Özet: Kesin nitelikteki fermanlar, kaldırıldığı ya da değiştirildiği kanıtlanmadığı sürece hukuken geçerli olduğundan, taşınmazın kime ait olduğu konusundaki uyuşmazlıkta fermana göre karar verilmelidir.
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 6.5.1985 gününde verilen dilekçe ile meraya elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 9.7.1993 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı köy vekilleri tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin kıymet yönünden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
Davacı köy, mera ve yaylaya vaki elatmanın önlenmesini istemiş, davalı köy ise çekişmeli yerin kendi köylerine ait mera ve yayla olduğunu ileri sürüp, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, kabule karar verilmiş; hükmü, davalı köy temyiz etmiştir.
İncelenen dosya içeriğine göre; davacı ve davalı köyler 1782 yılından önce kurulmuşlardır ve kuruluş tarihleri bilinmediğinden kadim köylerdir.
Davacı K: Köyü’nün eski isminin “G.”, davalı K: Köyü’nün eski isminin de “M.” olduğu da çekişmesizdir. Her iki taraf da bu davada belgeye dayanmışlardır. Bu belgelere göre bir değerlendirme yapılarak sonuca gidilebilmesi bakımından, öncelikle niteliklerinin saptanması icap eder. Bu açıdan kısaca ferman kavramı üzerinde durmakta yarar vardır. Şöyle ki; ferman, buyruk demek olup, padişahların emir ve iradelerini gösteren belgelerdir. İlişkin oldukları konulara göre adlandırılır ve anılırlar.
Fermanları “kesin mahiyette fermanlar” ve “idari mahiyette fermanlar” olarak iki sınıfa ayırmak mümkündür.
Kesin mahiyetteki fermanlar ya bir mahkeme hükmüne veya Divanı Hümayun kaydına veyahut ta müvella ilamına müstenit olur. Örneğin, bir mera itilafı mahkemece hal ve faslolunmuş bulunuyor veya Divanı Hümayun yahut da Defteri Hakani kaydına göre mera taraflardan müstakilen birine tahsil edilmiş olduğu anlaşılıyorsa, bununla ilgili ferman kati emir ve hükmü kapsadığından icabınca hükmolunması gerekir.
İdari mahiyetteki fermanlarda ise, niza çözüme kavuşturulmamış olup, giderilmesi yargılama neticesine bağlıdır. Ancak, sonuca kadar idari bir emri kapsar. Bir anlamda tedbir olarak nitelenebilir. Kesin olmayan idari mahiyetteki fermanlara dayanılarak hüküm verilemez. Konunun yeni baştan ele alınıp incelenmesi ve neticesine göre karar verilmesi gerekir.
Mera, yayla ve kışlak anlaşmazlıklarında taraflardan biri veya her ikisi de fermana dayandığında, öncelikle bu fermanın kesin ferman mı, yoksa idari mahiyette ferman mı olduğunu belirlemek lazımdır. İdari ferman ise davayı neticelendirici bir belge sayılamayacağından araştırma ve inceleme yapmak zorunludur.
Gayrimenkule ilişkin fermanlar, çıkan çekişme üzerine şikayette bulunulduğunda padişahın şikayetin yerinde ya orada bulunup Naip-Hakim tarafından veyahutta merkezden gönderilecek Naip veya Mübaşir denilen kimse tarafından veya sonradan müvella (yani mahallinde çekişmeyi çözümlemek üzere tayin edilen hakim) tarafından çekişmeli taşınmazın bulunduğu mahalle gidip, davayı görüp, hükmettikten sonra padişaha arzı üzerine, padişahça uygun görülüp, buyruğa dönüştürülmekle elde edilirdi.
Davacı G. Köyü’nce ibraz edilen belge; adı geçen Köy’ün şikayetinin padişaha iletilmesi üzerine, bu yakınmanın incelenmesi için Sefer 1229 tarihli Eğin Kazası Naibi’ne verilmiş bir emir olup, sonuca bağlanıp bağlanmadığı anlaşılamadığından, mera tahsisine ilişkin bir ferman sayılamaz.
Buna karşılık, davalı K: (M.) Köyü’nün dayandığı 1125 senesi Muharrem ayı ortalarında çıkarılan ferman ise; davalı M. Köyü ile dava dışı H. Köyü arasındaki bir çekişmeyi M. Köyü lehine halletmiştir. Bir başka anlatımla, Eğin Kazası Naibine, nizalı yerin müstakilen M. Köyü’ne ait olduğu, bu yere H. Köyü ahalisinin müdahalelerinin önlenmesi ve bu köy halkının ellerini çekmeleri buyruğu verildiği görülmüştür. Şu haliyle dava konusu yerin, 1125 senesi Muharrem ayında çıkarılan fermanın kapsamında kaldığı kesinlikle anlaşılmıştır.
Tahsise ilişkin kesin fermanlar, mera uyuşmazlıklarında tahsis belgesi niteliğindedir. Bu fermanın değiştirildiği veya kaldırıldığı yolunda davacı köy bir kanıt getirememiştir. Davalı köy lehine olan ferman geçerli ve yürürlükte bulunduğundan, buna değer verilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere yanlış değerlendirmeyle davacı K: (eski ismiyle G.) Köyü’nün davasının kabulüne karar verilmesi isabetli bulunmamıştır.