Taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğundan, hüküm altına alınması gerekli karar ilam harcı ve avukatlık ücretinin maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi doğru değildir.
Dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kök parselin ihyası ile hazine adına tescili olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkin olup, Seyhan Belediyesi hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, eski hale ihya isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen kararın davacı, davalı Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile dahili davalı Çukurova Belediye Başkanlığı tarafından temyizi üzerine, Dairece; ” çekişmeli taşınmazın dayanağını oluşturan idari işlemin idari yargıda iptal edilerek kesinleştiği, böylece taşınmaza ait sicil kaydının TMK’nun 1025.maddesi hükmü gereğince yolsuz tescil durumuna düştüğünün sabit olduğu, ancak böyle bir davayı açması gerekli olan kişinin imar öncesi taşınmazda mülkiyet sahibi olması gerekeceği, çekişmeli taşınmazın öncesini oluşturan 784 parsel sayılı taşınmazın 3194 sayılı İmar Yasasının 17.maddesi uyarınca yoldan ihdasen Seyhan Belediyesi adına sicil kaydı oluştuğuna göre, taşınmazın üzerinde Hazine’nin mülkiyetten kaynaklı bir hakkının bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı, kabule göre de; imar parseleri hakkında imarla oluşan sicil kayıtlarının iptaline karar verilmeksizin eski hale ihya kararı verilmiş olmasının doğru olmadığı gibi, ihyasına karar verilen 784 parsel sayılı taşınmazın 5622 ada 7 parsel sayılı imar çapının içinde kapsadığı bölüm belirlenip krokiye bağlanmadan, sadece anılan imar parseli içinde kaldığı belirlenerek infazda sorun çıkaracak biçimde karar verilmesi de isabetsizdir” gerekçesiyle bozulmuş, davacı vekilince karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur.
Hemen belirtmek gerekir ki, özellikle; 3194 sayılı İmar Kanunu düzenlemeleri kamu düzenine ilişkin bulunduğundan kazanılmış hak olgusundan bahsedilemez.
Ayrıca, Seyhan Belediyesince yapılan 42 nolu imar düzenlemesinin çekişme konusu alanla ilgili olarak halen geçerliliğini koruduğu, anılan 42 nolu imar düzenlemesi ile ilgili idari yargıda dava açılarak işlem iptal ettirilmedikçe eldeki davanın dinlenme olanağının bulunmadığı da gözetilerek mahkemece davanın reddine karar verilmiş olması bu sebeple de doğru olduğuna göre, işin esası bakımından Daire kararında bir isabetsizlik yoktur.
Ancak, taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğundan, hüküm altına alınması gerekli karar ilam harcı ve avukatlık ücretinin maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi doğru değildir.