Davacıların hissedar oldukları kadastral parsel üzerinde bulunan kaçak binaları ve eklentilerinin, imar yolunda kalması nedeniyle yıktırılmasından dolayı, uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.
II) K A R A R
Davacı : V.M., C.M., Ö.M.
Davalı: Altındağ Belediye Başkanlığı
O L A Y: Davacılara ait, Ulubey Mahallesi, 218. Sokak, No.7-9 adresinde, 299/9603 hissesine sahip oldukları 3460 ada, 2 sayılı kadastral parsel üzerinde binaları bulunmaktadır.
III) Davacılar tarafından 7 Nolu binaya ilişkin olarak 2981 sayılı Yasaya göre İmar Affı müracaatı yapılmış, 2981 sayılı Yasanın 8. maddesine göre evraklar tamamlanmış ancak, aynı Yasanın 9. maddesinin (c) bendine göre diğer hisse sahiplerinden yapıya muvafakat edildiğine dair belge getirilmemiş, aynı maddeye göre gerekli harçlar yatırılmamış ve 15. maddeye göre de Yapı Kullanma İzin Belgesi alınmamıştır. İmar Affı Kanununa göre, söz konusu bina ile ilgili işlemler tamamlanmadığı ve bina 2981 sayılı Yasaya göre ruhsata bağlanmadığı için, idarece;“davacıların 7 No’lu bina için İmar Affı müracaatları olmakla birlikte yapının bulunduğu parselin kadastro parseli olduğu ve hisseli bulunduğu, 2981 sayılı Yasanın 9/c maddesi düzenlemesine göre binanın inşaa edildiği tarihte tüm hissedarlardan muvafakatname ibraz edilmesi gerekmesine rağmen bu eksikliğin giderilmediği gibi, davacıların inşaa ettiği yapının zeminde davacılara ait belli bir yer bulunmadığından diğer hissedarların hisselerine tecavüzlü konumu nedeniyle” 2981 sayılı Yasaya göre başkasının arsasına yapılan yapı olarak, diğer bir ifadeyle kaçak yapı şeklinde; 2981 sayılı Yasaya göre imar affı müracaatında bulunulmadığından, 9 no.lu bina da, kaçak ve ruhsatsız olarak nitelendirilmiştir.
Davacılara, tapulu hisselerine karşılık arsa tahsis edilmiş ve tapuları verildiğinden kamulaştırma konusu olmamıştır.
Davacılara ait yapılar, 81320 no.lu Ulubey-Hacılar 2.Etap Revizyon İmar Planında imar yolu üzerinde kaldığından ve kaçak yapı olarak nitelendirildiğinden, idarece bir bedel ödenmeksizin yıktırılmıştır.
Davacılar vekili, söz konusu binaların ve eklentilerinin, imar yolu üzerinde bulunması nedeniyle kamulaştırma yapılmaksızın yıktırılmasından dolayı, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 5.100,00YTL’nin yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
Davalı vekilince, birinci savunma dilekçesinde, davanın idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği ileri sürülerek, görev itirazında bulunulmuştur.
ANKARA 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 26.4.2006 günlü celsesinde E: 2006/62 sayı ile, davalı İdare vekilinin göreve ilişkin itirazının reddine karar vermiştir.
Davalı İdare vekilince, süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe ve dava dosyası, Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.
DANIŞTAY BAŞSAVCISI; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları idari dava türleri arasında sayıldığı, dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlığın, davacılara ait Altındağ İlçesi, Ulubey Mahallesi 218 Sokak 7 ve 9 nolu binaların, davalı idarece imar yolu üzerinde bulunması ve kaçak yapı olduklarının tespitinden dolayı yıkılması nedeniyle 5.100,00.- Yeni Türk Lirasının davalı idareden tahsili isteminden kaynaklandığının anlaşıldığı, davalı idarenin, binaların revizyon imar planı uygulaması nedeniyle, kaçak yapı olmaları nedeniyle yıkıldığını, davacılara tapulu hisselerine karşılık arsa tahsis edildiğini, herhangi bir bedel ödenmesinin mümkün bulunmadığını iddia etmekte olduğu, bu durumda, davacılara ait kaçak yapıların 81320 No.lu Ulubey-Hacılar 2. Etap Revizyon İmar Planında imar yolu üzerinde kalması nedeniyle yıktırılmasından dolayı bir bedel ödenip ödenmeyeceği noktasından kaynaklanan ve sonuçta bir idari işlem olan revizyon imar planına dayanılarak sözü edilen yapıların yıktırılmasından doğan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği gerekçesiyle, 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesine göre olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına karar vermiş ve görev konusunun incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi’nden istemiştir.
Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın yazılı düşüncesi istenilmiştir.
YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; dosyanın incelenmesinden, davacıların hissedarı olduğu tapulu arsa üzerinde izinsiz yaptıkları binaların, imar planına göre adalar arası yol güzergâhında kaldığı, davacılar tarafından, söz konusu yapılardan biri için 2981 sayılı İmar Affı Yasası’ndan yararlandırılması ve kendilerine kullanma izni verilmesi için başvuruda bulundukları, ancak evrakın eksik olması nedeniyle işlemlerin tamamlanmadığı, diğer bina için ise herhangi bir başvuruda bulunulmadığının idarece saptandığı; kaçak yapı niteliği taşıyan binalar hakkında idarece herhangi bir kamulaştırma işlemi ve bu kapsamda bir bedel takdiri yapılmayıp, yıkılmak suretiyle kaldırılmalarına karar verildiği; davacıların, kamulaştırmasız el atılan Ulubey Mahallesi, 218.Sokak, 7 ve 9 kapı nolu bina ve eklentileri ile ilgili olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.100,00.- YTL. zararın tazmin edilmesi istemiyle bu davayı açtıklarının anlaşıldığı, davalı belediyece yapılmış bir kamulaştırma işleminin olmadığı ya da bu kapsamda bir bedel takdiri yaptırılmadığı gibi, 2981, 3290 ve 3360 sayılı Yasalardan yararlanmayan davacılara ait yapıların ruhsatsız ve kaçak olduklarının dosya içeriğinden ve yazışmalardan belirlendiği, Anayasa’nın 125/son madde ve fıkrasında; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır. 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri Ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu Ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 5. maddesinin (b) bendinde ise, Vergi Mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derece Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki tam yargı davalarını idare mahkemelerinin çözümleyeceğinin belirtildiği, İmar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğradığını ileri sürdüğü zararın tazmini istemiyle açılan davada, gayrımenkulün aynına yönelik olmayıp, idarenin kamu gücünü kullanarak tek taraflı olarak düzenlediği işleme dayanması nedeniyle davanın görüm ve çözümünün idari yarı yerine ait bulunduğu gerekçesiyle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasanın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/62 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Ahmet VELİOĞLU, Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL, Levent ÖZÇELİK ve Celal IŞIKLAR’ın katılımlarıyla yapılan 11.12.2006 günlü toplantısında;
I-İLK İNCELEME :Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarece anılan Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen şekilde görev itirazında bulunulduğu ve 12. maddede öngörülen süre içinde başvurulduğu, bu nedenle Danıştay Başsavcısı tarafından Yasa’da öngörülen yönteme uygun biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun, davada idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacıların hissedar oldukları kadastral parsel üzerinde bulunan kaçak binaları ve eklentilerinin, imar yolunda kalması nedeniyle yıktırılmasından dolayı uğranılan zararın, yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacıların hissedarı olduğu tapulu arsa üzerinde izinsiz yaptıkları binaların, imar planına göre adalar arası yol güzergâhında kaldığı, davacılar tarafından, söz konusu yapılardan biri için 2981 sayılı İmar Affı Yasası’ndan yararlandırılması ve kendilerine kullanma izni verilmesi için başvuruda bulunduğu, ancak evrakın eksik olması nedeniyle işlemlerin tamamlanmadığı, diğer bina için ise herhangi bir başvuruda bulunulmadığının idarece saptandığı; kaçak yapı niteliği taşıyan binalar hakkında idarece herhangi bir kamulaştırma işlemi ve bu kapsamda bir bedel takdiri yapılmayıp, yıkılmak suretiyle kaldırılmalarına karar verildiği; davacıların, kamulaştırmasız el atılan Ulubey Mahallesi, 218.Sokak, 7 ve 9 kapı nolu bina ve eklentileri ile ilgili olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.100,00.- YTL. zararın tazmin edilmesi istemiyle bu davayı açtıkları anlaşılmıştır.
Davalı idare, binaların revizyon imar planı uygulaması nedeniyle, kaçak yapı olmaları nedeniyle yıkıldığını, davacılara tapulu hisselerine karşılık arsa tahsis edildiğini, herhangi bir bedel ödenmesinin mümkün bulunmadığını iddia etmektedir.
Belirtilen duruma göre, davacılara ait ve kaçak olarak nitelendirilen yapıların, Revizyon İmar Planında imar yolu üzerinde kalması nedeniyle yıktırılmasından dolayı bir bedel ödenip ödenmeyeceği noktasından kaynaklanan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b. maddesinde yer alan ” İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının, Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce reddine ilişkin kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ: Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısının BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 26.4.2006 gün ve E:2006/62 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.12.2006 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.