1. Anasayfa
  2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2009/14833 K: 2010/1009 T: 04.02.2010


Geçit hakkı tesisinde ilke, davanın en az zarar görecek taşınmaz malikine yöneltilmesidir. Zira geçit hakkı, taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkelerinin gözetilmesi zorunludur. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.

Dava, 1058 sayılı parsel maliki olan davacı tarafından Türk Medeni Kanunu’nun 744. maddesine dayanılarak su mecra irtifakı ve Türk Medeni Kanunu’nun 747. maddesine dayanılarak da zorunlu geçit irtifakı istemleriyle açılmıştır. Davalılar davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davacının 1058 sayılı parselin yararına bilirkişinin 11.01.2008 tarihli krokisinde 1051 sayılı parselin kayıt kapsamında kalan sarı renkli yerden geçit, 1050 parsel çap kaydı kapsamında kalan yeşil renkle boyalı yerden ise su mecra irtifakı tesisine karar verilmiştir. Hükmü, aleyhine geçit irtifakı tesis edilen 1051 sayılı parselin malikleri temyiz etmiştir.

Zorunlu su mecra irtifakı kurulmasına ilişkin istemlerde; isteği öne süren kişinin zorunlu su mecra hakkı kurulmasına ihtiyacı olup olmadığının saptanması, taşınmazının bu ihtiyacını karşılama olanağı olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması, su ihtiyacı varsa bu kendisinin aşırı zahmet ve gidere katlanarak başka yoldan sağlayıp sağlamayacağının araştırılması, bütün bunların yanında da zorunlu su irtifakı kurulacak kaynak sahibinin menfaatinin gözetilip gözetilmediği hususları üzerinde durulması gerekmektedir. Ayrıca mecranın niteliği, nasıl ve hangi araçlarla geçirileceği de belirlenerek kararda gösterilmelidir.

Somut olayda ise, 1058 sayılı parselin zorunlu su mecra irtifakı ihtiyacı içinde olup olmadığı, bu ihtiyaç varsa taşınmazın bu parsel içersinde ihtiyacın karşılanıp karşılanmayacağı araştırılmamıştır. Öte yandan kurulan mecranın nasıl ve hangi araçlarla 1050 sayılı parselden geçirileceği hususu da kararda belirtilmemiştir. Ne var ki, 1050 sayılı parsel maliklerinin temyiz itirazları bulunmadığından bu hususlar bozma nedeni yapılmamış düşülen yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir. Ancak;

Tıpkı zorunlu geçit ihtiyacında olduğu gibi zorunlu su mecra irtifakının da kesintisizlik ilkesi gereği kaynağına bağlanması gerekir. Bilirkişi krokisinden davacı parseli lehine kurulan su mecrasının doğudaki arka bağlanması gerektiği ve bu arkın dava dışı DSİ Genel Müdürlüğü’ne ait olduğu anlaşılmaktadır. Bundan dolayı davacı parseline DSİ’ye ait arktan bağlantı yapılıp yapılma olanağı sorulup saptanmadan mecra tesisi doğru olmamıştır.

Öte yandan, dosyada yer alan bilgi ve belgelerden 1057 sayılı parselin davacı ve diğerler iştirakçiler adına paylı mülkiyet rejimine tabi olarak kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.

Geçit hakkı tesisinde ilke, davanın en az zarar görecek taşınmaz malikine yöneltilmesidir. Zira geçit hakkı, taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkelerinin gözetilmesi zorunludur. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Davacı 1057 sayılı parsele paydaş olduğuna, bu parselden dava dışı 1054 sayılı parsele geçmek suretiyle genel yola ulaşabileceğine göre yukarıda belirtilen kurallar çerçevesinde davacının geçit gereksiniminden en az zarar görmesi olanaklı taşınmaz durumundaki 1054 sayılı parsel malikleri hakkında dava açmak üzere davacıya mehil verilmeli, açılırsa dava dosyaları birleştirilmeli, davacının 1057 sayılı parselden yararlanarak 1054 sayılı parsel üzerinden geçiş olanağı araştırılmalıdır. Değinilen bu alternatifin değerlendirme dışı bırakılması doğru görülmemiştir.