Dava, tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemine ilişkindir. Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt malikiyle ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır.
DAVA: Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne dair olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi. Tetkik Hakiminin raporu okundu, açıklamaları dinlendi. gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemine ilişkindir. Davacı, kök 38 numaralı parselden ifrazla oluşan 283 ve 284 numaralı parsellerle ilgili İsparta 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/1457 Esas sayılı dosyasından ortaklığın giderilmesi davası açtığını, anılan dosyanın yargılaması sırasında tapu sicil kaydına paydaşlardan “H. kızı A. S. G.’ın” isminin yalnızca “S. G.” olarak yazılı olduğunun, kayıtlarda baba adının da yeralmadığının, yine paydaşlardan “Ö. kızı M. P.’ın da” isminin hatalı olarak “H. M.” olarak kayıtlı olduğunun anlaşılması sebebiyle anılan kayıtların düzeltilmesi konusunda yetki verildiğini ileri sürerek sözkonusu kayıtların nüfus kayıtlarına uygun olarak düzeltilmesi istekli eldeki davayı açmıştır.
Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının iddialarının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu tür işler, 6100 Sayılı H.M.K.nın 382/ ( 2 ). fıkrasının 2-ç-1 ) bendi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına dair bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür ve işin niteliği itibarıyla maktu harç alınır.
Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu malikiyle mirasçıları isteyebilir.
Bunun yanı sıra, 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgilerinin düzeltmesini isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava sebebiyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin takip yetkisi vardır.
H.M.K.nın geçici 1. maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve dair hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 1.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir.
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt malikiyle ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1- )Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları ( ilk tesis ve tedavülleriyle ) ve kadastro tutanakları ( tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle ) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna dair tüm belgelerle birlikte getirtilmelidir.
2- )Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişiyle aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanaklarıyla bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3- )Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığıyla kayıt malikiyle aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4- )İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5- )Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir. Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekalet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamalıdır. Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez.
Şöyle ki özellikle; çekişmeye konu taşınmazların ifraz öncesi geldiği kök parselin kadastro tutanağı, kadastro tutanağına dayanak belgeler ( revizyon gören tapu kaydı, vekaletname, veraset ilamı vs. ) ile arada bağlantıyı sağlayacak şekilde ilk tescilinden itibaren tüm gitti tedavüllü tapu kayıtlarının getirtilip değerlendirilmediği, yine karar örneği evrak arasına alınan Isparta 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2004/243 Esas, 2005/82 Karar sayılı dava dosyasının getirtilip incelenmediği, tapu kaydında yer aldığı şekilde “Ö. kızı H. M.” ve “S. G.” adında İsparta merkez, bağlı ilçe. belde ve köylerinde kayıtlı herhangi bir şahsın kaydının bulunup bulunmadığının ilgili nüfus müdürlüğünden sorulmadığı, İsparta Gülcü Mahallesi ve çevre mahallelerde kayıt maliklerini tanıyan kişilerin olup olmadığı konusunda zabıta araştırması yaptırılmadığı anlaşılmaktadır.
O halde; yukarda değinilen ilkeler ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulüyle hükmün ( 6100 Sayılı Kanunun geçici 3. maddesi yollaması ile ) 1086 Sayılı H.U.M.K.un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, 29.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.