Mera sınırı; niteliğinden ötürü, genişletilmeye elverişli ve değişebilir sınırlardandır.Kural olarak, kayda göre edinmenin korunması ve kayda üstünlük tanınması asıldır. Ancak; davacı davalılara önceden yapılmış ve tapulamanın o bölgede başladığı tarihe kadar bozulmamış olan tapu dışı satış ve buna bağlı zilyetlik olgusunu ortadan kaldırmak için kötü niyetle edinmede bulunmuş ise, kayda dayalı edinme MK: nun 931. Maddesi hükmünce korunamaz.
Taraflar arasında görülen el atmanın önlenmesi davası sonunda, Yerel Mahkemece verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli olarak temyiz edildiğinden; dosya incelendi, duruşma isteği değer yönünden reddedilip, gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacının iki parça tapu kaydına dayanarak açtığı el atmanın önlenmesine ilişkin işbu dava, mahkemece (…. çekişmeli taşınmazların davacıya ait kayıtların kapsamında kaldığının saptandığı….) gerekçesiyle kabul edilmiştir. Ne varki, davada dayanılan her iki tapu kaydıda “Mera” sınırını okumaktadır. “Mera” sınırı; niteliğinden ötürü, genişletilmeye elverişli ve değişebilir sınırlardır. Bu nedenle sözü edilen kayıtlara, miktarıyla geçerli kapsam tayini gerekir.
Öte yandan, davalılar çekişmeli taşınmazların 1971 yılında haricen kendilerine satılıp zilyetliğin devredilmesinden onbeş yıl sonra 1986 yılında davacıya tapuda kayden satıldığını savunmuşlardır. Gerçekten kural olarak davacının kayda göre edinmesinin korunması ve kayda üstünlük tanınması asıldır. Ancak, davacı, davalılara önceden yapılmış ve tapulamanın o bölgede başladığı tarihe kadar bozulmamış olan harici satışı ve buna bağlı zilyetlik olgusunu, diğer bir deyişle, 766 sayılı Yasanın 32/c ve paralel hüküm getiren 3402 sayılı Yasanın 13/B-b maddelerinde öngörülen koşulların davalılar yararına gerçekleştiğini bile bile harici satıştan ve zilyetlikten kaynaklanan hakları ortadan kaldırmak için (kötü niyetle) edinmede bulunmuş ise, kayda dayalı edinme, MK: nun 931. Maddesi hükmü uyarınca korunmaz. Bu durumda, davacının hukuksal değerini yitiren kayıtları edindiği sonucuna varılarak davasının reddi yoluna gidilir.
Yerel Mahkemenin değinilen ilkeler ve olgular yönünden inceleme ve değerlendirme yapmadan yazılı olduğu üzere karar vermesi doğru değildir.
Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerden ötürü HUMK: nun 428. Maddesi gereğince (BOZULMASINA), alınan peşin harcın temyiz eden geri verilmesine, 18.12.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yorumlar (1)