Mirasbırakanın sağlar arası tasarruflarından ölümünden önceki bir sene içinde yaptığı bağışlamalar kast aramaksızın mutlak tenkise tabidir. Bir yıldan daha önceki bağışlamalar ise, saklı pay kuralarını etkisiz kılmak kastıyla yapılmış oldukları takdirde tenkis edilebilir. Davacılar, temlikin saklı payı zedeleme kastı ile yapıldığını ileri sürerek eldeki davayı açtıklarına göre bu iddialarını kanıtlamakla yükümlüdürler.
Taraflar arasında görülen sözleşmenin iptali, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece murisin yaptığı bağış işleminin muvazaaya dayalı olarak iptali isteminin reddine, tenkis isteğinin ise kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi . .. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, tenkis isteğine ilişkindir. Davacılar, mirasbırakan Münir paydaşı olduğu 25328 ada 5 parseldeki payını intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini davalıya bağışladığını, kat irtifakı ile 1,2 ve 6 nolu bağımsız bölümlerin davalıya özgülendiğini, sözleşmenin ekinde doktor raporunun bulunmadığını ve saklı paylarının zedelendiğini, ileri sürerek aktin iptali olmazsa tenkise; yargılama sırasında ise hasren tenkise yönelik karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, bağış işleminin iptali isteğinin dinlenemeyeceğini, bağışlamanın saklı payı zedeleme kastıyla yapılmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,murisin yaptığı bağış işleminin iptali isteminin reddine; tenkis isteğinin ise bilirkişi raporuna atfen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği, toplanan deliller ve eksiğin tamamlanması suretiyle getirtilen belgelerden; 1924 doğumlu mirasbırakan Münir Çalıkuşu’nun 27.03.2012 tarihinde öldüğü, geriye ikinci eşi davacı Emine ile ilk eşi Hatice’den olma çocuğu davacı Mukaddes’i mirasçı olarak bıraktığı, davacı Emine ile birlikte 173/1301 şer oranda paydaşı oldukları 25328 ada 5 parseldeki paylarını intifa haklarını üzerlerinde bırakarak çıplak mülkiyetini davalıya 11.02.1992 tarihli akit ile bağışladıkları,1996 yılında kat irtifakı kurularak 1, 2, 6, 7 ve 16 nolu bağımsız bölümlerin müstakilen, 15 nolu bağımsız bölümün ise 5/92 oranında davalı adına özgülendiği, bilahare 7, 15 ve 16 nolu bağımsız bölümlerin dava tarihinden önce 3. kişilere satış suretiyle devredildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, mirasbırakanın sağlar arası tasarruflarından ölümünden önceki bir sene içinde yaptığı bağışlamalar kast aramaksızın mutlak tenkise tabidir.(TMK. md.565/3) Bir yıldan daha önceki bağışlamalar ise, saklı pay kuralarını etkisiz kılmak kastıyla yapılmış oldukları takdirde tenkis edilebilir. (TMK. md.565/4)
Öte yandan; Türk Medeni Kanununun 6. maddesi gereğince “Herkes iddiasını ispat etmekle mükelleftir”. Yine 6100 sayılı HMK’nın 190/1 maddesi gereğince “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”
Somut olaya gelince; davacılar, temlikin saklı payı zedeleme kastı ile yapıldığını ileri sürerek eldeki davayı açtıklarına göre bu iddialarını kanıtlamakla yükümlüdürler.
Ne var ki, davacılar vekili 30.05.2013 tarihli oturumda tanıklarının dinlenmesinden vazgeçtiğini bildirmiş, iddiayı kanıtlar nitelikte başka bir delil de bildirmemiştir.
Hâl böyle olunca; iddianın kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu yön üzerinde durulmadan yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Kabule göre de; mirasbırakanın temlik dışı terekesini oluşturan 25326 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tenkis hesabına dahil edilmemesi doğru olmadığı gibi terekenin değerlendirilmesinde yükümlü olduğu davacı Emine’nin 1/2 intifa hakkının gözetilmemesi de isabetsizdir.
Davalı vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazı yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.