Son Yazılar

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2011/714 K: 2012/78 T: 15.02.2012

Zilyetliğin o malın/taşınmazın maliki olduğunu sahiplenme, kullanma, idare ve işletmesi amacıyla hakimiyetinde bulundurması halinde malik sıfatıyla zilyetlikten söz edilebilir. O mal üzerinde kendi zilyetliğinden başka kişinin üstün ve korunmaya değer zilyetliğini tanımayan kişinin zilyetliği malik sıfatıyla zilyetliktir. Tapusuz taşınmazın tesciline… Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2017/467 K: 2017/510 T: 15.03.2017

Bilirkişi raporunda taşınmazın yer yer sürülü olduğu, sürülü olmayan kısımların otluk olduğu, içerisinde taş ve kayalar ile meşe palamudu ile badem ağaçlarının bulunduğu belirtildikten sonra raporun son kısmında açık bir şekilde fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile ve sarı renkte gösterilen çekişme konusu bölümün gerekli ekim, dikim ve bakım işleri yapıldığı takdirde bakımlı bir bahçe olabileceği belirtilmiştir. Bu durum, çekişme konusu bölümün imar ve ihyasının tamamlanmamış olduğunu gösterdiği gibi dosya içerisinde yer alan bu bölüme ait fotoğraflar da imar ve ihyanın gerçekleşmediğini ortaya koymaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2003/5515 K: 2003/5630 T: 19.9.2003

Bir gayrimenkulün orman olmayan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen yerlerden olduğu tespit edilmişse de, bu yerin para ve emek harcanarak ihya edilmesi ve ihyanın tamamlanmasından gayrimenkulün tapuya tescil edildiği tarihe kadar yirmi yıldan fazla süre ile şartlara uygun olarak kullanılmış olması lazımdır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 1985/7234 K: 1985/10247 T: 1.10.1985

Nitelikleri yönünden kamunun yararlandığı ve tescile bağlı olmayan deniz, akarsu, kumluk, kayalık, bataklık gibi yerler üzerinde imar ve ihya yoluyla özel mülkiyet kurulamaz. Bu tür yerlerin yanlışlıkla tapuya tescili kayıt sahiplerine mülkiyet hakkı vermez ve tapu kaydına dayanarak mal edinenler de MK: nun 931. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamaz. Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2004/2664 K: 2004/5368 T: 6.7.2004

Tescil konusu taşınmaz kadastro çalışmaları sırasında taşlık niteliği ile tespit dışı bırakılmıştır; böyle bir yerin 3402 sayılı kadastro kanunu’nun 17. maddesinde yazılı koşullar altında ihya edilmesi ve ihya olgusunun tamamlandığı tarihten itibaren 20 yıldan fazla süreyle tasarruf edilmiş olması kazanmayı sağlar; ancak imar ihyanın kazanmayı sağlaması için taşınmazın kamunun yararlanmasına terk ve tahsis edilen yerlerden de olmaması gerekir; komşu parsellere ait belgelere göre dava konusu taşınmazın mera olduğunu kabul etmek gerekir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2002/8-109 K: 2002/150 T.6.3.2002

Yerel bilirkişi ve tanık beyanlarından hukuki niteliği itibarıyla ihya fiiline muhtaç olan taşınmazın ihyasının hangi tarihte tamamlandığı, açık ve net bir biçimde anlaşılamamaktadır. Araştırma, soruşturmanın amacı ihyanın bittiği tarihi tespit olup; bittiği tarihten amaç da taşınmazın kültür arazisi haline getirildiği tarihtir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/7-174 K: 2004/161 T: 24.3.2004

Yerel mahkemenin zilyetlik süresinin orman kadastrosunun kesinleşmesi tarihinden itibaren başlaması gerektiği ve 3402 sayılı kadastro yasasının 14 ve 17. maddelerinde öngörülen sürenin dolmadığı yönündeki belirlemesi doğru olmakla birlikte, hazineye ait özel mülk niteliğindeki taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatın tapunun beyanlar hanesine şerh edilmesinin gerekip gerekmediği yönünde araştırma yapılmadan karar verilmesi bozmayı gerektirir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2003/20-490 K: 2003/510 T: 24.9.2003

Tespit dışı bırakılan bir taşınmaz hakkında itiraz üzerine tutanak düzenlenerek, komisyonca tespit dışı bırakılmasına karar verilmesi veya kadastro mahkemesi kararı ile tespit dışı bırakılması hallerinde, komisyon veya mahkeme kararı ile taşınmazın hukuksal durumu belirlenmiş olduğundan bu kararların kesinleştiği tarihte tespit dışı bırakıma işlemi kesinlik kazanır ve bu tarih mülk edinme zamanının başlangıcında esas alınır. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/8-249 K: 2005/276 T: 27.4.2005

Taşlık kayalık yer olarak tespit dışı bırakılan taşınmazların imar ve ihya edilerek tarım arazisi haline getirildiği, eylemli zilyetliğin sürdürüldüğünü davacı tarafça ileri sürülmüş, ancak bu olgu, gereği gibi araştırılmamıştır; bu nedenle dava konusu taşınmazın başında keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının humk’nın 259. Maddesi hükmü uyarınca yeniden dinlenilmeleri, gereken tüm incelemeler yapılarak taşınmazın niteliğinin belirlenmesi, sonucuna göre hüküm kurulması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2002/8-109 K: 2002/150 T:6.3.2002

İhyanın bittiği tarihten amaç da taşınmazın kültür arazisi haline getirildiği tarihtir; “3402 sayılı Kanunun 17. maddesi hükmü gereği olarak imar ve ihyanın tamamlandığı tarihin doğru bir şekilde tespiti ve kazandırıcı zamanaşımı sebebiyle iktisap şartlarının oluşup oluşmadığı araştırılmalı ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2004/1272 K: 2004/3339 T: 27.4.2004

Kural olarak her olay meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan yasa hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. İhya olgusunun 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki döneme rastlaması halinde 5602 sayılı Tapulama Kanununun 52. maddesi hükmü karşısında bu tür taşınmazlar Hazine adına tespit ve tescil edilmeleri gerekir. Devamını Oku