Tapu kayıtları taşınmazı “metruke” olarak gösterdiği takdirde, taşınmazın öncesinin de metruke olduğu kabul edilmelidir. Kanunlar gereğince Devlete geçen metruke niteliğindeki taşınmazlar, süresi neye ulaşırsa ulaşsın, zilyetlikle kazanılamaz.
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada, mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, çekişmeli parsel davacılara ait tapu kaydının “metruke” sınırını okuması nedeniyle miktar fazlası sayılarak davalı Hazine adına tesbit edilmiştir. Gerçekten, davacılar tapusu çekişmeli parsel yönünden “metruke” sınırını okumaktadır. Öte yandan, nizalı parselin doğusundaki parsele revizyon gören tapu kaydı da çekişmeli yeri “metruke” olarak göstermektedir. Öyleyse bu yerin (nizalı yerin) öncesinin, metruke niteliğinde olduğu resmi kayıtlarla doğrulanmış olmaktadır.
Bilindiği üzere, resmi kayıtlarla doğrulanan olgulara uygun düşmeyen yerel bilirkişi ve tanıkların sözlerine değer verilemez. Öte yandan, Yasa gereği devlete geçen “metruke” niteliğindeki taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile de mülk edinilmesine yasal olanak yoktur. Hal böyle olunca, yukarıda değinilen hususlar gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere iptal ve tescile hükmedilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Davalı Hazinenin temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK: nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 4.6.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.