Taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğundan hüküm altına alınması gerekli karar ilam harcı ile avukatlık ücretinin maktu olması gerekeceği de açıktır.
Asıl ve birleşen dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kök parselin ihyası ile Hazine adına tescili, mümkün olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkin olup, Seyhan Belediyesi hakkında hüküm kurulmasına yerolmadığına, eski hale ihya isteğinin kabulüne dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairece; somut olayda Seyhan Belediyesince yapılan 38 nolu imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edilmediği, halen geçerliliğini koruduğu dosya içinde bulunan bilirkişi raporu ve aynı nitelikteki emsal dosyalardan anlaşıldığı, o halde, anılan 38 nolu imar düzenlemesi ile ilgili idari yargıda dava açılarak işlem iptal ettirilmedikçe eldeki davanın dinlenme olanağının bulunmadığı, hal böyle olunca, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerektiği, kabule göre de, imar parselleri hakkında imarla oluşan sicil kayıtlarının iptaline karar verilmeksizin eski hale ihya kararı verilmiş olmasının, yolda kalan kısmın terkinine karar verilmesinin isabetsiz olduğu, öte yandan, birleşen dava hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin doğru olmadığı, davanın kabulüne karar verildiği halde, harcın belirlenen dava değeri üzerinden alınmamış olması, diğer taraftan, belirlenen dava değeri üzerinden davacı yararına nispi vekalet ücretine karar verilmesi yerine maktu avukatlık parasına hükmedilmesinin doğru olmadığı gibi, dava kabul edildiği halde davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının da isabetsiz olduğu hususlarına değinilerek bozulmuş, davacı vekili ile davalı Çukurova Belediye Başkanlığı vekilince karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur.
Hemen belirtmek gerekir ki, özellikle; 3194 sayılı İmar Yasası düzenlemeleri kamu düzenine ilişkin bulunduğundan kazanılmış hak olgusundan bahsedilemiyeceğine göre, ” kabule göre harcın belirlenen dava değeri üzerinden alınması, davacı yararına da belirlenen dava değeri üzerinden nispi vekalet ücretine karar verilmesi gerektiği ” hususlarına değinen kısım dışında Dairenin anılan bozma kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Öte yandan; kamusal bir uygulama olan ve kişilerin iradesi dışında gerçekleştirilen imar işlemine karşı açılan davalarda kabul kararı verilmesi halinde imar parsel maliklerine yargılama gideri ile bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinin yüklenemeyeceği tartışmasızdır.
Diğer taraftan; taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğundan hüküm altına alınması gerekli karar ilam harcı ile avukatlık ücretinin maktu olması gerekeceği de açıktır.
Ne var ki, mahkemenin kabulüne göre; davanın açılmasına davalı Adana Büyükşehir Belediyesi ile Seyhan Belediyesi’nin yapmış oldukları işlemlerin sebep olduğu, çekişme konusu bölümün yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içerisine dahil edilerek Seyhan Belediyesi ile ilgisinin kalmadığı gözetilerek hakkında bu nedenle karar verilmesine yerolmadığına şeklinde hüküm kurulan Seyhan Belediyesi yararına avukatlık ücretinin hüküm altına alınmış olması doğru olmadığı gibi, dava kabul edildiği halde yargılama giderlerinin bir bölümünün davacı üzerinde bırakılmış olması da isabetsizdir.
Yine kabule göre; ihyasına karar verilen çekişme konusu taşınmazın Hazine adına tescili yönünde hüküm kurulmamış olması da doğru değildir.
Değinilen bu hususlar karar düzeltme istemi üzerine bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, Dairenin 08.12.2011 tarih, 2011/9874 Esas, 2011/12524 Karar sayılı bozma ilamında ” davanın kabulüne karar verildiği halde, harcın belirlenen dava değeri üzerinden alınmamış olmasının isabetsiz olduğu, diğer taraftan, belirlenen dava değeri üzerinden davacı yararına nispi vekalet ücretine karar verilmesi yerine maktu avukatlık parasına hükmedilmesinin de doğru olmadığı” yönündeki bölümün bozma ilamından çıkartılarak, anılan bozma ilamına yukarıda belirtilen gerekçeler ilave edilmek suretiyle yerel mahkemenin 11.03.2010 gün ve 2008/282 Esas, 2010/119 sayılı kararının BOZULMASINA, sair karar düzeltme istekleri yerinde görülmediğinden REDDİNE, 27.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.