1. Anasayfa
  2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2013/13749 K: 2014/1395 T: 4.2.2014


Kötü niyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31.5.2012 gününde verilen dilekçeyle önalım sebebiyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 5.6.2013 tarihli hükmün Yargıtay’ca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 4.2.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. A. Karaköse ile karşı taraftan davacı vekili Av. Enver Kaynak geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafların sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Davacı, paydaş olduğu 399 parsel sayılı taşınmazın dava dışı paydaşı A.’nin payını 22.5.2012 tarihinde satış yoluyla davalıya devrettiğini, önalım hakkını kullanmak istediğini ileri sürerek, davalıya ait payın adına tescilini istemiştir.

Davalı, taşınmazın fiilen paylaşıldığını, edindiği payda ev ve sera bulunduğunu, zemin bedeli dışında bu muhdesadların bedelini de ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, fiili taksim kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava, önalım hakkı sebebiyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.

Ön alım davasına konu payın dair bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir 3. şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış sebebiyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.

Somut uyuşmazlıkta, tarla niteliğinde 614.875 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tapu kaydından davacı ve davalı dışında başka paydaşlarında bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı 24.12.2012 tarihli dilekçesinde ileri sürdüğü eylemli paylaşım iddiasını kanıtlamak için keşif, bilirkişi incelemesi, tanık ve her türlü delile dayanmıştır. Davalının fiili taksim yapıldığına dair delilleri toplanarak özellikle zeminde davacının ve davalıya pay satan A.’nin kullandığı yer olup olmadığının belirlenmesi ve davacının taşınmazının belli bir yerini kullandığı ve önceki paydan zamanında hak iddia etmediği yere karşılık gelen pay satılması üzerine MK’nın 2. maddesindeki dürüstlük kuralına aykırı olarak önalım hakkını kullanıp kullanmadığı araştırılarak ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 1.100TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istenmesi halinde yatırana iadesine, 4.2.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.