1. Anasayfa
  2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2013/11737 K: 2013/12157 T: 26.9.2013


Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine dair davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç gibi bütünleyici parçanın (muhtesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde eğer bunların değeri sulh mahkemesinin görevine giriyorsa olay bir hadise olarak, sulh mahkemesinde çözümlenir. Aksi halde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere H.U.M.K.nun 567. maddesi hükmü uyarınca on (10) günlük yasal süre verilmelidir.

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.9.2012 gününde verilen dilekçeyle ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda, davanın kabulüne dair verilen 24.5.2013 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR: Dava, 11 adet taşınmazda ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.

1-) Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacının 437 parsel dışındaki taşınmazlara dair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

2-) 437 parsel sayılı taşınmaza dair temyiz itirazlarına gelince: Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır.

Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine dair davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç gibi bütünleyici parçanın (muhtesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde eğer bunların değeri sulh mahkemesinin görevine giriyorsa olay bir hadise olarak, sulh mahkemesinde çözümlenir. Aksi halde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere H.U.M.K.nun 567. maddesi hükmü uyarınca on (10) günlük yasal süre verilmelidir. Yasadan doğan bu süre kesin olup kısaltılamaz ve uzatılamaz. Bu süre içerisinde dava açılırsa sonucun beklenmesi, açılmaz ise o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir.

Somut olayda, davalılar ortaklığın giderilmesine karar verilen 437 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın kendileri tarafından yapıldığını bildirmişlerdir. Mahkemece, savunma doğrultusunda alınan rapora uygun olarak taşınmaz üzerindeki ahırın davalılara ait olduğu kabul edilmiş ve belirlenen oranlama üzerinden karar verilmiştir. Muhdesat bedelinin davalılara verilmesine davacı tarafından itiraz edildiğine göre, muhdesatın kendilerine ait olduğunun tespiti için dava açmak üzere davalı tarafa yukarda açıklandığı gibi süre ve yetki verilmeli, dava açılır ise kesinleşmesi beklenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Eksik inceleme ve araştırmayla karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün 437 parsel yönünden bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı sebeple 370, 401, 553, 554, 642, 1371, 1448, 1455, 1916 ve 120 ada 26 parseller dair hüküm sonucunun ONANMASINA, 2. bentte yazılı sebeple 437 parsele dair hüküm sonucunun BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istenmesi halinde yatırana iadesine, 26.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.