1. Anasayfa
  2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 1991/14363 K: 1991/14585 T: 13.12.1991


Paftaya tersimat doğru şekilde yapılmadığı takdirde, bunun düzeltilmesi zorunluluğu ve ilgililerine de düzeltme yapılmasını isteme hakkı doğar.  Orijinal ölçüm değerlerine ve krokisine aykırı düşecek şekilde çap ve sicil oluşturulması işlemi, kadastro öncesi bir sebepten kaynaklanmadığı için, buna yönelik düzeltme isteklerinde hak düşürücü süre dikkate alınmaz.

Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Üsküdar Üçüncü Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 3.10.1990 gün ve 518/866 sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 14.3.1991 gün ve 17350/3280 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR: Dava, çaplı taşınmazın bir kısım yerine bina yapılmak suretiyle elatıldığı iddiasına dayanılarak, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine hasren açılmış; davaya bakılmakta iken, yıkımın aşırı zarar doğuracağının saptanması halinde, tecavüzlü arsanın muhik bedeline hükmedilmesi talebinde de bulunulmuştur.

Mahkemece (..kadastro tahdit ve tesbitinin önceden mevcut binalar esas alınarak yapıldığı, binaların kadastral ölçüm ve krokilerine doğru biçimde işaretlendiği; özellikle, yanlara ait taşınmazları ayıran ortak sınırı bilinen ve o şekilde korunan sınıra göre belirlendiği, tecavüzlü durumun paftanın düzenlenmesi sırasında ortaya çıktığı, bunun her zaman düzeltilebileceği..) gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Gerçekten, hükme esas alınan uzman bilirkişi kurulu raporlarından, kadastro tahdit ve tesbitinin, önceden mevcut binaların belirlendiği mülkiyet sınırlarına değer verilerek doğru şekilde yapıldığı; orijinal ölçüm değerlerinin ve krokisinin buna göre düzenlendiği; çap tecavüzünün ise, yanılgılı pafta tersimatından ileri geldiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, aslolan paftanın orijinal ölçüm değerlerine uygun olarak düzenlenmesidir. Başka bir anlatımla, paftaya tersimatın doğru şekilde yapılmasıdır. Aksi takdirde, bunun (yanılgılı tersimatın) düzeltilmesi zarureti ve ilgililerine de düzeltmenin yapılmasını isteyebilme hakkı doğar. Nitekim, daha evvel yargısal kararlara konu olan düzeltme istekleri yönünden, sonradan yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Yasasının 41. maddesinde yeni bir düzenleme getirilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, orijinal ölçüm değerlerine ve krokisine aykırı düşecek şekilde çap ve sicil oluşturulması işlemi, kadastro öncesi bir sebepten kaynaklanmadığı için, buna yönelik düzeltme istekleri hak düşürücü süreye tabi tutulamaz ve değinilen Yasanın 12/3. maddesinde yazılı on yıllık hak düşürücü süre uygulama yeri bulamaz.

Hal böyle olunca, açıklanan ilke ve olgular gözetilerek davalı bankaya, 3402 sayılı Yasanın 41. maddesinde öngörülen prosedür doğrultusunda düzeltme yaptırabilme olanağının önel verilmek suretiyle sağlanması; merciine başvuru yapıldığının anlaşılması halinde, sonucunun beklenmesi ve ortaya çıkacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, bu çerçevede işlem yapılmadan sonuca gidilmesi ve noksan soruşturmayla davanın reddedilmesi isabetsizdir.

SONUÇ: Anılan hususlar, karar düzeltme isteğinin incelenmesinden anlaşılmış olmakla davalının karar düzeltme isteğinin HUMK: nun 440. maddesi uyarınca kabulüne ve Dairenin 14.3.1991 tarih, 17350/3280 sayılı kararının ortadan kaldırılmasına, Üsküdar Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 3.10.1990 tarih, 518/866 sayılı hükmün yukarıda belirtilen nedenlerden ötürü HUMK: nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.12.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.