1. Anasayfa
  2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2002/1864 K: 2002/2638 T: 08.04.2002


Mecra hakkının tesisi için, Medeni Kanunun 668. maddesine (yeni MK. m 744) göre mecranın zaruri olması ve başka yerden geçirilmesinin imkansız veya çok masraflı bulunması gerekir. Bu tür davalarda leh ve aleyhine mecra kurulacak taşınmaz maliklerinin tümünün davada davacı ve davalı sıfatı ile yer almaları gerekir. Bir kimse komşularından yasal şartlara uygun olarak izin almadan onların taşınmazlarından mecra geçiremez.

Dava açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 743 sayılı Türk Medeni Kanunu´nun 668. maddesi uyarınca mecra hakkı kurulması istemine ilişkindir. Anılan madde deki “gayrimenkul sahipleri yapılacak zarar tamamiyle ve peşin tazmin olunmak şartıyla mülkünün altından veya üstünden su yolu, gaz ve elektrik boruları geçirilmesine, bunların başka yerden geçirilmeleri imkansız olur veya çok fazla zararı mucip bulunursa müsaade etmeye mecburdur” şeklindeki hüküm ile mecra istenmesi ve kurulması koşullarını belirtmiştir.

Bu tür davalarda leh ve aleyhine mecra kurulacak taşınmaz maliklerinin tümünün davada davacı ve davalı sıfatı ile yer almaları gerekir. Bir kimse komşularından yasal şartlara uygun olarak izin almadan onların taşınmazlarından mecra geçiremez.

Bu irtifak hakkının kesintisiz bağlantısının sağlanabilmesi için, mecranın başlangıcından bitimine kadar olan yerde bulunan tüm taşınmazlardan bağlantı kurulması gerekir. Bunun için, eğer arada uyuşmazlık çıkarmayan taşınmaz malikleri varsa davacıya önel verilerek onlar hakkında tapuda “akdi irtifak hakkı” kurulduktan sonra davalı taşınmazı arasında bağlantı sağlanarak mecranın geçirilmesi temin edilmelidir. Bu hak kurulurken olanaklar elverdiği ölçüde davalı parsellerinin sınırları takip edilerek ve parseller bölünmeden mecranın geçirilmesinin uygun olacağı seçenekler araştırılmalıdır. Kurulacak mecra nedeniyle yükümlü taşınmaz malikinin uğrayacağı zarar uzman bilirkişiler aracılığı ile hesaplanarak bu zararın tamamı peşin olarak aleyhine mecra tesis edilecek taşınmaz malikine ödenmelidir.

Somut olayda, davacılara ait 17 parsel sayılı taşınmazda iki katlı ev bulunmaktadır. Bu evin birinci katı yoldan 2.20 m. Aşağıdadır evin kanalizasyon şebekesi geçirilmeden önce yapıldığı taraflar arasında ihtilafsızdır. Dosyada mevcut kroki ve tespitlere göre davacı evinin önünden geçen tarla başı sokaktan da bir kanalizasyon şebekesi geçmekte olup, bu hat ileride Adem Yavuz Sokak´taki şebekeye bağlanmaktadır. Davacı; bu kanalizasyon şebekesine evin ikinci katının atık sularının bağlandığını, ancak birinci katın yoldan 2.20 metre aşağıda olması ve kot farkı bulunması nedeniyle bağlanmasının mümkün olmadığını belirterek; davalıya ait 14 parsel sayılı taşınmazın kuzeyinde bulunan 289 Ada 13 parsel sayılı (imar planında yol ancak hali hazırda açılmadığı için kullanılmıyor üzerinde kanalizasyon hattı mevcut olan) taşınmazdaki kanalizasyon şebekesine eğim olması nedeniyle bağlantı kurulmasının mümkün olduğundan söz ederek bu kısımda mecra istemektedir. Davacının istediği yerde mecra kurulması için, davalı taşınmazı dışında 12 parsel sayılı taşınmazdan da bu hattın geçirilmesi gerekmektedir. Mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda; davacının evinin önünden geçen yolda bulunan kanalizasyon şebekesine bağlantı yapılabilmesi için yolun yaklaşık 2.50 metre derinliğinde ve 110 metre uzunluğunda kazılıp daha aşağıda bulunan Adem Yavuz Sokağı´ nın eğimli olması sebebiyle bu kısımlarda kanalizasyon şebekesine bağlanmasının mümkün olduğu ancak bu çalışmada diğer binaların yolda bulunan içme suyu ve kanalizasyon şebekesi bağlantılarının tahrip edilebileceği bildirilerek davalıya ait 14 parsel sayılı taşınmaz ile dava dışı 12 ve 13 numaralı parsellerden geçen ve kuzeydeki kanalizasyon şebekesine bağlanan mecra hattını tespit etmişlerdir. Mahkeme, sadece 14 parsel sayılı taşınmazdan geçen kısım için mecra tesisine karar vermiş 12 ve 13 sayılı parsellerden geçen kısımlarla bir bağlantı kurmamıştır.

Mecra hakkının tesisi için, Medeni Kanunun 668. maddesine göre mecranın zaruri olması ve başka yerden geçirilmesinin imkansız veya çok masraflı bulunması gerekir. Yukarıda anlatılan ve dosyada mevcut tespitlere göre, davacı binasının önündeki yoldan kanalizasyon şebekesi geçmektedir. Ve asıl olan davacının evinin önünden geçen böyle bir şebeke varsa atık suların bu şebekeye bağlanmasıdır. Eğer böyle bir hatta bağlanma olanağı tüm inceleme ve seçeneklere rağmen mümkün olmazsa o zaman anılan hükümdeki zaruret halinin varlığı tartışılabilir. Halbuki dosyadaki bilirkişi raporlarında, davacı evinin atık sularının bu şebekeye bağlanmasının mümkün olacağı belirtilmiş, ancak bu bağlantının nasıl sağlanabileceği hususunda ayrıntılı inceleme yapılmamıştır. Sıhhi tesisat ve atık suların tahliyesi hususunda uzman bilirkişilerce davacının taşınmazı önünden geçen ve Adem Yavuz Sokağa dönen kanalizasyona atık suların bağlanabilmesi için atık suların foseptik kuyudan motopompla kanalizasyon hizasındaki logara çıkarılarak buradan da büzlerle mevcut kanalizasyona bağlanması hususunda ayrıntılı inceleme yapılarak, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucu anılan yasa hükmünün amacı ve koşuları da dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.