Meralar, onaylanmış imar planında genel hizmetler dışında bir amaca ayrılmışsa, belediyelere terkini söz konusu olmaz.
1335 sayılı parsel başlangıçta mera olarak sınırlandırılmışken bilahare üçe ifraz edilerek 5017, 5018 ve 5384 parsel numaralarını almıştır. Bunlardan 5384 numaralı olanı dosyadan anlaşıldığına göre özel mülke konu diğer parsellerle önce tevhid, sonra ifraz yapılmak suretiyle tekrar parsellere ayrılmış, 122 ada 1 parsel sayısı ile ve arsa olarak Hazine adına 15077 m2 yüzölçümüyle yazılmıştır.
Bu parselin içinden nizalı kesimi belediye meclisi O. ‘ya satması için encümene yetki vermiş, encümen de 122 ada 1 parselin 10 dönümünü bu kez O. ile belediye meclis üyesi S. ‘ye satmayı kararlaştırmıştır. İşte davacı O., 122 ada 1 parsel sayılı taşınmazın satın aldığı 10 dönümlük kesiminin Hazine adına olan tapusunun iptali ile ifrazen adına tescilini istemiştir. Yerel mahkeme davayı kabul etmiş; hükmü, Hazine temyize getirmiştir.
Dosya kapsamıyla 1335 parsel sayılı taşınmazın aslının mera olduğu sabittir. Bu taşınmazın örneği, dosya içerisinde bulunmamakla birlikte bir belediye meclis ve encümen kararı ile ve akar haline getirilmek amacıyla belediyenin özel mülküne dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır. Bunu takiben de belde ihtiyacını karşılamak için benzin istasyonu yapılmak üzere meclis ve encümence karar alınmak suretiyle davacıya satılmıştır. Bu işlemlerin tekemmülünde de taşınmazın imar içerisine alınıp, 3194 sayılı İmar Yasasının 11. maddesinin son fıkrası uyarınca bu yerin meralıktan çıkartılması yönteminden yararlanıldığı sezilmiştir.
Her ne kadar 3194 sayılı Kanunun 11/son maddesi “hazırlanan imar planı sınırları içindeki… meralar imar planının onayı ile bu vasıflarını kendiliklerinden kaybederek onaylanmış imar planı kararı ile getirilen kullanım amacına konu ve tabi olurlar” hükmünü amir ise de; bu kuralın Danıştay Birinci Dairesi’nin 10.2.1989/326-19 sayılı mütalaalarında da vurgulandığı üzere, “imar planı sınırları içinde meraların, planın onayı ile birlikte hukuki bakımdan meralık niteliğini yitireceği, bu yerlerden genel hizmetlere ayrılanların belediye veya özel idareye bedelsiz terkinin gerekeceği, genel hizmetler dışında özel mülkiyete konu olabilecek bir amaca ayrılan yerlerin onaylanmış imar planı ile getirilen kullanma amacına konu ve tabi olacakları, ancak bu durumun meralardan elde edilen yerlerin belediyeler adına tescili gerektirmeyeceği” biçiminde anlaşılması gerekir. Başka bir anlatımla meralar, onaylanmış imar planında genel hizmetler dışında bir amaca ayrılmışsa, belediyelere terkini sözkonusu olamaz. Bu nedenlerledir ki, çıplak mülkiyeti Hazineye ait olan meraların özel mülk olarak belediyelere geçmesi mümkün değildir. O halde böyle bir yerin belediyece satışı da düşünülemez.
Bu durumda mahkemece öncelikle yapılacak iş; 1335 sayılı mera parseliyle, tevhid ve ifraz gördüğü parselleri önceki durumlarıyla birlikte gösteren kayıtlar ile paftadan yararlanmak suretiyle uzman bilirkişi aracılığıyla, çekişmeli yerin, tevhid ve ifraz öncesinden hangi parselde kaldığını tesbit etmek ve denetime elverişli bir kroki düzenletmek olmalıdır.
Bu inceleme sonunda, çekişmeli kesimin mera olarak sınırlandırılan ve daha sonra 5017, 5018 ve 5384 numaralı ifraz gören 1335 sayılı parsel içersinde kaldığı belirlenirse, yukarda açıklanan sebeplerle, aslı mera olan bu yerin belediyenin özel mülkü haline getirilmesi mümkün olamıyacağından davanın reddine karar verilmelidir.
Çekişmeli yerin mera parseli içersinde kalmadığının saptanması halinde ise; taşınmazın Hazine adına tapulu bulunduğu gözönüne alınarak, bu Hazine arazisinin 775 sayılı Yasanın 3. maddesi hükmü uyarınca doğrudan belediyelere geçen taşınmazlardan olup, olmadığı üzerinde durulmalı ve belediyelere geçen yerlerden bulunduğunun anlaşılması halinde de, belediye meclisinin kararı üzerine encümence açık arttırma yoluyla bu yerin satışa çıkartılması, en fazla fiyat verene ihale edilmesi, ondan sonra da, ihale üzerinde kalan kişi ile belediye başkanının noterden sözleşme yapması gerektiği değerlendirilmek suretiyle varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulmalıdır. Bunlar yapılmadan eksik inceleme, araştırma ve uygulamayla karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yorumlar (1)