1. Anasayfa
  2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2016/16038 K: 2016/10863 T: 5.12.2016


Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.  Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden olan vekâlet ücretinden sorumlu tutulmamalıdır.

Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne dair olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR: Dava, tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemine ilişkindir. Davacı, dedesi … 270 parsel sayılı taşınmazda iki ayrı pay sahibi olduğunu, tapu kaydında 1/2 pay sihibi …” 6/16 pay sahibi …baba adının ise “…” olarak yazıldığını ileri sürerek …’ın aynı kişi olduğunun tespiti ile bu hususun düzeltilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 270 parsel sayılı taşınmazda 1/2 ve 6/16 pay sahibi… baba adının birinde … diğerinde ise … şeklinde farklı yazıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle“…” olarak geçen kişilerin aynı kişi olduğunun tespitine karar verilmiştir.

Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.

HMK’nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve dair hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir.

Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:

1- )Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları ( ilk tesis ve tedavülleriyle ) ve kadastro tutanakları ( tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle ) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna dair tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.

2- )Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.

3- )Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.

4- )İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.

5- )Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.

Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.

Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.  Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden olan vekâlet ücretinden sorumlu tutulmamalıdır.

Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yukarda belirtilen ilkeler çerçevesinde hükme yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleme olanağı yoktur.

Şöyle ki; davaya konu 270 parsel sayılı taşınmaza dair tesis kadastro tutanağının incelenmesinden taşınmazın ½ payla … ) adına tespit gördüğü ve … ölümü ile de mirasçılarına intikal ettiği gözlenmiştir.

Ancak mahkemece 1927 tarihli tesis kadastrosunun dayanağı olan … kayıtlar tercüme ettirilerek denetlenmemiş, paydaşlardan… babası …’ın eş ve cocuklarını gösterir nüfus aile kaydı yeterince araştırılmamış, nüfus ve zabıta araştırması tapu kayıtlarına uygun yapılmamıştır.

Hâl böyle olunca, 1927 tarihli tesis kadastrosunun dayanağı olan … kayıtların tercüme ettirilmesi, kayıt maliklerinden … babası olan … eş veçocuklarını gösterir nüfus aile kayıtlarının gerekirse … temin edilmesi, nufus ve zabıta araştırmalarının tapu kayıtlarına uygun şekilde yapılması,davacı… mirasçısı olup olmadığının ve davacı sıfatının bulunup bulunmadığının tesbit edilmesi, yukarda değininilen ilkeler ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak…İsimli kişilerin aynı kişiler olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek sonuca gidilmesi doğru değildir.

SONUÇ : Davalının bu yöne dair temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün ( 6100 Sayılı Kanun’un geçici 3.maddesi yollaması ile ) 1086 Sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 05.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.