Kadastro Kanunu’nun 41. maddesinde yer alan mülkiyet değişikliğinden, orijinal ölçü değerlerinin zemine uyumlu hale getirilmesi amaçlanmakta olup, tapu iptali ve tescil yolu ile çözümlenecek nitelikte olan kadastro tespitine dayalı istemler bu madde kapsamında değerlendirilmemiştir.
Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali isteğine ilişkindir. Anılan hüküm, “Kadastroları kesinleşmiş taşınmaz mallarda, vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan ölçü, tersimat ve hesaplamalardan doğan fenni hatalar, ilgilinin müraacatı veya Kadastro Müdürlüğünce resen düzeltilir.” şeklinde iken 3.3.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5304 sayılı yasanın 9. maddesi ile,
“Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re’sen düzeltilir. Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir.
Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle kesinleşmiş olan taşınmazlarda, değişiklik işlemleri sırasında ortaya çıkan yüzölçümü farklılıklarından, kadastronun dayandığı teknik kurallarda belirtilen hata sınırları içinde kalanların re’sen düzeltilmesine kadastro müdürlükleri yetkilidir” şeklinde değiştirilmiş, böylece, açıklanan teknik hataların düzeltilmesinde vasıf ve mülkiyet değişikliğini engelleyen ifadeler madde metninden çıkartılmıştır. Ancak, buradaki mülkiyet değişikliğinden, orijinal ölçü değerlerinin zemine uyumlu hale getirilmesi amaçlanmakta olup, tapu iptali ve tescil yolu ile çözümlenecek nitelikte olan kadastro tespitine dayalı istemler bu madde kapsamında değerlendirilmemiştir.
Somut olayda; öncelikle davanın süresinde açılıp açılmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Az yukarıda da açıklandığı gibi Kadastro Müdürlüğünün 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi uyarınca yaptığı düzeltme işlemlerini ilgilere tebliğ etmesi gereklidir. İlgililer ancak tebilğden sonra 30 gün içerisinde Sulh Hukuk Mahkemesine düzeltme işleminin iptali için dava açabilirler. Davacılar 18.11.1992 tarihli düzeltme işleminin iptali için 22.06.2004 tarihinde eldeki davayı açmışlardır. Dosya içerisinde işlemin ilgililere tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmamış, Kadastro Müdürlüğünde tebligatın yapıldığına ilişkin belge bulunmadığını bildirmiştir. O halde; davanın süresinde açıldığının kabulü gerekir.
İşin esasına gelince; istem doğrudan doğruya düzeltmeye ilişkin 18.11.1992 tarihli Kadastro Müdürlüğü işleminin iptaline yöneliktir. Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler uyarınca araştırma ve inceleme yapılarak düzeltmenin yasaya uygun olup olmadığının saptanması gerekir. Mahkemece dava yanlış nitelendirilerek, davacılara ait taşınmazda mülkiyet nakli oluşacağı bu nedenle de Kadastro Müdürlüğünce düzeltme yapılması gerektiği gerekçesiyle davanın reddi doğru değildir. Karar bozulmalıdır.