1. Anasayfa
  2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2012/17264 K: 2013/2776 T: 27.02.2013


Sicil kaydının illetini teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek kaydın dayanıksız hale gelmesi ve sicilin yolsuz tescil durumuna düştüğünün belirlenmesi durumunda eski hale ihya isteğinin kabulü gerekir

Dava, imar işleminin iptali nedeniyle kök parselin ihyası suretiyle Hazine adına tescili isteğine ilişkindir. Mahkemece, S. Belediyesi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar yönünden davanın esastan reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın öncesinde tescil harici taşlık alandan ihdasen Hazine adına tescil edildiği ve S. Belediyesince başka bir çok parselle birlikte 37 nolu imar düzenlemesine tabi tutulduğu, daha sonra aynı bölgede A. Büyükşehir Belediyesi tarafından imar düzenlemesi yapıldığı, her iki imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edilerek, idari yargı kararlarının kesinleştiği, dava konusu yerin yargılama sırasında yeni kurulan Ç. Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan Belediyenin de davaya dâhil edildiği görülmektedir.

Dava konusu yerin, yargılama sırasında yeni kurulan Ç. Belediye sınırları içerisine dahil edildiği ve bu nedenle davalı S. Belediyesi’nin taraf sıfatının kalmadığı gözetilerek S. Belediyesi yönünden yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.

Ancak, sicil kaydının illetini teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek kaydın dayanıksız hale geldiği ve sicilin yolsuz tescil durumuna düştüğü belirlenmiş olup, ihdasen Hazine adına oluşan dava konusu parsel kapsamında kalan yer yönünden eski hale ihya isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.

Hal böyle olunca; imar işlemlerinin idari yargı yerinde görülüp kesinleşen davalar ile iptal edildiği ve sicilin dayanağı kalmadığı gözetilerek eski hale ihya isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, mahallinde yapılan uygulama neticesinde teknik bilirkişiden alınan rapor ekindeki kroki de infaza elverişli olmadığı halde bu eksikliğin giderilmemiş olması da doğru değildir.

Kabule göre de; taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğundan hüküm altına alınması gerekli avukatlık ücretinin maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir.