Mahkemece imar parselleri hakkında imarla oluşan sicil kayıtlarının iptaline karar verilmeksizin eski hale ihya kararı verilerek, hüküm fıkrasının infazda sorun çıkaracak biçimde oluşturulması doğru değildir.
Dava, kadastral parselin ihyası, elatmanın önlenmesi ve yıkım, birleşen dava, kadastral parselin ihyası olmazsa tazminat, karşı dava ise, temliken tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, asıl davada 653 sayılı kadastral parselin ihyası davasının kabulüne, davacının diğer talepleri hakkında ( elatmanın önlenmesi, yıkım ) karar verilmesine yer olmadığına, karşı davanın ( temliken tescil davasının ) reddine, davacı Hazinenin birleşen 1223 sayılı kadastral parselin ihyası davasında, taraf sıfatı kalmadığından Seyhan Belediye Başkanlığı hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Çukurova Belediye Başkanlığı ve B.. Ş.. hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1223 sayılı parselin öncesinde ihdasen, 653 sayılı kadastro parselinin ise ifrazen ( kadastro tesbitine itiraz üzerine hükmen) Hazine adına tescil edildiği ve Seyhan Belediyesince başka birçok parselle birlikte 37 nolu imar düzenlemesine tabi tutulduğu, bu imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edilmesi üzerine bilahare davalı Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan ikinci imar düzenlemesinin de idari yargı yerinde iptal edildiği, taşınmızın yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan Belediyenin de davaya dahil edildiği görülmektedir.
Davacı Hazine eldeki davada, çekişmeli taşınmazlarda yapılan imar uygulamalarının iptal edildiğini, sicilin dayanaksız hale geldiğini ileri sürerek, kadastral ve ihdas parselinin ihyası olmazsa tazminat ve elatmanın önlenmesi, yıkım istemiştir.
1)-Mahkemece, asıl davanın konusunu teşkil eden 653 sayılı kadastral parselin sicil kayıtlarının illetini teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek kayıtların dayanaksız hale geldiği ve sicil kaydının yolsuz tescil durumuna düştüğü belirlenmek ve benimsenmek suretiyle bilirkişi rapor ve krokisinde gösterildiği üzere eski hale ihya davasının kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalılar Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile davalı- karşı davacı B..’in bu yöne ilişki temyiz itirazları yerinde değildir reddine,
Ne var ki, mahkemece imar parselleri hakkında imarla oluşan sicil kayıtlarının iptaline karar verilmeksizin eski hale ihya kararı verilerek, hüküm fıkrasının infazda sorun çıkaracak biçimde oluşturulması doğru değildir.
2)-Öte yandan, birleşen davanın konusunu teşkil eden 1223 sayılı ihdas parseli yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de; sicil kayıtlarının illetini teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek kaydın dayanaksız hale geldiği ve sicilin yolsuz tescil durumuna düştüğü belirlenmiş olup, ihdasen oluşan dava konusu parsel kapsamında kalan yer yönünden, çekişmeli taşınmazın davalı Seyhan Belediyesi sınırları kapsamından çıkarıldığı ve anılan Belediyenin bu nedenle de taraf sıfatının kalmadığı gözetilerek, davalı Seyhan Belediyesi yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, diğer davalılar yönünden ise davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği de kuşkusuzdur.
Diğer taraftan, asıl davada kadastral parselin ihyası davası kabul edildiğine göre, bu sonuç karşısında davalı B..’in bu taşınmazla hukuki ve kişisel bir ilgisi kalmadığı gözetilerek, davacı Hazinenin elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin de kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.
3)-Karşı davanın konusunu oluşturan temliken tescil davası bakımından, karşı davanın davacısı B..’in yaptığı muhdesatların özellikleri ve nitelikleri nazara alındığında TMK’nun 724. maddesine dayalı davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
Ne var ki, davalı ( karşı davanın davacısı) Bülent, oluşturulan imar parsellerinin adına kayıtlı olduğu dönemde ve mülkiyet hakkına sahip olduğu inancıyla yıkımı istenen muhtesatları yapmıştır. Bu durumda, bu tür bir yapılanmada kötüniyetli olduğu düşünülmemelidir. Ancak, bu nedenle davacı Hazineye izafe edilecek bir kusur da bulunmamaktadır. Keza, taraflar arasında ( yani Hazine ile B..arasında ) kurulmuş herhangi bir hukuksal ilişki yoktur. O halde, muhdesatların bedelinden Hazinenin sorumlu tutulması da mümkün değildir. Davacı B..’in var ise zararının karşılanmasını yasaya uyarlığı bulunmayan hatalı imar işlemini yapan kuruluşlardan isteyebileceği tabiidir.
4)-Öte yandan, asıl dava kabul edildiği ve ihyaya hükmedildiği halde, nispi karar ve ilam harcı da dahil olmak üzere yargılama masraflarının iptale konu idari işlemi yapan ve böylece dava açılmasına sebebiyet veren Belediyelere yüklenmesi gerektiğinin düşünülmemesi ve taşınmazın değeri üzerinden davacı taraf lehine nispi vekalet ücreti takdir edilmemesi de yerinde değildir.
Davalı Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve davalı- karşı davacı B.. Ş.’ın tüm temyiz itirazlarının reddine, davacı Hazinenin, temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.’nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.