Avukatlık kanununa ve kamulaştırma kanununa göre kamulaştırma davalarında dava değerinin belli bir yüzdesinin ücret olarak kararlaştırılması B.K.nun 19. maddesi gereğince geçersizdir. Mahkemece hükmolunan değer üzerinden davacı avukatın hak ettiği ücretin belirlenmesi gerekir. Mahkemece, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Baro Hakem Kurulunca verilen kararın davacı tarafından icraya konulması ile ödeme yapıldığına ilişkin tahsilat makbuzları ibraz edildiğine göre, bu ödemelerin araştırılıp değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde değerlendirmeye alınmaması da usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
DAVA: Taraflar arasındaki vekalet ücret alacağı davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı, davalı avukatınca da duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan gelen olmadığından incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
K: Davacı, davalının kamulaştırma bedelinin artırılması davasında 22.3.2001 tarihli vekaletle avukatlığını yaptığını, davanın lehine sonuçlanıp icra dosyası ile de takip talebin de bulunduğunu, aynı tarihli ücret sözleşmesine göre dava miktarının % 23’nün ücret kararlaştırıldığını ancak 22.10.2002 azledildiğini ileri sürerek, fazla 30.000 YTL.vekalet ücretinin yasal istemiştir.
Davalı, ücret sözleşmesinin geçersiz olduğunu, boş olarak imzalatıldığını, talimatı olmadığı halde icra takibinde bulunduğunu, azlin haklı olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, 17.097 YTL. Vekalet ücretinin dava tarihinde yasal faizi ile davalıdan tahsiline ,fazla isteğin reddine karar verilmiş, hüküm,davacı ve davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı avukat ile davalı arasında yapılan 22.3.2001 tarihli ücret sözleşmesinde; el yazılı ilave ile işin konusunun 65 ve 66 nolu parsellerle ilgili bedel artırım davası açıp takip etmek olduğu açıklandıktan sonra, açılacak dava miktarının 341.946.350.000 TL. olduğu, dava miktarının % 23 kadarı olan 78.647.637.500 TL.nın ücret olarak ödeneceğinin yazılı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı avukatın aldığı vekalet ile davalı vekili olarak kamulaştırma bedelinin artırılması davasını açtığı mahkemece kısmen bedel farkının ödetilmesine karar verildiği ve 25.6.2002 tarihinde, de davacı avukat tarafından işlemiş faizi ile birlikte 10,8.453 YTL. nin icra takibi ile talepte bulunulduğu ve 22.10.2002 tarihinde de azledildigi dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır.
BK.nun 19. maddesinin ilk fıkrası gereğince, bir akdin mevzuu, kanunun gösterdiği sınır dairesinde serbestçe tayin olunur. Bu fıkranın 2. fıkrasında bu serbestinin sınırları gösterilmiş ve 20. maddede de, bir akdin mevzuu gayrimümkün veya gayrimuhik yahut ahlaka ( adaba )mugayir olursa o akit batıldır, hükmü getirilmiştir. Taraflar- arasındaki sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 1136 sayılı kanunun 164/2 maddesine göre, ” davada gösterilen başarıya göre değişmek ve % 25’i aşmamak üzere , dava olunan veya hükmolunacak şeyin belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir hükmüne göre sözleşmede başarıya göre değişen ücret belirlenmemiştir. Yine kamulaştırma kanununun 31. maddesine göre, artırılan kamulaştırma bedelinin tamamının veya bir kısmının avukata ait olacağının kararlaştırılması da yasaklanmıştır. Buna göre avukatlık kanununa ve kamulaştırma kanununa göre kamulaştırma davalarında dava değerinin belli bir yüzdesinin ücret olarak kararlaştırılması B.K.nun 19. maddesi gereğince geçersizdir.
Ayrıca sözleşmenin konusunu oluşturan bedel artırım davası, 341.946 YTL. üzerinden açılmış ve 46.425 YTL. üzerinden hükme bağlanmış ve kesinleşmiştir. Davalının 46.425 YTL. olarak gerçekleşen menfaati karşılığında 78.647 YTL. avukatlık ücreti ödeme yükü altına girmesi de B.K.nun 20. maddesi çerçevesinde açıkça “gayri muhik ” bir durum olup, sözleşmenin bu yönüyle de geçersiz olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece de, sözleşmede yazılı dava değeri 341.946 YTL. üzerinden 1136 sayılı yasanın 2.5.2001 tarihinde değişik 164/4 maddesine göre % 5’i oranına tekabül eden vekalet ücretine karar verilmiştir. Avukatlık Kanununa 13.1.2004 tarihinde 5043 eklenen geçici 21. maddeyi iptal ettiğinden avukatlık ücretinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda sözleşmelerin kurulduğu tarihte yürürlükte olan Avukatlık kanunun hükümlerinin uygulanması gerekir.
Somut olayda taraflar arasındaki ücret sözleşmesi yukarıda açıklandığı üzere geçersiz olduğuna göre, bu sözleşme tarihinde yürürlükte olan 4667 sayılı kanunla değişiklikten önceki 163/son maddesi gereği, o tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, mahkemece hükmolunan değer üzerinden davacı avukatın hak ettiği ücretin belirlenmesi gerekir. Mahkemece, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya ayıkırı olup bozmayı gerektirir.
3-Davalı tarafça, Baro Hakem Kurulunca verilen kararın davacı tarafından icraya konulması ile ödeme yapıldığına ilişkin tahsilat makbuzları ibraz edildiğine göre, bu ödemelerin araştırılıp değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde değerlendirmeye alınmaması da usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan 1. bent gereğince davacının tüm davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bent gereğince temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılan 217.00 YTL’ davacıya, 231.00 YTL.nın davalıya iadesine, 10.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.