamu malı niteliğindeki böyle bir taşınmazın gerçek kişi adına tesciline karar verilemez. Devamını Oku…
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1991/2057 K: 1991/3232 T: 5.3.1991
Köy boşluğunun mülkiyeti Hazine’ye ait olup zilyetlikle kazanabilecek yerlerdendir. Köy hükmi şahsına karşı açılan davada asıl malik olan Hazine taraf durumu almadığına göre uyuşmazlığı zilyetlik hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Devamını Oku…
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1991/13606 K: 1991/ 13019 T: 30.9.1991
Genel olarak mezarlıklar., sınırları içerisinde bulunduğu kamu tüzel kişiliğine aittir. Özel mezarlık ya da bir caminin mezarlığı söz konusu değildir. Gerek Belediye, gerekse Köy Kanununa göre bu tür yerler kamu mallarından sayılır. İdare ve nezaret görevi, içerisinde bulunduğu kamu kuruluşuna aittir. Devamını Oku…
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1991/11922 K: 1992/9234 T: 1.6.1992
Suriyelilere ait taşınmazların tasarrufları yasaklanmış ve kısıtlanmış olduğundan zilyetlik yoluyla kazanılması mümkün değildir. Devamını Oku…
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2006/576 K: 2006/1231 T: 27.2.2006
1062 sayılı “Hudutları Dahilinde Tebaamızın Emlakine Karşı Mukabele-İ Bilmisil Tedabiri İttihazı Hakkındaki Kanun”un koyduğu misilleme kuralına uygun olarak çıkarılan kararnamelerle 1939 tarihinden itibaren bir suriyeli’nin türkiye’de gayrimenkul iktisabı mümkün olmadığı gibi, bu tarihten sonra bir suriyeli’ye ait taşınmazın da bir türk’e devri mümkün değildir. Devamını Oku…
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2005/6651 K: 2005/7232 T: 27.10.2005
Tapulu bir taşınmazın veya bir bölümünün tapu kaydının hukuki değerini yitirmesi için yasada belirtilen koşulların oluştuğunun kanıtlanması gerekir; mahkemece, davacıların dayandıkları delillerin tümü toplanmadığı için kazanmanın gerçekleşip gerçekleşmediği anlaşılmamaktadır; lübnan uyruklu bir kişinin Türkiye’deki taşınmazının edinilip edinilmeyeceğinin öncelikle gözönünde tutulması gerekir. Devamını Oku…
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2004/4239 K: 2004/8044 T: 22.11.2004
Dava konusu parsel, tahsisli mera olmadığı gibi, kadim kullanım bakımından da öncesi mera olan yerlerden değildir; taşınmazın bazı bölümlerinde zamanla mera bitkileri oluşması, buraya mera niteliği kazandırmaz. Devamını Oku…
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2003/4730 K: 2003/5491 T: 15.9.2003
Meralar süresi neye ulaşırsa ulaşsın kazandırıcı zaman aşımı ve zilyetlik yolu ile edinilemez. Devamını Oku…
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2003/7275 K: 2003/7662 T: 18.11.2003
Köy orta malı meraya el atmaktan ötürü davacı hakkında ceza mahkemesi kararı ile taşınmazın hükmen mera olduğu belirlenmiş olmakla; bu davada zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil mümkün değildir. Devamını Oku…
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2005/1786 K: 2005/2158 T: 21.3.2005
Taşınmazın, miras bırakanlar ve davacı tarafından sınırlandırma tarihinden geriye doğru 50 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak kullanıldığı yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından belirtilmesi, kadim veya tahsisli mera olmadığının bildirilmesi, tarım arazisi niteliğini taşıdığının uzman bilirkişi raporunda açıklanmış bulunması, davacının aynı yer hakkında açmış olduğu dava sonunda davalı köyün el atmasının önlenmesine karar verilmiş olması karşısında davacının tescil isteğinin kabulü gerekir. Devamını Oku…
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2005/2607 K: 2005/3214 T: 22.4.2005
Boş arazi niteliğiyle tespit dışı bırakılan ancak daha önce sürülüp işlenmeye başlandığı ve üzerinde mera karakterli bitki ve otların bulunduğu uzman bilirkişi raporundan anlaşılan taşınmaza ilişkin tescil talebinin reddi gerekir. Devamını Oku…
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2004/8950 K: 2005/556 T: 31.1.2005
Davacının hazine tapusunun oluşmasından önce kazanmayı sağlayan zilyetliğini kanıtlaması gerekmektedir; davacının, hazineye ait tapunun tesis tarihinden geriye doğru tmknun 713/1, 3402 sayılı kadastro kanununun 14. maddesinin aradığı 20 yıllık kazanmayı sağlayan zilyetlik süresini doldurmadığı anlaşılmaktadır. Devamını Oku…
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2005/396 K: 2005/1286 T: 21.2.2005
Zilyetlikle kazanma koşullarının davacı yararına gerçekleştiğine göre; taksime konu yapılan ve vergi kayıt miktarı kapsamında kalan parseller ile bunların hizasında yer alan ve miktar fazlası olarak mera niteliğiyle sınırlandırılan parseller bir bütün olarak gözetildiğinde davacının dava dilekçesinde istediği ¼ payın; bunlardan bir parselin tamamı olduğu dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile belirlendiğinden karar yerindedir. Devamını Oku…