Sınırında mera yazılı kayıt, kural olarak değişken sınırlı olup; mera olarak işlenen komşu taşınmaz, iskanen verilmiş ise meralık niteliği ortadan kalkmış olacağından mücavirleşme gerçekleşmiş ve kaydın sınırı sabitleşmiş olur.
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 7.2.1989 gününde verilen dilekçe ile tapuda sınır ve yüzölçümü düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 2.10.1991 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine ve Karayolları vekilleri tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
Dava, tapuda yüzölçümü düzeltilmesi isteminden ibarettir. Davacı tapusu 1933 tarihinde iskanen verilmiştir. Bir dönüm iki evlek miktarındadır. Sınırları; şarken mera, garben şose, şimalen İbrahim, cenuben Mehmet’i göstermektedir. Değişken sınırlıdır. Ne var ki mera yönündeki kişiye ait dosya içerisinde bulunan tapu senedinde niza konusu gayrimenkulün bulunduğu yönü davacının adına göstermek suretiyle meralık halinin ortadan kalktığı yönünde intiba uyandırmaktadır. Bu durumda dosya içerisindeki mera yönündeki taşınmaza ait tapu senedi ile yetinilmemek, bu kaydın kuruluşundan itibaren tedavülleri getirtilmek ve 1933 senesinde tıpkı davacının taşınmazı gibi dağıtıma tabi tutulan yer olduğu anlaşılır ve de kayıtta davacıyı okursa o zaman mücavirleşme vuku bulduğu açıklık kazanacağından davacı kaydının aksi kanıtlanmış bulunacaktır ve meralık ortadan kalkacaktır. Öyle olmayıp da mera yönündeki komşu taşınmaz tapusu zilyedlikten tescil ile alınmış bir kayıt olduğu anlaşılırsa o zaman tescil davasından meraya el atan davacı görülmüş olacağından onun adının yazılması meralık vasfını ortadan kaldırmayacağından davacı kaydının miktarı ile geçerli olacağı düşünülerek davanın reddine karar verilmesi gerekecektir. Eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir.