Son Yazılar

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2004/4959 K: 2004/5501 T: 9.7.2004

Uyuşmazlık konusu taşınmaz tespit dışı bırakılan yerlerden olup, öncelikle tmk’nun 713/3. fıkrası uyarınca ilgili kamu tüzel kişisi durumunda bulunan belediye’ye davanın yöneltilmesi, taraf teşkilinin sağlanması ve yargılamaya katıldıkları takdirde davaya karşı delillerini sunmaları için kendilerine süre ve imkan tanınması gerekir; kamu düzeni ilkesi göz önünde tutularak çifte tapunun önlenmesi açısından taşınmazın tapuda kayıtlı olup olmadığı tapu sicil müdürlüğü’nden sorulmalıdır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2003/4488 K: 2003/6276 T: 23.9.2003

Mera yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanabilir; tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmada ileri sürdükleri verileri tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun yeterince araştırılması gerektiğinde, köyün kuruluş tarihinin içişleri bakanlığı aracılığıyla araştırılması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2003/1236 K: 2003/1709 T: 13.3.2003

Meraların mülkiyeti hazine'ye, kullanımı ise belediye veya köy tüzel kişiliklerine aittir. Kamu malı olan bu taşınmazlarla ilgili olarak açılan davalarda gerek yürürlükten kaldırılan 766 sayılı tapulama kanunu’nun 31/2. Maddesinde, gerekse 3402 sayılı yasanın 12/3. Maddesinde on yıllık süre ile ilgili bir sınırlama yoktur; bu nedenle işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2003/6432 K: 2003/6520 T: 29.9.2003

Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlakların özel mülkiyete konu olması, gayesi dışında kullanılması, zamanaşımı uygulanması, sınırlarının daraltılması mümkün değildir. Meralar üzerinde, aidiyet savıyla el atmanın önlenmesi, tapu iptali ve mera olarak sınırlandırma veya tespitin iptali ve mera olarak sınırlandırma davaları açılması mümkündür. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2003/3527 K: 2003/5152 T: 20.6.2003

Mahkeme tarafından yapılacak keşifte, tahsise dayanılıyorsa, tahsis kayıtlarının yerel bilirkişi ve tanıklar marifetiyle tatbik edilmesi, ihtilaflı yeri kapsayıp kapsamadığının saptanması, gayrimenkulün mera olmadığı savında bulunulması durumunda varsa çevre gayrimenkullerin kayıtları da tatbik edilmek suretiyle ihtilaflı yeri ne şekilde okuduğunun, çevre gayrimenkullerle toprak yapısı kıyaslanmak suretiyle, uzman bilirkişiler marifetiyle söz konusu yerin ve niteliğinin tespit edilmesi gerekmektedir. Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2004/9135 K: 2005/342 T: 24.1.2005

4753 sayılı kanun hükümleri uyarınca kurulan ve faaliyet gösteren toprak komisyonları idari nitelikte olmalarına karşın yapmış oldukları belirtmelere karşı açılacak davalarda genel mahkemeler yetkilidir. Esasen mülkiyet uyuşmazlığına ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yerinde çözüme kavuşturulması da mümkün değildir. Devamını Oku

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 1991/4330 K: 1991/13551 T: 25.11.1991

Davalı tarafından tecavüz edilen mera bölümü ihtiyaçtan fazla ve bunun kira tutarına karşılık işgal tazminatı, mera zemini bozulmuş ise bu yerin eski hale getirilmesi için gereken masraf tutarı ile eski hale dönüştürülmesi suretiyle meradan istifadeye mani olunan ot bedeline, şayet tecavüz edilen yer köyün ihtiyacı dahilinde ise bu takdirde buranın tekrar mera haline getirilmesi için geçecek zamanda burada hayvan otlamamasından ötürü gerçekleşecek zarar ile meranın eski hale dönüştürülmesi için gereken masrafa hükmetmek olmalıdır. Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2005/4257 K: 2005/4603 T: 20.6.2005

Hazine tapularının oluştuğu tarihten geriye 20 yılı aşkın zilyetlik kanıtlandığına, mera niteliğinde olmayıp uzun yıllardır kullanılan kuru tarım arazisi oldukları uzman ziraatçi bilirkişi raporu ile belirlendiğine ve zilyetlikle kazanmaya engel bir husus bulunmadığı anlaşıldığına göre aşağıda yazılı bulunan husus dışında hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerinde bulunmamaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2004/9070 K: 2004/1134 T: 26.2.2004

Davacılar, mülkiyeti sağlayıcı herhangi bir belge ve kayda dayanmadığına göre, dört tarafı eylemli mera olan ve merayla aralarında doğal ve değişmez sınırı bulunmayan bir yerin öncesinin de mera olduğunun kabulü gerekir. 4342 sayılı Mera Kanununun 4. Maddesine göre; meralar devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerdendir. Özel mülkiyete geçirilemez. Zamanaşımı suretiyle iktisap edilemezler Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2005/709 K: 2005/1220 T: 21.2.2005

Orta malı mera olarak sınırlandırılan dava konusu yerlerin davacının zilyetliğinde bulunduğu yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından ifade edilmiş ise de, ziraatçi uzman bilirkişinin düzenlediği raporda taşınmazın mera bitki örtüsüyle kaplı olduğu, uzun yıllardan beri tarım arazisi olarak kullanılmadığı gerekçeli olarak açıklandığına göre davacının tescil talebi red olunmalıdır. Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2005/3897 K: 2005/4230 T: 6.6.2005

Taşınmazın öncesinin kadim mera olduğunun ve meradan elde edildiğinin kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekir. Dava dilekçesinde gösterilen ve itiraza uğramayan değer üzerinden vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekir. Ken, keşifte tespit edilen ve eksik nispi harcı ikmal edilmeyen değer üzerinden davacı yararına vekâlet ücretine hükmedilmiş bulunması da doğru değildir. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/3477 K: 2004/3885 T: 26.10.2004

Taşınmazın dava ve temyize konu bölümü ile dava ve temyize konu olmayan taşınmaz kesimi arasında ayırıcı unsur olarak doğal yada yapay bir sınır yerinin bulunmadığı tespit edilmiş olup; bu da taşınmazın dava ve temyize konu bölümünün sınırlarını oluşturan dava ve temyize konu olmayan eylemli meranın bir bölümü olduğunun kabulü gerektirir ki bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Devamını Oku