1. Anasayfa
  2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2016/7798 K: 2016/6898


Akit tablosu, dayanak tapu kaydı, kadastro tutanağı gibi belgelerde var olan çelişkiler veya hatalı yazımlar nedeniyle, idarece tapu maliklerinin talepleri kabul edilmemektedir. Ancak, tapuda intikal işlemlerinin yaptırılabilmesi için “çoğun içinde az da vardır” kuralı gereğince bir tespit hükmü kurulması gerekeceği açıktır.

Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda; yerel mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, davacı tarafından esasa, davalı vekilince vekalet ücretine hasren yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR- Dava, tapu kaydında düzeltim istemine ilişkindir. Davacı, 101 ada 38, 101 ada 39, 390 ada 9 ve 395 ada 7 parsel sayılı taşınmazların kayıt maliki olduğunu, ancak dava konusu taşınmazların kadastro tespiti esnasında T.C kimlik numarası, medeni hali, cilt ve sıra numarası ile doğum tarihinin yanlış yazıldığını ileri sürerek, tapu kayıtlarında T.C. kimlik numarasının, doğum tarihinin, cilt ve sayfa numarasının, nüfus kaydına uygun şekilde düzeltilmesini istemiştir.

Davalı, davacının nüfus bilgilerinde çelişki bulunduğunu, öncelikle bu durumun düzeltilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Mahkemece, kayıt malikinin adı, soyadı ve baba adında mevcut hataların düzeltilebileceği, kimlik numarası, doğum tarihi ve cilt no gibi bilgilerin düzeltilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki; 22.07.2013 tarihli ve 2013/5150 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Tapu Sicili Tüzüğü’nün “Mülkiyet Hakkının Tescili” başlıklı 27. (18.05.1994 tarihli ve 94/5623 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Tapu Sicili Tüzüğü’nün 25.) maddesinde kütükte bulunması zorunlu bilgiler; malikin adı, soyadı, baba adı, edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarası olarak belirlenmiştir. Görüldüğü gibi bunların arasında T.C kimlik numarası, medeni hali, cilt ve sıra numarası ile doğum tarihi yer almamıştır. Dolayısıyla, tapu kütüğünde bulunması zorunlu olmayan nüfus bilgisinin ilavesi veya düzeltilmesi dava yoluyla istenemez.

Ne var ki; akit tablosu, dayanak tapu kaydı, kadastro tutanağı gibi belgelerde var olan çelişkiler veya hatalı yazımlar nedeniyle, idarece tapu maliklerinin talepleri kabul edilmemektedir. Ancak, tapuda intikal işlemlerinin yaptırılabilmesi için “çoğun içinde az da vardır” kuralı gereğince bir tespit hükmü kurulması gerekeceği açıktır.

Hâl böyle olunca; davacının iddiaları doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak çekişmeye konu taşınmazların malikinin davacı olduğunun belirlenmesi halinde, tapu kayıt maliki ile davacının aynı şahıs olduğunun tespiti şeklinde bir tespit kararı verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.

Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.