Davanın açılmasından sonra davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 08.03.2012 gününde verilen dilekçe ile şufa hakkına dayalı tapu iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.04.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR: Davacı, … köyü, … mevkii, 17 no’lu parsel üzerinde miras yolu ile 1/12 hissedar olduğunu, davalının önceki paydaştan 1/6 hisseyi satın aldığını tesadüfen öğrendiğini, şufa haklarını engellemek amacına yönelik olarak davalının önceki malik ile taşınmaz değeri üzerinde muvazaa yapmak suretiyle tapuda 80.000.00 TL değer üzerinden işlem yaptıklarını, gerçekte taşınmazın 45.000.00 TL değerinde olduğu ve bu miktarda tarafların alım-satım yaptıklarından öncelikle taşınmazın değeri olan 45.000.00 TL üzerinden önalım haklarını kullanmak istediğini, bu talepli kabul edilmediği takdirde, tapuda gösterilen satış değeri üzerinden şufa hakkını kullanmak suretiyle davalı adına olan kaydın iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı L. vekili, taşınmazın paydaşlar arasında uzun yıllardır fiilen ve rızaen taksim edildiğinden davacının kötü niyetli olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini, gerçek alım değerinine 125.000.00 TL olduğunu, bu bedel üzerinden şufa bedelinini tespitine karar verilmesini savunmuştur.
Dahili davalı S. vekili, haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, zeminde hukuki anlamda fiili bir taksimin bulunmadığı ve 3.şahsın kötüniyetli olduğu ispat edilmediğinden 3.şahsın satış bedeli olan ve vezneye depo edilen 80.000,00 TL üzerinden harç ve tapu masraflarıda dahil olmak üzere davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, TMK’nın 732 ve devamı maddeleri gereğince önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalı L. dava konusu 17 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından H. K.’tan 1/6 payı 4.2.2010 tarihinde satın almış ve davacı da pu paya yönelik olarak 2.6.2010 tarihinde L. P.’ya karşı eldeki davayı açmıştır.Yargılama devam ederken taşınmaz üzerindeki tedbir kararının kalkması üzerine L. bu payı 21.7.2011 tarihinde S.’a devretmiştir. Davacı bu şahsı 6.9.2012 tarihli dilekçesi ile davaya dahil etmiş ve yargılama bu şahsa karşı devam ederek davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa tapu kaydı incelendiğinde dahili davalı S.’ın 21.9.2011 tarihinde üzerinde bulunan payın 34/777 payını kendi üzerinde bırakarak 75/259 payı İ. K.’a devrettiği anlaşılmaktadır. Dahili davalı S.’ın üzerindeki bıraktığı pay dava konusu şufa payını da karşılamamakta, bu haliyle hükmün infaz kabiliyeti de bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece, dava konusunun üçüncü kişiye temliki re’sen dikkate alınmalıdır. Hakim, davayı veya savunmayı değiştirme yasağının bir istisnası olan 6100 sayılı HMK’nın 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkını kullanmak üzere diğer tarafa süre vermelidir.
Anılan maddeye göre,
Davanın açılmasından sonra davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.
Bu durumda mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacıya 6100 sayılı HMK’nın 125. maddesi gereğince seçimlik hakkı hatırlatılması gerekirken bu husus gözetilmeksizin yazılı gerekçe ile işin esasına yönelik olarak karar verilmiş olması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 02.10.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.