Satış dışındaki temliklerde önalım hakkının kullanılması mümkün değildir. Davacı da tapuda trampa şeklinde yapılan temlikin aslında satış olduğunu iddia ederek muvazaa iddiasında bulunmuştur. Tapudaki işlemin tarafı olmayan davacının bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlaması mümkündür. Trampaya konu edilen taşınmazlar arasında değer farkı olması tek başına işlemin trampa olmadığını kanıtlamaya yeterli olmadığı gibi resmi senette aradaki bedel farkının alındığı da yazılıdır.
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 9.12.2009 gününde verilen dilekçeyle önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 8.7.2013 tarihli hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalılar Ö. G. ve M. G. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR: Dava, ön alım hakkı sebebiyle payların iptali ile davacı adına tesciline ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalılar Ö. G. ve M. G. vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen 3. bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir.
Somut olayda; davacılar vekili, davaya konu taşınmazlarda müvekkillerinin murisi H. İ.’ın paydaş bulunduğunu, davalının 23.6.2008 günü paydaş F. G. K.’ın payını trampa yolu ile edindikten sonra 11.7.2008 günü paydaşlar H. İ.; M. Y. İ.’ın paylarını da satın alarak paydaş haline geldiğini, ancak davalının söz konusu ilk payını da satış yolu ile aldığını, bununla birlikte davacının önalım hakkını kullanmasını engellemek amacı ile tapuda yapılan temliki muvazaalı olarak trampa olarak gösterdiğini öne sürerek davalı adına kayıtlı davaya konu taşınmazdaki payının iptali ile davacılar adına tescilini istemiştir.
Önalım hakkına konu edilen F. G. K.’a ait 3/640 pay davalılara ait 2.500 TL değerindeki U. mahallesi 4748 ada 7 parsel ile 23.6.2008 tarihinde trampa edilmiştir. Bu temlikten sonra davalılar taşınmazlarda başka paylar da satın almıştır. Davacılar ise tüm bu pay temliklerine yönelik olarak iki yıllık hak düşürücü süre içinde önalım hakkı kullanmışlardır.
Satış dışındaki temliklerde önalım hakkının kullanılması mümkün değildir. Davacı da tapuda trampa şeklinde yapılan temlikin aslında satış olduğunu iddia ederek muvazaa iddiasında bulunmuştur. Tapudaki işlemin tarafı olmayan davacının bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlaması mümkündür. Bu konuda tanık deliline dayanmış ise de, dinlettiği tanıkları işlemin niteliği konusunda görgüye dayalı bir açıklamada bulunmamışlardır. Trampaya konu edilen taşınmazlar arasında değer farkı olması tek başına işlemin trampa olmadığını kanıtlamaya yeterli olmadığı gibi resmi senette aradaki bedel farkının alındığı da yazılıdır. Davacılar ilk payın iktisabına dair trampanın gerçekte satış olduğunu tanık beyanları ve toplanan diğer delillerle kesin olarak kanıtlayamamıştır. Bu şekilde taşınmazda paydaş haline gelen davalılar Ö. G. ve M. G.’in taşınmazda başka paylar alması paydaşa yapılan pay satışı niteliğindedir. Söz konusu paylara yönelik olarak önalım hakkı kullanılamaz. Bu durumda mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle davalılar vekilin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istenmesi halinde yatırana iadesine, 16.1.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.