Orijinal ölçüm değerlerine ve krokisine aykırı düşecek şekilde çap ve sicil oluşturulması işlemi kadastro öncesi bir sebepten kaynaklanmadığı için buna yönelik düzeltme istekleri için 3402 sayılı Kadastro Yasasının 12/3. maddesinde yazılı on yıllık hak düşürücü süre uygulanamaz. Açıklanan ilke ve olgular gözetilerek, davada anılan Yasanın 41. maddesinde öngörülen usul doğrultusunda düzeltme yaptırabilme olanağının önel verilmek suretiyle sağlanması, merciine başvuru yapıldığının anlaşılması halinde sonucunun beklenmesi ve ortaya çıkacak duruma göre bir karar verilmesi gerekir.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, tecavüzlü durumun paftanın düzenlenmesi sırasında ortaya çıktığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Gerçekten, hükme esas alınan uzman bilirkişi raporundan kadastro tahdit ve tesbitinin mülkiyet sınırlarına değer verilerek doğru şekilde yapıldığı, orjinal ölçüm değerlerinin ve krokisinin buna göre düzenlendiği, çap tecavüzünün ise, yanılgılı pafta tersimatından ileri geldiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere aslolan paftanın orjinal ölçüm değerlerine uygun olarak düzenlenmesidir. Başka bir anlatımla, paftaya tersimatın doğru şekilde yapılmasıdır. Aksi takdirde, bunun (yanılgılı tersimatın) düzeltilmesi zarureti ve ilgililerine de düzeltmenin yapılmasını isteyebilme hakkı doğar. Nitekim, daha önce yargısal kararlara konu olan düzeltme istekleri yönünden, sonradan yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Yasasının 41. maddesinde yeni bir düzenleme getirilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, orjinal ölçüm değerlerine ve krokisine aykırı düşecek şekilde çap ve sicil oluşturulması işlemi kadastro öncesi bir sebepten kaynaklanmadığı için, buna yönelik düzeltme istekleri hak düşürücü süreye tabi tutulamaz ve değinilen Yasanın 12/3. maddesinde yazılı on yıllık hak düşürücü süre uygulama yeri bulamaz.
Hal böyle olunca, açıklanan ilke ve olgular gözetilerek davalıya 3402 sayılı Yasanın 41. maddesinde öngörülen prosedür doğrultusunda düzeltme yaptırabilme olanağının önel verilmek suretiyle sağlanması, merciine başvuru yapıldığının anlaşılması halinde, sonucunun beklenmesi ve ortaya çıkacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, bu çerçevede işlem yapılmadan sonuca gidilmesi ve noksan soruşturmayla davanın reddedilmesi doğru değildir.