1. Anasayfa
  2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi

Yargıtay 1.Hukuk Dairesi E: 2004/12863 K: 2004/13623 T: 09.12.2004


Salt imara aykırılık idareye ve idari yaptırımı ilgilendirir. Adli yargıda bu yöne dayanılarak yıkım kararı verilemez. Hal böyle olunca davalının davacı taşınmazına yaptığı el atmayı yargılama aşamasında ortadan kaldırdığı gözetilerek el atmanın önlenmesi ve yıkım yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davalının kendi mülkiyet alanında kalan binanın yıkımına karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.

DAVA: Taraflar arasında görülen davada; davacı, kayden maliki bulunduğu 1781 parsel sayılı taşınmaza davalının komşu 1780 parsel üzerinde yaptığı tuvalet ve yapının taşkın olduğunu ve inşaatın imar mevzuatına aykırı yapıldığını ileri sürerek, el atmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.  Davalı, yargılama sırasında taşkın bölümleri yıktığını, el atmanın ortadan kalktığını bildirmiştir.

Mahkemece, el atmanın önlenmesi istemi konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davalı taşınmazdaki binaların 3194 Sayılı İmar Yasasının 14. maddesi uyarınca belirlenen 3 metrelik mesafede bulunmadığı gerekçesiyle yıkım isteminin kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Sadettin Akyol’un raporu okundu, düşüncesi alındı.

Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: K: Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.

Mahkemece, el atılan bölüm yargılama aşamasında ortadan kalktığı gerekçesiyle bu yönden hüküm kurulmasına yer olmadığına, imara aykırı yapı yönünden ise davalı taşınmazındaki binaların 3194 Sayılı İmar Yasasının 14. maddesi uyarınca belirlenen 3 metrelik çekme mesafesine uyulmadığı gerekçesiyle bu bölümler yönünden yıkım isteminin kabulüne karar verilmiştir.

Bilindiği üzere salt imara aykırılık idareye ve idari yaptırımı ilgilendirir. Adli yargıda bu yöne dayanılarak yıkım kararı verilemez.

Hal böyle olunca davalının davacı taşınmazına yaptığı el atmayı yargılama aşamasında ortadan kaldırdığı gözetilerek el atmanın önlenmesi ve yıkım yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davalının kendi mülkiyet alanında kalan binanın yıkımına karar verilmesi doğru değildir.

Sonuç: Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK: nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 9.12.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.