Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2004/6220 K: 2004/6412 T: 30.9.2004

Davalı belediye dava konusu yapılan yörenin imar planı kapsamına dahil edildiğini, davacı köyün bu yerlerde üstün hakkı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemekle; hukuki anlamda muaraza yaratmış olur ki; müdahale, fiili olabileceği gibi somut olayda olduğu gibi hukuki veya sözlü de olabileceğinden; mahkemece davalı belediyenin davacı köyün müşterek kullanım hakkına el atmasının önlenmesine karar verilmesi gerekir

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.7.1984 gününde verilen dilekçe ile mera olarak sınırlandırma ve el atmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine, taşınmazın müşterek mera olduğunun tespitine dair verilen 6.5.2004 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı ve davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

1- Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre davalı Belediye’nin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve reddi gerekmiştir.

2- Davalı Hazine ve davacı köy tüzelkişiliğinin temyizine gelince; Davalı belediye dava konusu yapılan yörenin imar planı kapsamına dahil edildiğini, davacı köyün bu yerlerde üstün hakkı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Davalının bu savunması hukuki anlamda muaraza yaratması demektir. Müdahale, fiili olabileceği gibi somut olayda olduğu gibi hukuki veya sözlü de yapılabilir. O yüzden mahkemece davalı belediyenin davacı köyün müşterek kullanım hakkına el atmasının önlenmesine karar verilmesi gerekir iken meni müdahale davasının red edilmesi yanlıştır.

Diğer yandan, H.U.M.K: 388. maddesi uyarınca hüküm fıkrasının infaza olanak sağlaması gerekir. Kararda taraflara yüklenen hak ve borçların neler olduğu açıkça gösterilmemişse taraflar arasında yeni bazı çekişmeleri ortaya çıkabilir. Bundan dolayı dava konusu yerlerin nereleri olduğu hüküm fıkrasında açıkça yazılmalı ve hüküm bunlarla ilgili kurulmalıdır.

Değinilen yönün gözetilmemesi de H.U.M.K: 388 ve 389. maddelerine aykırı olmuştur. Davacı köyün açtığı dava kısmen kabul edildiğinden H.U.M.K: ’nun 417. maddesi hükmünce davacının yaptığı yargılama giderlerinin paylaştırılmaması da yasaya aykırıdır.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın