Son Yazılar

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2011/2065 K: 2012/1101 T: 23.2.2012

Uyuşmazlık miras hakkına yönelik olmayıp, mal rejimi sözleşmesinden kaynaklanan haklara ve mal rejimine ilişkin hükümlerine ilişkin bulunmaktadır. Sağ kalan eş miras payı karşılığında mülkiyet hakkının tanınmasını isteyebilir. Bu durumda aynı Kanunun 658. maddesinde de, açıkça vurgulandığı üzere görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olarak belirlenmiştir. Sağ kalan eş; edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan katılma alacağı karşılığında ev eşyası ve konut üzerinde mülkiyet hakkının tanınmasını isteyebilir. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2006/6016 K: 2006/14210 T:18.10.2006

Dava; muristen kalan taşınmazın aile konuru öldüğünün tespitine ilişkindir. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesi gereğince meskenin aile konutu olarak özgülenmesine karar verilmiş ise de; talep meskenin aile konutu olduğunun tespitine ilişkin olup, talep aşılarak tespiti ile yetinilmesi gerekirken özgülenmeye karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E:2008/10081 K:2008/13491 T:16.10.2008

Davacının dava konusu konutun ölen eşiyle birlikte oturdukları konut olduğunun tespitini istemekte hukuki yararı bulunmaktadır. Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz için şerh verilebilmesi için evlilik birliğinin devam ediyor olması gerekir. Evlilik birliği diğer eşin ölümü nedeniyle sona erdiğinden şerh konulamaz. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E:2009/19922 K:2010/387 T:13.01.2010

Evliliğin sona ermesiyle, konut, aile konutu vasfını kaybeder ve bu hükmün uygulanma imkanı kalmaz. Evliliğin devamı sırasında, hak sahibi eş tarafından aile konutunun devri veya bu konut üzerindeki hakların sınırlanması diğer eşin açık rızasına bağlanmıştır. Rızası gereken eş, yapılan devir işleminin geçersizliğini de, ancak evlilik birliği devam ediyorsa ileri sürebilir. Birliğin sona ermesinden sonra bu sebebe dayanan dava hakkını kaybeder. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2010/10795 K: 2010/13443 T: 5.7.2010

Davalı bankanın ipotek tesisinden önce kendi elemanları vasıtasıyla konutun nitelik, kullanım durumu ve değerinin belirlenmesi için inceleme yaptığı, bu inceleme sonucu düzenlenen ekspertiz raporunda taşınmazın "mesken" niteliğinde olduğu, mal sahibi tarafından bu şekilde kullanıldığı belirtilmiş ve ekspertiz raporuna taşınmazı mefruş halde gösteren fotoğrafları da çekilerek eklenmiştir. Ekspertiz raporundaki bu tespitler karşısında davalı bankanın basiretli davranmadığı açık olup, iyiniyet iddiası haklı değildir. O halde, aile konutu üzerindeki hakların sınırlanması niteliğindeki ipotek tesisine ilişkin işlemin iptali ve sicildeki ipoteğin terkinine karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2015/528 K: 2015/1713

Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş tarafından, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmemesi halinde, işlem tarafı iyiniyetli üçüncü kişinin 4721 sayılı Kanun'un 1023. maddesinden yararlanacağı kabul edilmektedir. Bu durum aile konutu olarak kullanılan taşınmazın tapu kaydında, konutun bu niteliğini gösteren şerh olmaması hali ile ilgilidir ve taşınmazın aile konutu olduğunu bilmeyen ya da bilemeyecek durumda olan üçüncü kişinin tapuya güven ilkesinden yararlanmasıdır. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2013/1207 K: 2014/890 T: 12.11.2014

Davacı kadının aile konutu olan taşınmazın satışının gerçek bir satış olmadığını, borçlara karşılık verildiğini bildiği halde ve devir sırasında hazır bulunarak devre karşı çıkmaması, uzun süre bu duruma sessiz kaldıktan sonra, elatmanın önlenmesi davasının kabulünden sonra, taşınmazın devrinden haberi olmadığından ve devrin rızası dışında gerçekleştirildiğinden bahisle eldeki davayı açması TMK m. 2 anlamında hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Dava bu nedenle ret edilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2014/27011 K: 2015/363 T: 14.1.2015

Kanunun iyi niyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyi niyetin varlığıdır. İyi niyetin varlığı asıl olduğuna göre, lehine ipotek tesis edilen bankanın kötüniyetli olduğunu kanıtlama yükümlülüğü bunu iddia edene düşer. Dosya içindeki belgelerden, lehine ipotek tesis edilen bankanın kötü niyetli olduğu kanıtlanamamıştır. Şu hale göre, tapuya güven ilkesini esas alan 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesi koşulları işlem tarafı olan davalı banka lehine gerçekleşmiştir. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2015/17127 K: 2016/413

Aile konutunun hak sahibi tarafından devrine ilişkin tasarruf işlemine rızası gereken eş, işlemin rızası alınmaksızın yapıldığını, konutun bu vasfını devam ettirmesi şartıyla evlilik devam ettiği sürece ileri sürebilir. Evliliğin sona ermesi, aile konutuyla ilgili işlemi rızaya bağlı olmaktan çıkarır ve 194. madde etkinliğini yitirir. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2018/334 K: 2018/2407 T: 22.2.2018

Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır. (TMK madde 194). Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir. Bu geçersizliği, rızası gereken eş, konutun bu vasfını devam ettirmesi koşuluyla ileri sürebilir. Evlilik, boşanmayla sona ermekle, Türk Medeni Kanununun 194. maddesinin "aile konutuna" sağladığı koruma da sona erer ve diğer eşin rıza alınmadan yapılan tasarruf işlemi yapıldığı andan itibaren geçerlilik kazanır. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2018/1624 K: 2018/5145 K.

Evlilik boşanma kararı ile sona erdiğine göre, aile konutuna ilişkin hukuki koruma da sona ermiş olup, dava konusuz kalmıştır. Davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi halinde, yargılama giderleri ile bunun kapsamına dahil olan vekalet ücreti hakkında, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumu nazara alınarak hüküm tesis edilmelidir Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2018/5533 K: 2018/13554

Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır. Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir. Bu geçersizliği, rızası gereken eş konutun bu vasfını devam ettirmesi koşuluyla evlilik birliği süresince ileri sürebilir. Evlilik, boşanma yahut da iptal kararıyla sona ermiş ise, Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinin "aile konutuna" sağladığı korunma da sona erer, diğer eşin rızası alınmadan yapılan tasarruf işlemi yapıldığı andan itibaren geçerlilik kazanır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2015/11495 K: 2015/11395 T: 10.12.2015

Öyleyse özgüleme aile konutu üzerinde oturma hakkı, ev eşyası üzerinde de intifa hakkı tanınması suretiyle olacağına göre, bu hakkın ölümle sona ereceği dikkate alınarak sağ eşin, tahmin edilen kalan yaşam süresine göre oturma hakkının peşin sermaye değerinin bu işlerden anlayan bilirkişi eliyle tespiti, bu değerin davacının taşınmaz ve ev eşyası üzerindeki miras hakkının saptanacak kıymetinden fazla olması halinde, fazlasının, davalılara ivaz olarak ödenmek üzere davacıya nakit olarak depo ettirilmesi, bundan sonra karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2014/24171 K: 2016/6157 T: 6.4.2016

Aile konutu üzerine, intifa veya oturma hakkının tanınmasını gerektiren yasal koşulların davacı sağ eş lehine gerçekleştiğinin kanıtlanması durumunda, katılma alacağına mahsuben, yetmezse belirlenecek ilave bedelin davacı tarafça mahkeme veznesine depo ettirilmesi sağlandıktan sonra mahkemece özgüleme hakkında karar verilmelidir. Söz konusu değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2023/159 K: 2024/38 T: 31.1.2024

Eldeki davada malik olmayan eş ölmüş, sağ kalan eş zaten dava konusu taşınmazın maliki konumundadır. Dolayısıyla 4721 sayılı Kanun hükümleri ile aile konutunda malik olmayan eşin şahsına tanınan haklardan yola çıkılarak, malik eşin tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasını amaçlayan yasa maddeleri gerekçe yapılıp, ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi hatalı olduğu gibi evlilik birliği ölüm ile sonuçlanmış olsa da sağ kalan malik eş bakımından malik olmayan eşin dava açarken var olan hukuki yararının ölmesi hâlinde de devam edeceğine ilişkin düşünce somut olayın özelliğine uygun bulunmamıştır. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2003/16769 K: 2004/1276 T: 9.2.2004

Mahkemece, yapılacak iş, öncelikle taşınmazın aile konutu olup olmadığının tesbiti ile ilgili aile mahkemesinden karar alması için davacıya önel vermek, bu konuyu bekletici ön sorun yapmak, taşınmaz aile konutu ise ve parselin değerine nazaran bu parsel hakkında miras hükümlerine uygun inceleme yapılması için dava dilekçesini görev yönünden reddetmek, bu konuyu görevli mahkemeye bırakmak, eğer taşınmaz aile konutu değilse ortaklığın giderilmesi hükümlerine göre konuyu inceleyip bir karar vermekten ibarettir. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2006/19352 K: 2007/14382 T: 25.10.2007

Türk Medeni Kanununun 652. maddesi gereğince aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi istemlerinde Türk Medeni Kanunun 658. maddesi dikkate alındığında görevin Sulh Hukuk Mahkemesine ait bulunduğu, dairemizin son içtihatlarının da bu yönde olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesine yönelik dava yönünden görevsizlik kararı verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. Devamını Oku