Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1996/4090 K: 1996/3991 T: 19.9.1996
Tarıma elverişli olması koşuluyla, metruk çay yada ırmak yataklarının zilyetlikle iktisabı mümkündür. Devamını Oku
Danıştay 8. Dairesi E: 1986/46 K: 1986/159 31/03/1986
İl daimi encümenlerinin bir köyde bulunan su kaynağını, bir belediyeye tahsis yetkilerinin bulunmadığı. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1995/l1198 K: 1996/5710 T: 6.6.1996
Suları kendiliğinden kuruyan, çekilen, yatak değiştiren akarsular doğal nitelikleri sonucu kazandıkları kamu malı niteliğini kaybedeceklerinden, bu fiili değişiklikler sonucunda kamu malı nitelikleri de son bularak medeni hukukla düzenlenmiş özel mülkiyete konu olabilirler. Mahkemece taşınmazın hali hazır durumu ve öncesi itibariyle dere yatağı olup olmadığı hususunda jeoloji bilirkişisi aracılığıyla inceleme yaptırılıp sonuca göre karar verilmesi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1990/16437 K: 1991/6746 T: 13.5.1991
Bataklık ve göller Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunması gereken yerlerdendir. Davada hazine taraf olmadığına göre, köy tüzel kişisi olan taraflar arasındaki uyuşmazlığın, mülkiyet esası bir tarafa bırakılarak, zilyetliğin korunması kuralları çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 1995/15221 K: 1996/1281 T: 30.1.1996
Dava konusu sulara ilişkin uyuşmazlığın giderilmesi için; uzman bilirkişiler aracılığı ile uygun bir dönemde keşif yapılarak, genel su ilkelerine göre, çıkış yerleri saptanıp debileri ölçülmek, kadim yada öncelikli yararlanma haklarının hangi tarafa ait olduğu gözetilip, bu sulara olan ihtiyaçları usulünce tesbit edilmek suretiyle uyuşmazlığın giderilmesi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 1995/1454 K: 1995/1870 T: 16.2.1995
Tapulu taşınmazda kaynayan suyun; taşınmazın sınırları içinde kalmayacak kadar büyük olduğu veya yeryüzüne çıkar çıkmaz dere haline geldiği veyahut özel mülkiyete bağlı kalmasının kamu için zararlı olacağının, toprak-su ilişkisinden anlayan jeoloji mühendislerinin de içlerinde bulunduğu bilirkişi heyetince belirlenmesi halinde; bu su, genel su sayılır. Davacı, arazisinde kaynayan genel sudan, ihtiyacı oranında kullanma hakkına sahiptir. Özel suyu, başkaları; irtifak hakkı tesis ettirmeden kullanamazlar. Devamını Oku
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 1994/5679 K: 1994/7378 T: 9.5.1994
Vakıf arazisindeki hamamın suyu, şehir suyu şebekesine katılarak belediyeye devredilmiş olmadıkça, hamama, belediye suyundan bedelsiz su verilmesi olanaksızdır. Hamamın suyu, şehir suyuna karışmaksızın kaybolmuşsa, sayaç takılarak hamama su verilmesi şeklinde oluşan belediye müdahalesinde haksızlık yoktur. Devamını Oku
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 1992/7460 K: 1993/90 T: 18.1.1993
Yeraltı suları, 167 sayılı Kanun hükümleri uyarınca genel sulardan olup anılan Kanunun 4. maddesinde ve bu konuda istikrarlı Yargıtay Kararlarında vurgulandığı üzere herkes, kadim ve öncelik hakkı nazara alınarak kendi faydalı ihtiyacı oranında yararlanabilir. Devamını Oku
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 1990/759 K: 1990/9830 T: 29.11.1990
Yeraltı suları; Medeni Kanunun 679. maddesinin 2. fıkrası ile 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkındaki Kanunun 1. maddesine göre genel sulardan olup, bu sulardan herkes öncelik hakkına uymak koşuluyla yararlı ihtiyacı oranında yararlanabilir. Devamını Oku
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 1990/1457 K: 1990/8570 T: 30.10.1990
Dava konusu kaynak suyunun MERAdan çıktığı belirlendiğine göre genel sulardan sayılacağı kuşkusuzdur. Genel sulardan herkes, kadim ya da öncelikli kullanım haklarını engellememek koşuluyla faydalı ihtiyacı oranında yararlanabilir. Devamını Oku
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 1989/4968 K: 1990/1633 T: 26.2.1990
Tapusuz araziden çıkan suları, genel nitelikteki sulardan olup bu sulardan herkes öncelik hakkına uymak koşulu ile faydalı ihtiyacı oranında yararlanabilir. Devamını Oku