1. Anasayfa
  2. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Kararları

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E: 2015/36816 K: 2017/1009 T: 31.1.2017


Dava, tazminat istemine ilişkindir. Dava konusu bağımsız bölümler teslim edilmiştir. Davacılar ve Belediye arasında düzenlenen muvafakat senedi içeriğinde işe başlama ve bağımsız bölümleri davacıya teslim etme sürelerine dair herhangi bir şart kararlaştırılmamıştır. Başka bir anlatımla, teslim süresi kararlaştırılmamış, teslim süresini belirleme yetkisi davalıya tanınmıştır. Ancak; davalı, bu yetkisini kullanırken, objektif iyiniyet kurallarına uygun davranmalı ve haklı nedenlere dayalı gecikmeler hariç, işin niteliğinin ve büyüklüğünün gerektirdiği imalât süresi içinde tamamlamalıdır.

DAVA: Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vekili ile davalı … Başkanlığı vekili geldi, diğer davalı gelmediğinden onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR: Davacılar, … Belediye sınırları içerisinde bulunan … mahallelerinde bulunan evlerin yıkılarak yerine kentsel dönüşüm projesi kapsamında daha … bir yerleşim alanı yapılması konusunda davalılar Toplu Konut İdaresi ve … Belediyesinin anlaştığını, bu kentsel dönüşüm projesine iştiraki sağlama için de, davalı … ve Belediye tarafından ilanlar yapılarak duyurular, afişler, broşür, el ve internet ilanları ve tanıtım kitapçıkları bastırıldığını ve bunların dağıtıldığını, yapılan sözleşmenin arsa bedeli karşılığı konut devrine dair olduğu, bu şartlı devir sözleşmesi uyarınca davacı hak sahiplerinin taşınmazlarını davalı…’ ne devrettiğini, ayrıca taşınmazı yine sözleşmeye göre diğer davalı … Belediyesine teslim ettiğini, davacıların sözleşmeye göre gereken edimlerini yerine getirdiklerini, davalıların konutları teslim etmediğini, tanıtım ve ilanlarda konutların 550 günde teslim edileceğinin taahhüt edildiğini, konutların tesliminde makul sürenin aşıldığını, 2007 yılında yapılan sözleşmenin üzerinden 52 ay geçmiş olmasına rağmen konutların hak sahiplerine teslim edilmediğini, davalıların konut teslim borcunun hukuki niteliğinin, Tüketici Kanununda belirtilen kampanyalı satış niteliğinde olup olmadığının, ekli el broşür, ilan ve tanıtım kitapçıklarındaki tanıtım ve reklamların da incelenerek tespiti ile bu konut projesi kapsamındaki teslime dair makul sürenin ne kadar olacağının bilirkişi incelemesi marifetiyle belirlenmesi gerektiğini ileri sürerek ıslahen 48.000,00 TL kira kaybı tazminatının yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı …, konutların tesliminin belediye tarafından yapılacağını, davacılar ile imzalanan protokolde gerek hak sahiplerinin tespiti gerekse konutların teslimi konusunda yükümlülüğün Belediyeye bırakıldığının açıkça düzenlendiğini, muvafakat senedinin konut satış sözleşmesi olmadığını, 28.11.2006 tarihli protokolün hükümleri doğrultusunda, hak sahiplerinin imzalamış olduğu muvafakat senedinde konutların ne zaman teslim edileceğine dair bir hüküm bulunmadığı gibi kira yardımı ile ilgili bir hüküm de bulunmadığını, muvafakat senedinin sözleşme olarak kabul edilmesi, bu sözleşmenin Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kampanyalı satış sözleşmesi olduğu, teslim için makul sürenin 17 ila 24 ay arasında olacağının tespitine yönelik taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, konutların toki ile diğer davalı arasında imzalanan protokol ve eki muvafakat senedi hükümleri gereğince yapılacak çalışmalar sonucu belirlenecek kriterler dikkate alınarak hazırlanacak konut satış sözleşmelerinin imzalanmasından sonra teslim edileceğini, davacılara teslim edilecek konutlardan sorumlu olmadığını savunarak öncelikle husumet yönünden reddine, aksi halde davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı …, hak sahiplerini belirleme yükümlülüğü belediyeye ait olsa da kamulaştırılmasından, yapım işine kadar ve bunun eksikliklerinden kaynaklanan sorunlardan diğer davalı … nin sorumlu olduğunu, taraflar arasında imzalanan muvafakat senedinin konut satış sözleşmesi yerine geçmediğini, 28.11.2006 tarihli protokolün hükümleri doğrultusunda, hak sahiplerinin imzalamış olduğu muvafakat senedinde konutların ne zaman teslim edileceğine dair bir hüküm bulunmadığı gibi kira yardımı ile ilgili bir hüküm de bulunmadığını, bir teslim tarihi, geç teslimden kaynaklanan bir taahhüt ya da cezai şart ön görülmediğinden davacılar taleplerinin tamamen hukuka aykırı olduğunu savunarak öncelikle husumet yönünden reddine, aksi halde esastan reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.

Davacılar, eldeki dava ile toplu konut ve kentsel dönüşüm kapsamında kendi uhdesine düşecek bağımsız bölümlerin makul süre içinde teslim edilmemesi sebebiyle mahrum kaldıkları kira bedelinin tahsilini istemiştir. Somut olayda, davalı … ile diğer davalı … arasında 06.02.2006 tarihinde davaya konu taşınmazın bulunduğu Kiremitçi, …, …, … mahallesinde bulunan çarpık yapılaşmanın kentsel yapıya dönüştürülmesine dair protokol imzalanmıştır. … Belediyesi ile davacılar arasında tarihsiz muvafakat senedi imzalanmış ve 22.10.2007 tarihinde taşınmaz muvafakat senedi doğrultusunda davalı …’ye devredilmiştir. Kentsel dönüşüm projesi 6 bölgeden oluşmakta olup davaya konu yer 3. bölgede yer almaktadır. Davacı taraf 07.10.2011 tarihli ihtarnamesi ile kira ödenmesini istemiştir. Dava konusu bağımsız bölümler 28.02.2013 tarihinde teslim edilmiştir. Davacılar ve … Belediyesi arasında düzenlenen muvafakat senedi içeriğinde işe başlama ve bağımsız bölümleri davacıya teslim etme sürelerine dair herhangi bir şart kararlaştırılmamıştır. Başka bir anlatımla, teslim süresi kararlaştırılmamış, teslim süresini belirleme yetkisi davalıya tanınmıştır. Ancak; davalı, bu yetkisini kullanırken, objektif iyiniyet kurallarına uygun davranmalı ve haklı nedenlere dayalı gecikmeler hariç, işin niteliğinin ve büyüklüğünün gerektirdiği imalât süresi içinde tamamlamalıdır. Davacı ise davalı-yüklenici-borçlunun temerrüdünden dolayı seçimlik haklarından “aynen ifa ve gecikmeden dolayı tazminat” isteme hakkını kullanmış ve bağımsız bölümlerin tesliminin gerektiği tarihten itibaren her ay için rayiç kira bedeli kadar tazminat talebinde bulunmuştur. Bu durumda mahkemece yapılacak iş: konusunda uzman bilirkişiler ile mahallinde keşif yapılarak, yüklenici tarafından derhal işe başlanılmış olmak suretiyle (mücbir ve haklı sebepler hariç tutularak) davaya konu bağımsız bölümlerin inşaat ruhsatının ne kadar sürede alınabileceğinin, bundan sonra da ne kadar sürede (makul süre) inşaatın tamamlanarak (deprem v.s gibi mücbir ve haklı sebepler de gözetilmek suretiyle) iskan ruhsatının alınabileceğinin, emsal inşaatlar da dikkate alınıp tespit edilerek, bu konuda ayrıntılı, açıklayıcı ve denetime elverişli bir rapor alınması, davacının talebinin (taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek) değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir. Mahkemece, açıklanan hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme sonucu ve yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz olunan kararın davacılar yararına BOZULMASINA, 1480,00 TL duruşma avukatlık parasının davalılardan alınarak davacılara ödenmesine, peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.