Son Yazılar

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 2002/2123 K: 2002/3467 T: 29.4.2002

Somut olayda yapılacak iş, veraset ilamı ile mirasçıları belirlemek, mirasçı olmadığı anlaşılan kişilerin zilyetlik sürelerinin başlangıç ve sürdürülüş biçimleri ile zilyet oldukları yerleri belirlemek, lehlerine kanuni şartların gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlemek, hak sahiplerini ve pay miktarlarını tespit etmek, keşfi izlemeye elverişli… Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/189 K: 2004/1622 T:12.2.2004

Genel harman yerlerinin zilyetlikle iktisap edilemeyeceğinden zilyetlik süresi neye ulaşırsa ulaşsın zilyet yararına bir hak sağlamaz; hal böyle olunca mahkemece davanın reddine ve taşınmazın 3402 sayılı kanunun 16.m. uyarınca genel harman yeri olarak sınırlandırılmasına karar vermek gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1999/1266 K: 1999/1660 T: 5.4.1999

Davacı tarafından taşınmazla ilgili olarak kadastro mahkemesine açılan ortaklığın giderilmesi niteliğindeki dava yenilik doğurucu hakka ilişkin davalardan olup genel mahkemede çözümlenmesi zorunludur; görev, kamu düzenine ilişkin olduğundan yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/8-242 K: 2004/292 T:12.5.2004

Davaya konu taşınmazların öncesi orman olup; bu niteliğini koruduğu sıradaki zilyetliğe değer verilemeyeceğinden; taşınmazın orman tahdit hattı dışında bırakıldığı tarihten dava tarihine kadar da zilyetlikle mülk edinme şartları gerçekleşmemekle; açılan tescil davasının reddine karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/8-353 K: 2004/350 T:9.6.2004

Taşınmaza ait olan uyuşmazlıklardan taşınmazın aynına ilişkin olanlar, kanunun kapsamı dışına çıkartılmış, böylece taşınmazın mülkiyetine ilişkin uyuşmazlıkların genel mahkemelerde açılacak tek bir dava ile sonuçlandırılması, taşınmazın mülkiyetine ilişkin yargı kararları arasında birlikteliğin ve mahkemelerin iş yükünün azaltılması sağlanmakla; uyuşmazlığın hakem yolu ile değil, genel mahkemelerde çözülmesi gerektiği yönündeki direnme kararı usule ve yasaya uygundur. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2002/20-558 K: 2002/588 T:3.7.2002

Dava konusu parselin uzman bilirkişi haritasında gösterilen bölümünün kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde bulunduğu sırada, 1964 yılında yapılan arazi kadastrosunda davalı miras bırakanı adına oluşturulan tapu kaydının yasal değeri bulunmaması nedeniyle orman yönetiminin tapunun iptali yönünde dava açmada hukuki yararı ve aktif dava ehliyeti bulunduğundan hukuk genel kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uymak gerekirken önceki hükümde direnilmesi hatalıdır. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2003/7-438 K: 2003/463 T: 2.7.2003

Davacının bu yerin mera olmadığı tapu ve zilyetliğe dayalı olarak mülkiyet hakkına sahip olduğu iddiası üzerinde hiç durulmadan, yukarıda kendisini bağlamayacağı ve ikrar olarak kabul edilemeyeceği açıklanan bir beyanı gerekçe yapılarak, hiçbir araştırma ve inceleme yoluna gidilmeden ve davacıya hakkını yargı yeri önünde savunma imkanı verilmeden davanın görülebilme imkanının olmadığı gerekçesiyle reddedilmesi adil yargılama hakkına aykırı olup, isabetsizdir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/1-349 K: 2005/353 T: 25.5.2005

3533 sayılı Kanun’un 4. Maddesinde yer alan "uyuşmazlık gayrimenkule ilişkinse o gayrimenkulün bulunduğu yerin" ibaresi, 3.7.2003 tarihli ve 4916 sayılı Kanun’un 24. Maddesiyle, "taşınmaza ilişkin uyuşmazlıklarda, taşınmazın aynına yönelik olanlar hariç olmak üzere o taşınmazın bulunduğu yerin" olarak değiştirilmiş olduğundan, davaya genel mahkeme sıfatıyla bakılıp sonuçlandırılması usul ve kanuna uygundur. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2000/8-1217 K: 2000/1232 T:4.10.2000

Tapulama çalışmalarının hangi tarihte yapıldığının, dava konusu taşınmazın hangi nedenle tesbit dışı bırakıldığının adı geçen müdürlükten araştırılması gerektiği gibi, davaya konu taşınmazın bitişiğindeki özel mülkiyete konu parsellerin davalı taşınmazı ne olarak sınır gösterdiğinin tesbiti gerekir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1996/1-336 K: 1996/493 T:19.6.1996

Taşınmaz malikinin tapulama sırasında kadastro teknisyeni huzurunda taşınmazının zilyedi adına tespit ve tesciline muvafakatını bildirmesi mülkiyetin zilyet adına geçirilip onun üzerine tapulama tesbiti yapılabilmesi için yeterli kabul edilmiştir. Ancak muvafakat beyanı ile mülkiyet zilyet olan kişiye hemen geçmeyeceğinden mülkiyetin geçirilmesi tespit tutanağının kesinleşmesi ile mümkün olabilir. Yorum yolu ile yargıtay inançları birleştirme kararının uygulama alanı genişletilemez. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1988/1-825 K: 1988/964 T: 23.11.1988

Gerek 766 sayılı Yasa’nın 31/2 ve gerekse 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. Maddelerinin özel mülkiyete konu olamayacak, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler hakkında hazine tarafından açılacak davaları 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi tutmamış olmaları; ve davanın 3402 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önce 766 sayılı yasa zamanında açılmış olması karşısında uygulanma kabiliyetinin bulunmaması nedenleriyle hak düşürücü süreye ilişkin direnme kararı yerindedir. Devamını Oku

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1994/654 K: 1994/5645 T: 30.5.1994

Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan taşınmaz, kaçak ve yitik kişilerden Hazineye geçmiş ve dayanılan vergi kaydı da uyuşmazlık konusu taşınmazı Hazine olarak okumakta ise, Hazineye ait taşınmazların değişebilir sınır niteliğinde olması kuralı gereğince, zilyetlikle kazanılması talebi reddedilip, Hazine adına tesciline karar verilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1997/370 K: 1997/627 T: 7.2.1997

Davalının tutunduğu tapu kaydı tescil davası sonucu oluşturulmuş olup haritası bulunmaktadır. Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi uyarınca kayıt kapsamının, haritanın uygulanması yoluyla belirlenmesi zorunludur. Ancak bu belirleme sonucu tapu kaydı kapsamı dışında kalan kesim bulunduğu takdirde, bu kesimin zilyedi gösterilmek suretiyle Hazine adına tescili gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1995/4294 K: 1995/5547 T: 21.9.1995

Kadastro hakimi; asliye hukuk mahkemesinden aktarılan, davaya konu olan ve malik hanesi açık bırakılan parsel hakkında düzenli sicil oluşturmak ve kararın hüküm fıkrasında, adına tescil kararı verilen kişilerin açık kimliklerini ve pay oranlarını belirtmek zorundadır. Ayrıca, kararın eki niteliğinde bulunmayan kadastro tutanaklarına atıf yapılarak hüküm kurulamaz. Devamını Oku