Elatmanın önlenmesi davası sırasında, çekişmeli taşınmaz imar parselasyon işlemine tabi tutulup, bu işlem tapuya da kaydedildiği takdirde; kadastral çap kayıtları göz önüne alınmayıp, yeni ortaya çıkan mülkiyet durumuna dayanılarak karar verilmelidir.
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada, mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, kadastral çap kaydına göre açılmış elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Ne var ki, dosyaya getirtilen bilgi ve belgelerden çekişmeli yeri de kapsayan arazinin eldeki davaya bakılmakta iken, imar şuyulandırma (parselasyon) işlemine tabi tutulduğu; imar parselinin teşekkül ettirildiği ve tapuya da kaydedildiği anlaşılmaktadır. Sonradan ortaya çıkan yeni mülkiyet durumunun tarafların sıfatlarını etkileyeceği kuşkusuzdur. Davadaki sıfat ise yargılamanın her aşamasında (temyiz aşaması dahil) re’sen gözetilmesi zorunlu olan usuli bir kuraldır.
Hal böyle olunca; imarın belirlediği yeni mülkiyet durumu esas alınmak suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere kadastro çap kayıtlarına göre değerlendirme yapılıp davanın reddedilmesi isabetsizdir.
Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK’nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.12.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.