Son Yazılar

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/4255 K: 2015/3273

Murisin gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi (davalı) adına kaydettirmesi halinde 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri yoktur. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/14061 K: 2016/9522 T. 18.10.2016

Mirasbırakanın taşınmazın tamamını değil bir kısmını uhdesinde bırakarak davalıya bir miktar pay devrettiği tartışmasız olup davacılar, temlikin mirastan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olduğu iddialarını ispat edecek deliller ortaya koymamışlar, dinlenen davacı tanıkları da muvazaanın varlığı konusunda kesin beyanda bulunmamışlardır. Bu durumda mirasbırakanın satış akdiyle yaptığı temlikin gerçek iradesini yansıttığı, dava konusu taşınmazın davalıya temlikinin muvazaalı olmayıp gerçek satış olduğu sonucuna varılmaktadır. Ayrıca, her ne kadar akitte gösterilen bedel akit tarihindeki gerçek bedelden düşük ise de, salt bedeller arasındaki oransızlığın tek başına muvazaanın delili olamayacağı açıktır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2017/5319 K: 2018/155 T: 11.1.2018

Miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2015/11020 K: 2018/10329

Dinlenen davacı tanıkları, temlikin muvazaalı olduğu yönünde görüş bildirmemişler, davalı tanıkları ise; işlemin gerçek satış olduğunu beyan etmişlerdir. Toplanan somut deliller, yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde; miras bırakanın mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla hareket etmediği ve temlikin muvazaalı olmadığı sonucuna varılmaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2013/783 K: 2013/2202 T: 19.2.2013

Taşınmazın çıplak mülkiyetinin satın alınması hayatın olağan akışına uygun düşmediği gibi, taşınmazı satan kimsenin edindiği para ile kredi kartı borçlarını, varsa başka borçlarını ödememiş olması, temlikten kısa bir süre sonrası ihtiyaç kredisi alması ve ardından ölmesine rağmen terekeden para çıkmaması hususları değerlendirildiğinde, temlikin bedelsiz, mirasçılardan mal kaçırma ve muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2017/5532 K: 2018/664 T: 1.2.2018

Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2013/14385 K: 2014/173 T: 14.1.2014

Somut olgular açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, miras bırakanın yapmış olduğu temlikle ilgili olarak gerçek amaç ve iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olmadığı ve bu amaçla temlikin gerçekleştirilmediği kabul edilmelidir. Hal böyle olunca açılan davanın reddine karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/16629 K: 2016/5200

Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuksal dayanağını teşkil eden 1.4.1974 gün ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Bir başka ifadeyle, murisin iradesi önem taşır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2018/537 K: 2018/980 T: 19.2.2018

Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2015/3195 K: 2015/6343

Mirasbırakanın 1903 doğumlu olduğu, davalı oğlu tarafından bakıldığı, diğer çocukları ile ihtilafının olmadığı, dolayısıyla mal kaçırma nedeninin bulunmadığı, nitekim ölünceye kadar bakma akdi yapıldıktan 9 gün sonra da 28 parseldeki payını her üç çocuğuna da bağış suretiyle aktardığı sabit olup bu somut olgular yukarıdaki ilkelerle değerlendirildiğinde mirasbırakanın ölünceye kadar bakma akdinde mal kaçırma amacının olmadığı anlaşılmaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2017/4188 K: 2018/646 T: 1.2.2018

Hemen belirtilmelidir ki, temlikin bağış olduğu ve geçerli bir işlem olan bağış suretiyle yapılan temlik bakımından 1.4.1974 tarihli 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı gözetilerek iptal ve tescil isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/1172 K: 2014/4261

Muris muvazaası davasında tarafların gösterdikleri ve gösterecekleri tanıkların yukarıda belirtilen ilkeler de gözetilerek yeniden dinlenmesi, yerinde keşif yapılıp taşınmazların gerçek değerlerinin belirlenmesi, ilk el maliklerin kim oldukları, bu kişilerin taşınmazlardaki edinimlerinden sonra tasarruflarının olup olmadığının üzerinde durulması, mirasbırakan ile taraflar arasındaki beşeri ilişkilerin saptanması, toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek mirasbırakanın gerçek niyetinin duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2017/1-1211 K: 377 T: 28.03.2019

Murisin özellikle bir parça taşınmazını devretmek suretiyle bakımını sağlayabileceği yerde, tüm mal varlığının yarısına yakın olan değerli üç parça taşınmazını davalıya temlik ettiği gözetildiğinde devirdeki asıl amacın bakım sağlamak değil mirasçılardan mal kaçırmak olduğu, böyle olunca da yapılan temlikin muvazaa ile illetli olduğundan iptali gerektiği sonucuna varılmıştır. Devamını Oku