1. Anasayfa
  2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2008/6707 K: 2008/8798 T: 10.07.2008


İmar parsellerinin dayanağını oluşturan imar şuyulandırma işlemi ile alınan idari kararların belediyece ittihaz edilmiş olması davadaki isteğin imar parsellerine ilişkin tapu sicil kayıtlarının iptali ile kadastral parselin ihyasına ilişkin olduğu gözetildiğinde davalı belediyeye husumet tevcihini gerektirmeyeceği, davacılara kayıt maliklerine karşı dava açmaları konusunda olanak tanınması, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi ve ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi.

Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, kadastro mahkemesi ilamı ile adlarına hükmen tescil edilen 1452 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması ile değişik imar parsellerine gittiğini, idari yargı yerince imar şuyulandırmasına ilişkin encümen kararının iptal edildiğini ileri sürerek tapu iptali ve 1452 parselin ihyası isteğinde bulunmuştur.

Davalı, imar parsellerinin 3. kişilere satıldığını, üzerine meskenler yapıldığını, verilecek kararın uygulama imkanı bulunmadığını bildirip davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, imar şuyulandırmasına ilişkin idari kararın iptal edildiği, tescil işlemlerinin dayanağının ortadan kalktığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dava, imar parsellerinin kadastral mülkiyet ve geometrik duruma döndürülmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delilerden, daha önce kadastro mahkemesinde görülen dava sonunda 1452 parsel sayılı taşınmazın davacılar adına tescil edilerek derecaattan geçmek suretiyle hükmün kesinleştiği, Türk Medeni Kanununun 705. maddesi hükmü uyarınca tescilden önce taşınmazların mülkiyetinin davacılara geçtiği, ancak davanın devamı sırasında kadastrosu yapılan dava konusu taşınmazla ilgili imar şuyulandırması gerçekleştirilerek muhtelif imar parsellerinin tekemmül ettiği ve dava dışı bir çok kişi adına imar sicil kayıtlarının oluştuğu, ne var ki, imar parsellerinin dayanağını teşkil eden idari tasarrufun idari yargı yerinde iptal edildiği ve imar çap kayıtlarının illetten (dayanaktan) mücerret hale geldiği, böylece yolsuz tescil durumuna düştüğü anlaşılmaktadır.

Davacılar, imar sicil kayıtlarının iptali ile eski kadastral parselin ihyası isteğiyle eldeki davayı husumeti belediyeye tevcih ederek açmışlardır.

Hemen belirtilmelidir ki, kayıt iptal ve tescil davalarının kayıt malikleri aleyhine açılması zorunludur. Sicil maliklerinin yer almadığı bir davada kaydın iptalinin yasal olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Diğer taraftan, imar parsellerinin dayanağını oluşturan imar şuyulandırma işlemi ile alınan idari kararların belediyece ittihaz edilmiş olması davadaki isteğin imar parsellerine ilişkin tapu sicil kayıtlarının iptali ile kadastral parselin ihyasına ilişkin olduğu gözetildiğinde davalı belediyeye husumet tevcihini gerektirmeyeceği, bir başka ifadeyle belediye aleyhine açılan davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.

O halde, davacılara kayıt maliklerine karşı dava açmaları konusunda olanak tanınması açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi ve ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetli değildir.

Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.07.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.