Mahkemece sadece, meranın ıslahı için gerekli giderin hüküm altına alınması gerekirken, kal kararının infazı için saptanan bedelinde tazminat miktarına eklenmesi ve bu miktar için de faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28.1.2002 gününde verilen dilekçe ile meraya e el atmanın önlenmesi kal ve eski hale getirme bedelinin tahsili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25.6.2002 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Davacı Hazine, 280 sayılı mera parseline davalının ev yaparak elattığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, kal ve 620.076.000 TL eski hale getirme bedelinin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı temyiz etmiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, elatılan taşınmazın mera niteliğinde bulunması nedeniyle köy muhtarlığının tasarrufu ile satılmasının olanaklı bulunmamasına göre, elatmanın önlenmesi ve kal isteğinin kabulüne karar verilmesinde bir usulsüzlük görülmemiştir.
Ancak; davacı tarafından eski hale getirme bedeli olarak istenilen ve karar altına alınan miktar, hükme dayanak yapılan 17.4.2002 tarihli bilirkişi raporuna göre, mera üzerindeki yapının yıkım ve enkaz nakil bedeli, ıslah için toprak nakil bedeli, yem bitkisi tohumu ekme bedelinin toplamından oluşmaktadır. Anılan raporda, meranın eski hale getirilebilmesi için de toprak nakli ile tohum ve bunun ekiminin gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda bu işler için gerekli olan miktar eski hale getirme bedeli olarak kabul edilebilir.
Taşınmaz üzerindeki evin yıkım ve nakliyesi kal kararının infazı için istenebilecek miktardır. İİK: nun 30. maddesinde bir işin yapılmasına dair ilamların icrası düzenlenmiştir. Elatmanın önlenmesi ve kal kararlarında da davalı yanın haksız kullanıma son vermesi, kal’e konu şeyi yıkması hüküm altına alınmaktadır. Bu ilamlar da anılan madde uyarınca infaz edilir. Davalı, taşınmazı kullanmaktan vazgeçme ve kal konusu şeyi yıkmaz ise, 2. fıkra hükmünce, bilirkişilere infaz gideri hesaplattırıldıktan sonra, alacaklı onay verirse, ilerde hükme gerek kalmaksızın borçludan alınmak üzere, ondan peşin alınarak, onay vermezse borçlunun yeterli miktarda malı haciz ve paraya çevrilerek ilam gereği yerine getirilir.
Mahkemece yukarıda açıklandığı şekilde sadece, meranın ıslahı için gerekli giderin hüküm altına alınması gerekirken, kal kararının infazı için saptanan bedelinde tazminat miktarına eklenmesi ve bu miktar için de faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda yazılı nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 14.11.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yorumlar (1)