1. Anasayfa
  2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/14511 K: 2014/17225


Tapu Sicil Tüzüğü’nün 74. maddesinde ana veya yardımcı siciller üzerinde yapılmış hata veya eksiklikler ile aynı Tüzüğün 75. maddesinde tapu sicil bilgilerinin güncellenmesi ve eksikliklerin, ilgililerin başvuruları üzerine Tapu Müdürlüklerince düzeltilebileceği düzenlenmiştir. Davacı, işlem yapmak üzere Tapu Müdürlüğü’ne başvurduğuna, ancak talebi kabul edilmeyerek işlem yapılamadığına göre, davacının dava açmakta korunmaya değer hukuki yararının bulunduğu kuşkusuzdur.

Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

KARAR- Dava, tapu kayıt maliki ile davacının aynı kişi olduğunun tespitine ilişkindir. Mahkemece, davacının kim olduğunun Tapu Müdürlüğünce belirlenebileceği ve davacının söz konusu davayı açmakta korunmaya değer hukuki yararının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 185 ada 38 parsel sayılı taşınmazın 235/7050 payının “Abdurrahman oğlu H.. A..” adına hükmen 20/03/1990 tarihinde tescil edildiği, başka kimlik bilgisinin bulunmadığı anlaşılmıştır.

Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soyisim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme ve tespit davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.

Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nın 382/2-ç-1 maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre Sulh Hukuk Mahkemesi’nde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanun’un 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür.

Tapuda kayıt düzeltilmesi veya tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan herhangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin aktif dava ehliyeti vardır.

HMK’nın geçici 1. maddesi gereğince “ Bu Kanun’un yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanun’un yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” Kanun’un yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinde sonra yapılan taleplerin Tapu Müdürlüğü”ne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir.

Bu tür işlerde mahkemece, sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile tespiti istenen kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.

1-Dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile hükmen tescil edilmiş ise ilgili dosya veya kesinleşmiş karar getirtilmelidir.

2-Nüfus Müdürlüğü’nden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, tespiti istenen kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.

3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.

4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir

5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.

Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.

Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında, hükme yeterli bir araştırma yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur.

Tapu Sicil Tüzüğü’nün 74. maddesinde ana veya yardımcı siciller üzerinde yapılmış hata veya eksiklikler ile aynı Tüzüğün 75. maddesinde tapu sicil bilgilerinin güncellenmesi ve eksikliklerin, ilgililerin başvuruları üzerine Tapu Müdürlüklerince düzeltilebileceği düzenlenmiştir. Davacı, işlem yapmak üzere Tapu Müdürlüğü’ne başvurduğuna, ancak talebi kabul edilmeyerek işlem yapılamadığına göre, davacının dava açmakta korunmaya değer hukuki yararının bulunduğu kuşkusuzdur.

Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan ilke ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması, taşınmazın edinimine dayanak mahkeme kararının ilgili Tapu Müdürlüğünden getirtilmesi, taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta marifetiyle kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığının soruşturulması; dosyada mevcut tapu kaydı ve kadastro tutanağı, nüfus araştırması ve tanık beyanları bir bütün halinde değerlendirilerek, kayıtta malik olarak gözüken “Abdurrahman oğlu H.. A..”la davacının aynı kişi olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davacının hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.

Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.