Miras bırakanın kendisine intikal eden çekişme konusu taşınmazlardaki 1/4 payını vasiyetname yolu ile davalılara bıraktığı kayden sabittir. Bu işlem yönünden yukarıda açıklanan 01.04.1974 tarih, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanma yeri yoktur. Hal böyle olunca; murisin davalılara vasiyetname ile bıraktığı miras payları yönünden muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davanın reddine karar verilmesi gerekir
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi … raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Asıl ve birleşen davalar, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davaların kabulüne karar verilmiştir.
Toplanan deliller ve dosya içeriğinden tarafların ortak miras bırakanları Y.. K..’nın 02.11.2009 tarihinde, Zineti Kaya’nın ise 30.10.2010 tarihinde öldüğü, geride çocukları davacılar E.. K.. ile H.. K.. ile oğlu Recep’in çocukları Erhan, Ergün, Aylin, Aslı ve eşi Nagihan’ın yanı sıra yine murislerin çocukları olan davalılar Perihan ile Reyhan’ın mirasçı olarak kaldıkları, miras bırakan Yunus’un 13.08.2009 tarihinde kayden malik olduğu taşınmazlardan 14 adedini kızı davalı Reyhan’a, 2 adedini ise diğer kızı davalı Perihan’a intifa hakkını üzerinde bırakmak suretiyle çıplak mülkiyetlerini satış yolu ile temlik ettiği, mahkemece, temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak yapıldığı benimsenerek davanın kabulüne karar verildiği ve bu kararın temyiz edilmediği, muris Zineti’nin 31.05.2010 tarihinde yapılan resmi vasiyetname ile eşi muris Yunus’tan irsen intikal eden taşınmazları kızları olan davalılara bıraktığı ve ölüme bağlı tasarruf ile yapılan bu temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı gerekçesiyle birleşen davanın da kabuledildiği, temyizin de münhasıran bu karara yönelik olarak davalılarca yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanununun 706, Türk Borçlar Kanununun 237 ve Tapu Kanununun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki, bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; miras bırakan Zineti ‘nin eşi Yunus’tan kendisine intikal eden çekişme konusu taşınmazlardaki 1/4 payını vasiyetname yolu ile davalılara bıraktığı kayden sabittir. Bu işlem yönünden yukarıda açıklanan 01.04.1974 tarih, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanma yeri yoktur.
Hal böyle olunca; muris Zineti’nin davalılara vasiyetname ile bıraktığı miras payları yönünden muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’ un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 7.4.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.