Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2003/1778 K: 2003/2269 T: 1.7.2003
Meraların çıplak mülkiyeti hazineye, intifaı ise köye ait olduğundan açılan tapu iptal davasında hazine ile birlikte köyün de davada hasım olarak gösterilmesi zorunludur Devamını Oku
Meraların çıplak mülkiyeti hazineye, intifaı ise köye ait olduğundan açılan tapu iptal davasında hazine ile birlikte köyün de davada hasım olarak gösterilmesi zorunludur Devamını Oku
Bozma ilamında davacılarla sözü edilen tapu kaydı malikleri arasında akrabalık bağı olup olmadığının araştırılması istendiği halde, bu hususta nüfus kayıtları veya mirasçılık belgeleri getirtilmeyip, sadece tanık beyanı ile yetinilmesi bozmayı gerektirir. Devamını Oku
Meralar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Eylemli duruma aykırı düşen bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilemez. Devamını Oku
Meraya ilişkin uyuşmazlıklarda yerel bilirkişilerin ve taraf tanıklarının komşu köyde ikamet eden davada yararı bulunmayan ve yaşlı kişiler arasından seçilmesi gerekir; mahkemece taşınmazın bulunduğu köyde ikamet eden şahıslar dinlenmek sureti ile hüküm kurulması doğru değildir. Devamını Oku
Delil bildirilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir; 28. md. hükmüne uygun olmayan tebligat hukuken sonuç doğurmaz. Devamını Oku
Taşınmazların mirasçılar adına tescili istendiğine göre tereke iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olup mirasçı davacılardan birinin belirtmelik tutanaklarında taşınmazın mera’dan açıldığını beyan etmesinin mirasçılar yönünden bağlayıcı nitelikte kabul edilmesi mümkün değildir. Devamını Oku
Gayrimenkulün bütününün kamu orta malı niteliğinde mera olduğu, toprak komisyonu’nun kararı uyarınca bu meranın davacı köye tahsis edildiği hususları mahkeme tarafından yerinde keşif yapılmak suretiyle ve uzman bilirkişi raporuyla tespit edildiğine göre davanın davacı köy bakımından kabulü gerekir. Devamını Oku
Yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilmesi doğru değildir. Doğru sonuca varılabilmesi için; tapu kayıtları ihdasından itibaren tüm tedavülleriyle birlikte getirtilip dosyaya konulmalı, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada menfaati olmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişi ve aynı yöntemle tespit edilecek tanıklar huzuruyla keşif icra edilmelidir. Devamını Oku
Mera komisyonu’nun taşınmazın niteliği ve mülkiyetine ilişkin olmayan kararları aleyhine açılacak davalara kadastro mahkemeleri’nde bakılamaz; bu nedenle, mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi gerekir; görev hususu kamu düzeni ile ilgili olup mahkemelerce resen nazara alınmalıdır. Devamını Oku
Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler başkası adına tescil edilemez. Dava konusu yer, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulanan yerlerden olduğundan bu kısmın sadece tapusunun iptaline karar vermek gerekir. Devamını Oku
Meranın mülkiyeti Hazine'ye, yararlanma hakkı köye ait olup; taşınmaz tespit sırasında mera olarak sınırlandırıldığına göre, husumet, hazine ile köy tüzel kişiliğine yönetilmelidir. Devamını Oku
Hukuk mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili dava henüz kesinleşmemişse, o taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte, bu mahkemelerin görevi sona ereceğinden, dosyanın görevli kadastro mahkemesine devri gerekir. Devamını Oku
Köy hayvanlarının sulanıp toplandığı yerler “sıvat yeri” olup, köy orta mallarındandır. Bu nedenle, tescile tabi olmadığı gibi, zilyetlikle de iktisap edilemez. Ayrıca vergi kaydının doğruluğu eylemli durumla da teyit edilmiştir. Devamını Oku
İmar planı sınırları içinde kalan meralar planın onayı ile bu niteliklerini kendiliğinden kaybederek, imar planı kararı ile getirilen kullanma amacına konu ve tabi olurlar. Devamını Oku
Keşif ara kararında, keşfe gidilecek araç ücreti, yerel bilirkişi adayları ve tanıklara verilecek ücretlerle çıkarılacak davetiyelerle ilgili bir masraf belirlemesi yapılmadığı gibi, bilirkişi adayları ve tanıklara davetiye çıkarılabilmesi için bir süre de tanınmamış olması halinde bu tür bir ara kararına dayanılarak keşif delilinden vazgeçilmiş sayılmaya karar verilemez. Devamını Oku
Hazinenin tutanaktaki hissesine karşı açılıp takip edilmiş bir dava bulunmamaktadır; öncelikle hazinenin tutanaktaki hissesinin, hazine lehine kesinleştiğinin kabul edilmesi gerekir; mahkemece hazine hissesine yönelik bir dava bulunmadığı halde taşınmazın tamamının mera olarak sınırlandırılması isabetli bulunmamaktadır; taşınmaz üzerinde zaman zaman hayvanların otlatılmış olması o yere kadim meralık vasfı kazandırmaz. Devamını Oku
Kamu orta malı olan taşınmazların, niteliğine ilişkin davalara bakma görevi kadastro mahkemelerine, bu taşınmazların aidiyetine ilişkin davalara bakma görevi ise genel mahkemelere aittir. Devamını Oku
Davacı dayanağı kaydın köy sınırnamesi mi yoksa 474 sayılı yasa uyarınca düzenlenmiş bir tahsis kararı mı olduğu anlaşılamadığından bu belgenin ilgili mercilerden dayanağı belgelerle birlikte getirilmesi, 474 sayılı yasa’ya göre oluşturulmuş tahsis kararı niteliğinde değilse, kadim yararlanma hakkının taraflardan hangisine ait olduğu yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle tespit edilmeli, yukarda anlatılan şekilde uygulama yapılmalı, varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Devamını Oku
Yerel mahkemenin zilyetlik süresinin orman kadastrosunun kesinleşmesi tarihinden itibaren başlaması gerektiği ve 3402 sayılı kadastro yasasının 14 ve 17. maddelerinde öngörülen sürenin dolmadığı yönündeki belirlemesi doğru olmakla birlikte, hazineye ait özel mülk niteliğindeki taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatın tapunun beyanlar hanesine şerh edilmesinin gerekip gerekmediği yönünde araştırma yapılmadan karar verilmesi bozmayı gerektirir. Devamını Oku
Tespitten sonra, tapu kaydı ile satın almaya dayanarak dava açıldığı takdirde, uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme, kadastro mahkemesidir. Devamını Oku
Çekişmeli taşınmazın kamu orta malı mera niteliği taşıyıp taşımadığı usulüne uygun olarak araştırılmadan hüküm kurulması isabetsizdir. Devamını Oku
Kadastro gören yerler, kadastro kanunun 16. maddesinin (b) fıkrasına göre düzenlenen özel siciline kaydedilir, hükmü getirilmekle; mahkemece bu doğrultuda dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ve mera olarak sınırlandırılmasına ayrıca özel siciline kaydedilmesine karar vermek gerekirken -tapu iptali ile hazine adına mera olarak sınırlandırılmasına- şeklinde hüküm kurulması eksik hüküm niteliğindedir. Devamını Oku
Bir yerin belirtmeliğinde meradan açıldığının yazılmış olması, o taşınmazın öncesi itibariyle mera olduğu anlamına gelmez; ne varki somut olayda dava konusu taşınmazla birlikte belirtmelik parsel numaraları açıklanan diğer yerlerin meradan açıldığı 40 nolu toprak komisyonunda görev alan belediye temsilcisi ve bilirkişiler tarafından bildirilmesi üzerine belirtme yapılmıştır; bu dava nedeniyle dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar mera olmadığını bildirmişler ise de, beyanları gerek taşınmazın niteliği ve gerekse kazanmayı sağlayan zilyedlik bakımından hüküm vermeye yeterli değildir. Devamını Oku
Mera olan bir yerin zilyetlik yoluyla kazanılması mümkün bulunmadığı gibi, baraj göl suları altında kalmadan önce kazanıldığına veya zilyetliğinin tesbitine karar verilemez. Devamını Oku