1. Anasayfa
  2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2012/7688 K: 2012/8286 T: 02.07.2012


Öte yandan tapu iptal ve tescil davaları kural olarak kayıt maliklerine karşı açılır ancak eldeki davanın özelliği itibariyle kayıt malikleri yanısıra işlemi yapan Belediyeye de husumetin yöneltilmesi mümkündür.

Dava; kadastral parselin ihyası isteğine ilişkindir. Mahkemece; aktif ve pasif husumet ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içerği ve toplanan delillerden; 759 ada, 4 kadastral parselin 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca yapılan imar uygulaması sonucunda 1798 ada, 5,6,7 sayılı imar parsellerinin oluştuğu anılan idari işlemin Kastamonu İdare Mahkemesinin, 2005/1058 Esas, 2006/428 karar sayılı ve 30/05/2006 tarihli ilamı ile iptal edilerek kararın 30/05/2006 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın kadastral parselin paydaşı olan Faruk tarafından açıldığı, diğer paydaş Mediha’nın ise dava dışı kaldığı, davanın işlemi yapan idareye (Belediyeye) yöneltildiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere; Türk Medeni Kanunu’nun 693/3. fıkrası; paydaşlardan herbirinin bölünemeyen ortak menfaatin korunmasını, diğer paydaşları temsilen isteyebileceğini öngörmektedir. Bu durumda davanın paydaş tarafından açılmasında anılan Yasaya aykırı bir yön yoktur. Ne var ki; bir taşınmazın dava edilen pay yönünden kadastral parsele, diğer pay yönünden imar parseline ilişkin olması hukuken mümkün olmadığı gibi hem taşınmazın geometrik ve hukuksal durumu ve hem de niteliği itibariyle doğru sicil oluşturma ilkesine de aykırı olacağı tartışmasızdır. Olaya bu açıdan bakıldığında paydaşlar arasında zorunlu dava arkadaşlığının söz konusu olduğu kabul edilmelidir.

Öte yandan tapu iptal ve tescil davaları kural olarak kayıt maliklerine karşı açılır ancak eldeki davanın özelliği itibariyle kayıt malikleri yanısıra işlemi yapan Belediyeye de husumetin yöneltilmesi mümkündür.

Oysa eldeki dava; yalnızca Belediye’ye yöneltilmiştir. Davanın pasif husumet yönünden görülebilmesi, kayıt maliklerinin davalı safhında yer almasına bağlıdır.

Hal böyle olunca; davacıya diğer paydaşı da davaya dahil etmesi ve dava dışı kalan imar parseli malikleri aleyhine dava açması için önel verilmesi, dava açıldığı taktirde eldeki dava ile birleştirilmesi, ondan sonra taraf delillerinin eksiksiz toplanması, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan, yanılgıya düşülerek eksik soruşturmayla yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.