Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 1993/995 K: 1994/2663 T: 8.3.1994
Ormandan tapu ve zilyetlik yolu ile toprak kazanılmasına olanak tanıyan Kadastro Kanunu’nun 45. maddesi hükümleri, Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildiğinden, bu yolla toprak kazanılması hukuken mümkün değildir. Devamını Oku…
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 1993/879 K: 1994/2254 T: 2.3.1994
Genel kadastro ile orman kadastrosu birbirleri için, 3402 s. Kanun’un 22/1. maddesinde bahsi geçen anlamda, ikinci kadastro sayılamaz. Genel kadastro yapılıp kesinleşen yerlerde her zaman orman kadastrosu yapılabilir. Devamını Oku…
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 1995/12573 K: 1996/2494 T: 4.3.1996
3402 s. Kadastro Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca, taşınmaz üzerinde, malikinden başka kişiye ait muhdesatın kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi gerekirse de, bu kural ormanlar hakkında uygulanmaz. Orman olan taşınmazların tapu kayıtları üzerinde kısıtlayıcı herhangi bir hüküm, kişi ve kurumlar lehine hiçbir şerh konulamaz. Eğer ki konulursa, beyanlar hanesindeki bu şerhin iptaline karar verilmesi gerekir. Devamını Oku…
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1995/8897 K: 1996/3655 T: 9.4.1996
Orman tahdit sınırları içindeyken, orman niteliğini yitirmesi sonucu, orman sınırları dışına çıkarılan taşınmaz, orman tahdidi içinde bulunduğu evrede zilyetlik ile kazanılamaz. Taşınmaz makilik olarak belirlenip, Hazine adına tapuya kaydedilmemiş ise ve Kadastro Kanunu’nun 14. maddesindeki koşullar da somut olayda gerçekleşmişse, taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile kazanılabilir. Devamını Oku…
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2005/50 K: 2005/457 T: 12.1.2005
Kadastro tesbitine itiraz davasında, bilirkişi raporu dava konusu taşınmazın orman olup olmadığını ve hukuki durumunu belirlemeye yeterli değildir. Eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanan yerel mahkemenin kararı usul ve yasaya aykırıdır. Devamını Oku…
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 1998/5125 E: 1998/5996 T: 1.6.1998 3402/4
Orman olarak tahdid edilen yerin belirli bir kısmına karşı tespite itiraz amacıyla açılan dava, tüm orman parselini dava konusu yapmaz. Tahdidin kesinleştiği yerde, uyuşmazlık, kesinleşmiş tahdit haritası uygulanarak çözülmelidir. Dava edilen yer kesinleşmiş tahdit sınırı içinde kalıp, tapuya da dayanılmıyorsa, açılan davanın reddi gerekir. Devamını Oku…
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1996/574 K: 1996/458 T: 31.1.1996
Taşınmaz orman sayılan yerlerden değilse, zilyetliğe dayalı mülk edinme koşullarının varlığı tanık, bilirkişi beyanları, komşu parsellerin kadastro tutanakları da göz önüne alınarak, kapsamlı bir inceleme ile karar verilmelidir. Devamını Oku…
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/20-646 K: 2004/657 T: 8.12.2004
Tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı bulunmamaktadır. Ormanların zilyetlik yolu ile kazanılmasına olanak yoktur. Devamını Oku…
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/8-15 K: 2004/7 T: 21.1.2004
Orman sayılan bir yerin kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olmadığı gibi böyle bir yerin özel mülkiyet şeklinde tapuya tescil edilmesi de mümkün olmaz. Diğer taraftan 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi hükmüne göre orman sayılan bir yerin imar ve ihya yoluyla da kazanılması mümkün bulunmamaktadır. Devamını Oku…
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1998/5567, K: 1998/5633
Milli park alanında kaldığı anlaşılan taşınmazın zilyedlikle kazanılmasına olanak yoktur. Ayrıca kıyı kenar çizgisinin belirlendiği bu kararın tebliğ olunmadığı ve böylece kıyı kenar çizgisinin belirlenmesine ilişkin kesinleşmiş idari yargı kararı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda kıyı kenar çizgisinin mahkemece belirlenmesi zorunludur. Devamını Oku…
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2001/20-1168 K: 2002/2 T: 23.1.2002
Orman tahdit tutanağı eksiksiz olarak getirtildikten sonra özel daire bozma kararında belirtilen yöntemle oluşturulacak üç kişilik bilirkişi heyeti aracılığıyla orman kadastro harita ve tutanağı sağlıklı bir biçimde yerine uygulanıp, bilirkişilerden orman kadastro haritası ve kadastro paftası ölçekleri eşitlenip, mahkeme ve yargıtay denetimine uygun, ilmi verileri bulunan rapor alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Devamını Oku…
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2001/20-351 K: 2001/360 T:11.4.2001
Kadastro ekibinin çalışma alanında işe başladığı tarihte kesinleşmiş bir orman kadastrosu yoksa işe başlama ve tutanağın düzenlenme tarihinden sonra ilana çıkartılan orman kadastrosunun kesinleştiği kabul edilemez. Devamını Oku…
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1994/14-855 K: 1995/242 T: 29.3.1996
Orman kadastrosu, bir kadastro işidir ve bu nedenle itiraz halinde davanın kadastro mahkemesinde görülmesi gerekir. Devamını Oku…
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/7-174 K: 2004/161 T: 24.3.2004
Yerel mahkemenin zilyetlik süresinin orman kadastrosunun kesinleşmesi tarihinden itibaren başlaması gerektiği ve 3402 sayılı kadastro yasasının 14 ve 17. Maddelerinde öngörülen sürenin dolmadığı yönündeki belirlemesi doğru olmakla birlikte, hazineye ait özel mülk niteliğindeki taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatın tapunun beyanlar hanesine şerh edilmesinin gerekip gerekmediği yönünde araştırma yapılmadan karar verilmesi bozmayı gerektirir. Devamını Oku…
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2003/20-665 K: 2003/614 T: 22.10.2003
Öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 sayılı yasanın 1. Maddesi ve yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. Bu olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıkların kazanılamayacağı ilkesini içermekte olup amaç; orman bütünlüğünü korumaktır. Devamını Oku…
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2002/1-19 K: 2002/97 T. 27.2.2002
Kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan her türlü kayıt ve belgeler ile mahkeme ilamları hukuki değerlerini yitirirler. Devamını Oku…
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2003/1-608 K: 2003/665 T.12.11.2003
Somut olayda istek sadece, orman kadastro komisyonunca hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan dava konusu taşınmazın, davalıya ait tapusunun iptali ile hazine adına tesciline ilişkin olduğu için isteğin aşılması suretiyle taşınmazın tapu kaydı üzerindeki “6831 sayılı yasanın 2/b maddesi uyarınca orman dışına çıkarılmıştır” şerhinin silinmesine karar verilmesi, yasaya aykırıdır. Devamını Oku…
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1999/1-262 K: 1999/257 T.5.5.1999
Koruma makiliği dışında kalan makiliklerin 5653 sayılı kanun hükümleri gereğince orman sayılamazlarsa da nitelikleri itibariyle devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu, ancak imar ihya koşullarının gerçekleşmesi halinde özel mülkiyete konu teşkil edebileceği kuşkusuzdur. Devamını Oku…
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2001/2027 K: 2001/2654 T: 03.04.2001
İki ayrı orman bilirkişisi tarafından düzenlenen raporlar, taşınmazın eylemli ve hukuki durumu ve öncesinin niteliği açısından birbiri ile çelişkili olup yeterli ve kanaat verici değildir. Birbiri ile çelişen raporlara dayanılarak hüküm kurulamaz. Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasa hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Devamını Oku…
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2012/9417 K: 2012/14536 T: 17.12.2012
Dava konusu taşınmazın eylemli orman olduğu gerekçesiyle tapuya tesciline karar verildiğine göre, hem tutanağın beyanlar hamsindeki 2/B şerhinin, hem de kullanıcı şerhinin iptali sonucunun doğması bakımından, kadastro tespitinin tümüyle iptaline karar verilmelidir. Devamını Oku…
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2006/5375 K: 2006/6436 T: 09.05.2006
Fiilen orman olan yerler 6831 sayılı Yasanın 11/5 maddesi gereğince Hazine tarafından Orman yönetimine tahsis edilebilir. Davacının ileri sürdüğü tapu kaydının tüm aramalara rağmen tapu arşivlerinde bulunmadığı için, mahkemenin tarafların sunduğu delillerle bağlı olması ilkesi gereğince tapu kaydından da söz edilemez. Devamını Oku…
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2001/10033 K: 2001/9782 T: 13.12.2001
Çekişmeli taşınmazın üzerinde halen 80 yaşında 3 adet karaçam ağacının bulunduğu sabit olduğuna göre, zilyedi de bulunmayan bu durumdaki bir taşınmazın orman niteliğini yitirdiğinden bahisle 2/B maddesi gereğince orman tahdidi dışına çıkarılmasının uygun olduğunu söylemek doğru değildir. Eylemli durumdaki taşınmazın halen orman vasfını koruduğu anlaşılmaktadır. Devamını Oku…
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2015/961 K: 2015/1268 T: 05.03.2015
3402 sayılı Kanun Ek – 4. maddesi uyarınca yapılan aplikasyon ve düzeltme çalışmasının hatalı olduğu iddiasına dayalı olarak 30 günlük askı ilân süresi içerisinde açılmıştır. Bu hususun tespiti için öncelikle yörede yapılan ilk orman tahdidi ve 2/B madde uygulama çalışmalarına ilişkin tutanak ve haritaların dosya arasına getirtilmesi ve Ek 4. madde uyarınca yapılan düzeltme ve aplikasyon çalışmasının orman tahdidine ve 2/B madde uygulama çalışmalarına uygun olarak yapılıp yapılmadığının bu belgeler incelenerek tespit edilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir. Devamını Oku…
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 1992/11625 K: 1993/6200 T: 12.07.1993
Kesinleşmiş tahdit sınırları dışında kalmış olsa dahi, eylemli durumda halen orman niteliğini koruması halinde, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden bulunduğunun ve özel mülke dönüşemeyeceğinin kabulü gerekir. Bu prosedür içinde, Hazinenin dava hakkının varlığının kabulü zorunludur. Taşınmazın orman olarak Hazine adına tesciline karar verilmelidir. Devamını Oku…
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2009/15971 K: 2009/18101 T: 07.12.2009
Herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış olan ormanlar, orman kadastro komisyonlarınca Devlet ormanı olarak sınırlandırılabilir. Bu nedenle, hava fotoğrafına göre orman alanı olan ve ayrıca eylemli olarak orman niteliğinde bulunan yerin orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekir. Devamını Oku…
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2001/5412 K: 2001/5561 T: 25.06.2001
6831 Sayılı Yasanın 1/1. maddesi hükmüne göre orman sayılan ve halen de eylemli orman durumunu koruyan ve 4785 Sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince devletleştirilmiş sayılan taşınmazların orman olduğu kabul edildiğinden davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekir. Devamını Oku…
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2002/995 K: 2002/1661 T: 04.03.2002
Dayanak vergi kayıtlarının değişir ve genişletilebilir nitelikli olması nedeniyle miktarıyla geçerli olacağı açık olmakla, vergi kayıtları toplam miktar fazlasının sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanılmaya çalışıldığının kabulü gerekir. Devamını Oku…
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2005/32 K: 2005/45 T: 26.01.2005
Kural olarak devlet ormanı niteliğindeki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Kural olarak ormanlar için oluşturulan tapu kayıtlarının hukuksal bir değeri de yoktur. Öte yandan eylemli duruma, resmi kayıt ve belgelere aykırı düşen yerel bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilemeyeceği tartışmasızdır. Devamını Oku…
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 1994/10510 K: 1996/14827 T: 02.12.1996
1984 yılında yapılan keşifte tamamının eylemli orman olduğu ve kısmen kesilmiş 90 cm çapında ağaç kütüklerinin ve tomrukların varlığı yanında, halen orman ağaçları ve bitkilerinin yer aldığı saptanmıştır. Zaman içinde ağaç kesimi ve orman tahribi devam ettiği için, bu olgu değişime uğramış olsa dahi, ilk bulgular ve halen kısmen varolan aynı bulgular taşınmazların bir bütün olarak orman olduğunu açıkça göstermektedir. Devamını Oku…
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2003/13 K: 2003/25 T: 22.01.2003
6831 Sayılı Yasanın 1/1. maddesi hükmüne göre orman sayılan ve halen de eylemli orman durumunu koruyan ve 4785 Sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince devletleştirilmiş sayılan taşınmazların orman olduğunun kabulü ile davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken. mahkemece delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Devamını Oku…
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1995/91 K: 1995/701 T: 09.02.1995
Taşınmazın bulunduğu yörede orman tahdidi yapılmadığı ve sınırda da eylemli durumda orman bulunduğuna göre, kayıt miktar fazlası olan taşınmazın ormana elatmak suretiyle elde edildiğinin kabulü zorunludur. Orman sayılan yerlerin zilyetlikle iktisabı mümkün olmadığından sürdürülen zilyetlik hukuki değer taşımaz. Resmi kayıt ve belgelerle eylemli duruma aykırı düşen bilirkişi görüşüne ve tanık sözlerine değer verilemez. Hal böyle olunca taşınmazın orman niteliğiyle davacı Hazine adına tesciline karar verilmelidir. Devamını Oku…
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 1996/10813 K: 1996/13104 T: 30.10.1996
Orman yönetiminin açtığı ve hükme bağlanıp kesinleşen orman tahdidine itiraz davası, tarafları için kesin hüküm oluşturduğu gibi, belirlenen fiili durum itibariyle taşınmazların orman niteliğinde bulunduğu saptanmış olduğu takdirde, artık zilyetlikle kazanma olgusu söz konusu olamaz. Mahkeme, gerek bu kesin hükmü ve gerekse taşınmazın belirlenen eylemli duruma ait niteliğini dışlayamaz ve gerçek kişilerce açılan zilyetlik yoluyla tescil davası dinlenemez. Devamını Oku…