1. Anasayfa
  2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2005/6612 K: 2005/7255 T: 14.07.2005


5304 sayılı yasanın 9. maddesi ile, Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re´sen düzeltilir. Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir.

Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu´nun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali isteğine ilişkindir. Anılan hüküm, “Kadastroları kesinleşmiş taşınmaz mallarda, vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan ölçü, tersimat ve hesaplamalardan doğan fenni hatalar, ilgilinin müracaatı veya Kadastro Müdürlüğünce resen düzeltilir.” şeklinde iken 3.3.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5304 sayılı yasanın 9. maddesi ile,

“Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re´sen düzeltilir. Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir.

Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle kesinleşmiş olan taşınmazlarda, değişiklik işlemleri sırasında ortaya çıkan yüzölçümü farklılıklarından, kadastronun dayandığı teknik kurallarda belirtilen hata sınırları içinde kalanların re´sen düzeltilmesine kadastro müdürlükleri yetkilidir.” şeklinde değiştirilmiş böylece, açıklanan teknik hataların düzeltilmesinde vasıf ve mülkiyet değişikliğini engelleyen ifadeler madde metninden çıkartılmıştır. Ancak, buradaki mülkiyet değişikliğinden, orijinal ölçü değerleri ile zemin uyumlu hale getirilmesi amaçlanmakta olup, tapu iptali ve tescil yolu ile çözümlenecek nitelikte olan kadastro tespitine dayalı istemleri bu madde kapsamında değerlendirilmemiştir. Bir başka anlatımla, kadastro çalışmaları sırasında zemindeki mülkiyet sınırlarını oluşturan ölçü değerlerinin paftaya doğru aktarımı söz konusu ancak, bu ölçümün hatalı olduğu iddiası var ise bu durum düzeltme işlemine değil, tapu iptali ve tescil davasına konu olacaktır. Tapu iptali ve tescile konu olabilecek kadastro işlemi, mülkiyet sınırlar belirlenirken, dayanak belgelerin yanlış uygulanması veya yerel bilirkişilerin hatalı yer göstermelerinden kaynaklanabilecekken, sınırlandırma, ölçü değerinin doğru alınmasına rağmen paftaya yanlış aktarımı veya sabit noktaların hatalı tersimi nedeniyle doğru yapılan mülkiyet sınırları tespitinin paftada yanlış gösterilmesi 41. madde kapsamında değerlendirilmektedir.

Somut olayda, davacı, davalı taşınmazında tersimat hatası yapıldığı gerekçesi ile düzeltme yapıldığını, işlem ile orman alanından davalı taşınmazı lehine mülkiyet nakli oluştuğunu ileri sürerek işlemin iptalini istemiştir. Mahkemece, düzeltme işlemi ile mülkiyet nakline neden olunduğu gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.

Yukarıda açıklandığı gibi 41. maddede değişiklik yapılmadan önce vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan ölçü, tersimat ve hesaplamalardan doğan fenni hataların düzeltilebileceği kabul edilmişti. Değişiklik ile madde metninden mülkiyet sözcüğü çıkartılmış, böylece, orijinal ölçü değerleri ile zemindeki kullanım durumunun birbiri ile uyumlu olması halinde, hatalı oluşan çapta görünen mülkiyet sınırlarının değiştirilebilme olanağı doğmuştur. Bu nedenle değişiklik uyarınca, düzeltme işlemine konu taşınmazların orijinal ölçü değerlerini içerir belgeler getirtilerek, uzman bilirkişiler aracılığı ile uygulanması ve bu değerler ile zemindeki fiili kullanım sınırlarının aynı olması halinde davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden karar bozulmalıdır.